1950’li yıllarda başlayan ve Balıkesir’in sosyal hayatının kalbi olarak bilinen bu fuar, adını şehrin kurtuluş günü olan 6 Eylül’den alıyordu. Şehir dışından bile binlerce kişinin ziyaret ettiği fuar, her yıl eylül ayında düzenlenirdi. Dönemin şartlarında, bugünkü anlamda AVM’lerin ve büyük alışveriş merkezlerinin olmadığı bir ortamda, fuar hem bir eğlence hem de bir ticaret merkeziydi.
Fuarda, lunaparklar, sergiler, tiyatro oyunları, konserler ve çeşitli gösteriler yer alırdı. Bölgedeki esnaf ve sanayiciler ürünlerini sergiler, insanlar yeni ürünlerle tanışır, alışveriş yapar ve sosyalleşirdi. Fuar, Balıkesir için adeta bir bayram havası yaratırdı. Ancak zamanla değişen ekonomik koşullar, alışveriş alışkanlıkları ve artan alternatifler nedeniyle fuar eski önemini yitirdi ve 2000’li yılların başlarında tamamen sona erdi.
Fuarı Yeniden Canlandırmak İçin Neler Yapılabilir?
Fuarın yeniden hayata geçirilmesi için kapsamlı bir strateji belirlenmesi gerekiyor.
İşte bu konuda atılabilecek bazı adımlar:
Güncel Konsept ve Hedef Belirleme: Eskinin nostaljisini yaşatırken, modern bir fuar anlayışı benimsenmeli. Sadece bir eğlence alanı olmaktan öte, teknoloji, inovasyon, tarım, turizm veya yerel ürünler gibi belirli bir temaya odaklanan bir konsept oluşturulabilir.
Kamu-Özel Sektör İşbirliği: Fuarın düzenlenmesi için yerel yönetimlerin (Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri) yanı sıra ticaret ve sanayi odaları, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör firmaları bir araya gelmeli. Bu işbirliği, finansman ve organizasyonun daha sağlam olmasını sağlar.
Kalıcı Bir Fuar Alanı Oluşturma: Geçmişte kullanılan alana veya daha modern ve geniş bir alana, yılın diğer zamanlarında da farklı etkinliklere ev sahipliği yapabilecek kalıcı bir fuar merkezi inşa edilebilir. Bu sayede fuar, tek bir etkinlikle sınırlı kalmaz.
Gençleri ve Yerel Girişimcileri Destekleme: Fuar, yerel girişimcilere ve genç yeteneklere kendilerini ifade edebilecekleri bir platform sunmalı. El sanatları, gıda ürünleri ve teknoloji alanındaki yenilikler için özel stantlar ayrılabilir.
Sosyal Medya ve Pazarlama Stratejisi: Günümüzün iletişim araçları etkin bir şekilde kullanılmalı. Etkinlikten aylar önce sosyal medya kampanyaları başlatılarak geniş kitlelere ulaşılmalı ve fuara olan ilgi artırılmalı.
Balıkesir 6 Eylül Milli Fuarı, şehrin tarihinde önemli bir yere sahiptir. Yeniden canlandırılması, hem ekonomik hem de kültürel açıdan Balıkesir’e büyük katkılar sağlayabilir.
Balıkesir’in bu tarihi değerini yeniden kazanması, şehre hem ekonomik hareketlilik hem de sosyal bir canlılık getirecektir.
Bir soru: Sizce fuarın yeniden başlaması en çok hangi sektöre fayda sağlar?
-*-*-*
PAZARLARIN ORTAK SORUNU
Pazarlarda, satıcı esnafın etiket koymaması, ürün seçtirmemesi ve fiyat istikrarının olmaması tüketicileri zor durumda bırakıyor.
Balıkesir’in Çarşamba ve Cumartesi Pazarlarını gezerken, tezgâhların üzerindeki ürünlerin yanı sıra bir şeyin eksikliğini fark etmemek imkânsız bu ne biliyor musunuz? Fiyat etiketleri.
Domatesin, biberin, patlıcanın kaç lira olduğunu sormadan öğrenmek mümkün değil. Oysa eskiden her şey şeffaftı. Fiyatlar yazılıydı, neyin kaç para olduğunu bilirdik. Şimdi ise her tezgâhta bir sürpriz, bir bilinmezlik hâkim. Bu durum sadece bizim değil, pazarcı esnafının da işini zorlaştırmıyor mu? Her sorana aynı cevabı vermek zorunda kalmak yorucu olsa gerek. Ya da belki de bilinçli bir tercih bu.
Fiyat sormakla kalmıyor, bir de şu pazarcı cümlesiyle karşılaşıyoruz: “Ben verirsem domates 10 lira, sen seçersen 20 lira.” Bu, bildiğimiz pazar alışverişi kültürüne tamamen aykırı bir durum. Pazar, alıcının kendi gözüyle, kendi eliyle en tazesini seçtiği yerdi. Şimdi ise bir nevi zorunlu teslimiyet isteniyor. Tezgâhın önündeki parlak, güzelim domateslere bakıp, torbanın içine arka taraftan gelen ezik ve çürükleri koydurmak zorunda kalmak, tüketicinin güvenini zedeliyor. Bu uygulama, pazarcı esnafına duyulan saygıyı da azaltıyor.
Yaz mevsimi bitiyor, normal şartlarda tarım ürünlerinin bollaşmasıyla fiyatların düşmesi beklenirken, tam tersi bir tabloyla karşılaşıyoruz. “Ne alırsan 100 lira” mottosu artık meyve tezgâhlarını esir almış durumda. Kaliteli ürünler pahalı, ama kalitesiz olanlar bile cep yakıyor. Temel gıda maddelerinin fiyatındaki bu istikrarsızlık ve sürekli yükseliş, maalesef tek başına pazarcı esnafının suçu değil. Asıl sorun, üretici ve tüketici arasındaki zincirde. Üretimden tarladan sofraya gelene kadar araya giren her kademe, maliyetleri şişiriyor ve bu yükün tamamı tüketicinin sırtına biniyor.