Aslında son yedi, sekiz yıllık süreçte bu sütunlarda ama farklı gazetelerde bu konuya dair çok yazıp anlattığım için yine çoğu zaman olduğu gibi ‘nereden çıktı yahu’ nedir bu 'Agnotoloji' falan demeyin lütfen!..

Lüzum hasıl oldu, gerekli gördüm, yazıyorum işte, okumazsanız okumayın yahu!..

Ya da lütfedip biraz zaman ayırın, okuyun, inanın çok şey kaybetmezsiniz, aksine yaşamın içinde felsefi anlamda bilgileneceksiniz ve o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız!..

AGNOTOLOJİ; yazımın başlığında da ifade ettiğim üzere 'bilgisizliğin bilimi' demektir. Robert N. Proctor tarafından kavramlaştırılmıştır. ‘Agnozi’ sözcüğünden türetilmiştir. AGNOTOLOJİ; hedefinde olan kişiler de ‘agnozi’ belirtileri gösteren kişiler gibi doğru ve gerçek hakkında bir farkındalığa asla sahip olamazlar. Günümüz koşullarında yani modern teknoloji çağında bilgiye erişebilir olmak, gerçeğe de ulaşıldığı anlamına da ne yazık ki gelmiyor, gelemiyor!..

Çünkü; kimileri toplumsal, kişisel, siyasi ve ticari çıkar elde etmek için, kasıtlı yalan haber ve bilgileri medya yoluyla veya internet üzerinden olabildiğince sınırsız ve ölçüsüz biçimde yayarak çok büyük kafa karışıklığı yol açıyor. Onların asıl amaçları, düşünmeyen, sorgulamayan, gerçeği anlamayan, gerçeği aramayan ‘aptal’ hatta ‘dangalak’ düşünsel yapıya sahip kitlelerin kendilerine empoze edilen ‘yalan, yanlış, saptırılmış, abartılmış’ haber ve bilgileri 'doğru' kabul etmelerini sağlamak ve de o sayede ‘cahil cühela sürüsünün bireylerini’ yani toplum bilimcilerin tanımladığı şekliyle 'agnotoloji ürünü cahilleri' dilediğince yönlendirip kullanmak, aslında gerçek ama argo deyimle ‘bozuk para gibi’ harcamaktadır!..

Bu kısa ama aydınlatıcı açıklamadan sonra esas konuya dönecek olursak, sanırım öncelikle şunu belirtmem gerekiyor. Toplumsal anlamda bakıldığında memleketin pür mealinden öyle anlaşılıyor ki; memleketimizde tam anlamıyla bir ‘çöküş süreci’ yaşanmaktadır ama adına ‘AGNOTOLOJİ’ dediğimiz bilgisizlik biliminin içinde yaşadığımız topluma ‘sırılsıklam egemen olduğu için’ yani ‘agnotoloji ürünü cahillerin’ her alanda hüküm sürdüğünden medyanın desteğiyle yaratılan ve acımazsızca sürdürülen ‘ters algı operasyonları’ ile bu sözünü ettiğim çöküşün çoğumuz ne yazık ki farkında bile değiliz!..

Siz bakmayın, kimsenin sesinin sedasının çıkmadığına, adeta uyuşturulmuş gibi davrandığına, o bahsettiğim ters algı operasyonlarıyla yaratılan korku dağları sayesinde her şeyin daha da kötüye gitmemesi maksadıyla herkes endişe içinde ama vurdumduymaz ve de bencilce davranarak bir şekilde ekmeğinin peşinden gitmekte dolayısıyla iş, aş derdine düşmüş durumdadır. O nedenle toplumun geniş kitleleri, 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' felsefesiyle adeta ‘aklı tutulmuş durumda’ o yılanın bırakın kendine dokunmasına, kendini sokmasına zehrini beynine kadar zerk etmesine dahi tepki veremeyecek hale gelmiş durumdadır. Çoğunluğu bu psikoloji içindeki yani ‘agnotoloji’ oluşturan durumun getirdiği ‘bilgisizlik’ dolayısıyla ‘bilinçsizlik’ içindeki kitleler kendisini idare edenlere, aklınca yön vermeye çalışanlara karşı hissedilebilecek oranda yoğunluklu bir tepki veya ‘aleni biçimde muhalefet etmesini beklemek’ çok aşırı ‘safdillik’ olur. Sizin anlayacağınız bu ortam ve koşullar altında ‘pek gerçekçi olmaz’ olamaz!..

'Bu gidişe artık dur demenin zamanıdır' diyeceğim ama…

 Yazımın ilk bölümünde ifade ettiğim gibi toplumun öncelikle kitlesel bir sorunundan ivedilikle kurtulması gerekiyor. Benim 'akıl tutulmasının aymazlık hali' diye daha önceki yazılarımda defalarca sözünü ettiğim, bugün 'agnotoloji ürünü cahilleri' şeklinde bilimsel anlamda açıklamaya çalıştığım 'kitlesel anlam içeren zihinsel hastalıklar' bu gidişe artık ‘DUR’ deme zamanını sürekli geciktirmektedir!..