BESMELEYLE ‘MERHABA’
Hepinize Merhaba. Tüm BİRLİK okurlarını ve takipçilerini saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Bir işin başlangıcında elbette besmele çekilir, ‘Allah mahcup etmesin, utandırmasın’ denilir. Çünkü efendim, bizimkisi koca mesleğine 23 yıl sonra heves edip girmek sizin anlayacağınız. Koca mesleği dedim ya, bilmeyenler için belirtmem gerekiyor. Aslında çoğunuz eşimi tanırsınız, bilirsiniz elbette..
Adı; Zikri Evner, Balıkesir basınına, daha doğrusu medyasına yaklaşık olarak 35 yılını vermiş bir insandır, gazetecidir o..
O nedenle benim bu işe heves ederek girmem sanırım ayrı bir sorumluluk yükleyecek gibi görünüyor. O yüzden Allah mahcup etmesin, dedim ya sözlerimin başında..
Bugün ‘KADINCA’ adını verdiğimiz ilk köşe yazımda lafı, sözü çok fazla uzatmadan birkaç konuya değinip, temel olarak görüşlerimi ana hatlarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum…
Biliyorsunuz, 14 Mayıs 2023 Pazar günü Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri birlikte yapılacak. Siyasetten pek anlamam ama siyasete dair elbette söyleyeceklerim, anlatacaklarım ve dolayısıyla sizlerle paylaşacaklarım olacaktır, önümüzdeki süreçte..
Bugün ise, deminde belirttiğim gibi, lafı çok fazla uzatmadan özellikle son birkaç aylık süreçte ‘bence gereksiz biçimde’ çok fazla tartışılmaya başlanan kadın hakları, Cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra Atatürk sayesinde elde edilen kadınların sosyal ve siyasal kazanımlarının önümüzdeki seçimlerde pazarlık konusu yapılarak, adeta geri alınmasına yönelik söylemlerin ön plana çıkarılması, ailenin korunması bahanesiyle kadınların evde oturması, kocasının sözünden çıkmaması gereken birer varlık haline getirilmek istenmesine çok açık söyleyeyim; İTİRAZIM VAR!.
O nedenle 14 Mayıs seçimleri bizler için yani kadınlar açısından kadınlar için son bir dönemeç olacaktır, diye düşünüyorum. O yüzden şu hususların altını çizmeden edemeyeceğim: 14 Mayıs’taki seçimlerin bana göre taşıdığı anlam, bir açıkça bir zihniyet farklılığının, tezahürüdür, yani dışa vurumu değil de nedir Allah aşkına!..
Bunun farkına varanlar bilenler, anlayanlar, anlamayanlara yani bilmeyenlere anlatmak zorundadır, kanısındayım. 100. Yılına eriştiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük aydınlığı kadınlara sağlanan siyasal ve sosyal haklardır. O nedenle tüm kadınların karanlıkla aydınlığın savaşını anlatması gerekiyor, kanaatini kuvvetlice taşıyorum. Birkaç gün önce eşime sordum, bana ayrıntısıyla anlattı; Sadece 2022 yılında Türkiye’de her yaştan 553 kadının yaşamına son verilmiş. Bu cinayetleri ya ayrıldığı kocası, ya ayrıldığı nişanlısı sözlüsü, ya babası ya ağabeyi, ya kardeşi, ya da o kadınlara musallat olan sapıklar işlemişler. Tüm bu acı gerçekler yokmuş, yaşanmamış gibi şimdi, İstanbul Sözleşmesini bence hukuksuz olarak kaldırmak yetmiyormuş gibi kadınları koruyan, kadına şiddeti önlemeye yönelik 6284 sayılı kanunun çirkin ve pis bir pazarlık konusu haline getiren ve tüm bunları seçimlerde bir oy fazla alabilmek uğruna yapan siyasetin bana göre karanlıktaki tarafı benden oy falan alamaz!..
Bu ülkede yaşayan tüm kadınlar bu karanlık, kadın düşmanı heveslere, girişimlere geçit vermeyeceğini düşünüyor, hatta yürekten inanıyorum en azından inanmak istiyorum..
Bugünlük bu kadar kalın sağlıcakla..
Yorum yapın