Geçenlerde üst düzey isimlerden biriyle sohbet ediyoruz.

Konu döndü dolaştı, Balıkesir'in kısır döngüsüne ve "gündemsiz şehir" meselesine geldi.

Geçmişten bugüne yaşanmış örnekler vererek anlattım nedenlerini. En can alıcı örneği siyasetten verdim.

Dedim ki; Bizim vekillerden biri partinin yönetimine aday olmuştu, diğer vekil arkadaşları da seçilmemesi için canhıraş çalışmıştı!

"Olur mu öyle şey!" diyerek inanmak istemedi.

Acıydı; lâkin gerçekti anlattığım. Çünkü bir değil, birkaç örneğine bizzat tanık oldum.

Detaylarına girip lafı fazla uzatmadan şu hikâyeyi anlattım:

***
Günlerden bir gün güzel insanlardan biri ölmüş. Kapıda karşılamışlar bunu. Girmişler koluna, tam cennete götürecekleri an bizimkisi merak etmiş cehennemi. Ricada bulunmuş, almışlar bunu götürmüşler ateş kuyularının fokur fokur fokurdadığı cehenneme. Her bir ilimiz için ayrı ayrı kuyular varmış burada. Her kuyunun başında bir zebani duruyormuş.

Tam biri çıkacakken zebani adamın kafasına tokmağı vurup onu tekrar aşağı atıyormuş!

Bizimkisi her kuyuda bu manzarayı görerek dolaşırken, başında zebani olmayan bir kuyu görünce şaşırmış.

Merakla sormuş:

- “Neden bu kuyunun başında kimse yok?”

Zebani şu cevabı vermiş:

- “Bu kuyu Balıkesirlilerin kuyusu. Burada zebaniye gerek yok, çünkü onlar içlerinden biri çıkacak olursa onu tutup aşağıya çekiyorlar!”

 

***
İstanbul'un üç katı büyüklükteki coğrafyayı ve insanlarını henüz tam manasıyla henüz tanıyamayan arkadaş başını öne eğdi, sessizliğe büründü ben bunları anlatınca. Devam ettim söylenmeye. Belediye başkanlarından örnekler verdim.

Balıkesir'de Cumhuriyet tarihinin en güzel işlerine imza atan Sabri Uğur ile Ahmet Edip Uğur'un şehir insanına hanif gittiklerini paylaştım.

Küçüksan'dan Üniversiteye, Organize Sanayi'den aileler savaşına nice olayların perde arkasında yaşananları aktardım.

***
Söylendikçe, dertlendim tabi. Rahatsızlığım geldi hemen aklıma..

...ve; "Bazen diyorum ki; ne olacak söyle gitsin.

Sonra diyorum; söyleyince ne olacak, sus bitsin..." dedim Mevlana gibi!

***

Biliyorum, sizin de yaşadıklarınız gelip geçti gözlerinizin önünden ve umutsuzluğa kapıldınız.

Hiç kapılmayın!

Filozofun; "Hayat varsa umut vardır ve sadece ölülerin umudu yoktur" dediği gibi, nefes alıp verebildiğimiz müddetçe 10 numaralı şehre olan sevdamız bitmeyecek. Geçmişten bugüne yaşadıklarıma bakarak mehter takımına benzetiyorum ben Balıkesir'imizi. İki ileri, bir geriye gidiyoruz. Her şeye rağmen 81 il içerisinde kimi alanda ilk 5, kimi verilerde ise ilk 10-15 ilden biriyiz. Tek eksiğimizi zaten biliyorsunuz!

Zebanilere ihtiyacımız yok, ama gelecekte "bizim şehir neden böyle oldu, günahımız neydi" diye kafaları duvara vurmama adına, arılar ve karıncalar gibi işbirliğine ihtiyacımız olduğu kesin,

***

Bu arada

Dedikodu, fitne, fesat, haset pençesindeki Balıkesir'imizin durumunu paylaştığımdan daha güzel anlatacak fıkra biliyorsanız, gönderin bana lütfen.

Selâmetle..