ATATÜRK ÖRNEK LİDERDİR!
Atatürk; bütün tüm özellikleri, nitelik ve nicelikleriyle örnek bir liderdir. Lider
sözlüklerdeki tanımlama ve anlamları ile; toplumu belirlenen amaç
doğrultusunda davranışa yönlendirir. Toplumun moral gücünü harekete
geçirerek, izleyenleri kararlara katarak sinerji yaratır. Yetenekleri, erdem ve
meziyetleriyle saygınlık, otorite sağlar. Etkileyici, karizmatik, büyüleyicidir, aynı
zamanda sürükleyicidir. Etkileri zaman ve mekânla sınırlı değildir. Geriye dönük
değil, ileriye bakışlıdır. Atatürk, zorlamayla, beklentiyle, lider sıfatı
yakıştırılmasıyla değil, gerekli niteliklerle ve meziyetlere sahip olduğu için
liderdir. Büstüne, heykeline çekiç sallamakla, boya atmakla, fotoğrafını
yakmakla, resmine çirkin hareketle küçük düşürüleceğini; ismini anmamakla,
kitaplardan çıkarmakla tarihten silinebileceğini düşünmek en azından sağduyu
eksikliğidir. Bu tür davranışlarda bulunanların akıl sağlıklarını incelemek,
entelektüel, bilişsel, anlak zekâlarını da IQ ile ölçmek gerekir. Kişinin, kavrama,
bilgi edinme, algılama, analiz yapma, çözüm üretme, akılcı davranış gücünü,
yeteneğini gösteren IQ, anlak zekâ testleriyle ölçülmekte, yeterliliği konusunda
değerlendirme yapılmakta, zekâ geriliği varsa belirlenmektedir. Kişinin
eylemiyle yarar sağlamadan kendisini zarar vermesi ‘APTALLIK’ olarak
tanımlanır. Atatürk’ü aşağılamaya yeltenenler, tutuklanma, gözaltına alınma,
mahkûmiyetle fayda sağlamadan kendilerine zarar vermektedirler. Zekâ
geriliğinin de dereceleri vardır. Ahmak, ebleh, embesil, sıfatları kullanılır ancak
bu sıfatlar, zekâ testlerinde tanımlanmamış olup halkın günlük konuşma
yakıştırmasıdır. Atatürk’ü, halk katında küçük düşürmek için ‘AYYAŞ’ sıfatı
yakıştırma çabaları da vardır. Kanıt olarak da Atatürk’ün akşam sofraları
gösterilir. ‘Atatürk’ün Akşam Sofrası’ bir işret masası değildir. Atatürk, CHP’nin
de genel başkanı olduğundan partinin formel olarak farklı üst düzey
yöneticilerinin toplantısı özelliğindedir. Toplantıda, parti ve ülke sorunları
tartışılır, kararlar alınırdı. Toplantının tutanağı yoktu ama karara bağlanacak
konulara ilişkin notları vardı. Devrim, toplum yaşamında, ekonomik etik,
kültürel alanlarda ileriye dönük köklü, kalıcı, iyileştirici değişiklikler olarak
tanımlandığında Atatürk devrimcidir. Devrimlerin korunmasında da Bursa
Nutku’nda açıklandığı gibi son derece titiz, kararlıdır: “Türk genci, devrimlerin
ve Cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna
herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış
duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet
örgütü vardır’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla
kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu
yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir’ diye
düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu
yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adalet örgütünü de düzeltmek,
yönetim biçimine göre düzenlemek gerek’. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla
karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve Meclis’e telgraflar
yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını,
kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini
yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak
gelmişsem bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim
görevimdir’. İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği.”
Bağımsızlık savaşı yalnız dış güçlere karşı değil, dış güçlerle birlikte din motifli
işbirlikçilere karşı da kazanılmıştır. Devrim karşıtlığına doğru tanı koymak, kendi
kökenini, yandaşlarını korumak gerekir. Atatürk, bağımsız ulus devlet
kuruluşunu sağlayan gerçek bir milliyetçidir. Bu ortamıyla da dünya mazlum
uluslarının lideri olarak kürenin beş kıtasında da büst, cadde adı, müze ve
benzeriyle simgeleşmiş örnek bir liderdir!..
Yorum yapın