Günümüz medyasında köşe yazıları, okuyucuların gündemi takip etmesi, farklı bakış açıları edinmesi ve uzmanların yorumlarını okuması için önemli bir kaynak teşkil ediyor. Ancak son zamanlarda bazı köşe yazarlarının kullandığı dil ve anlatım biçimi, bu işlevi yerine getirmekte zorlanmaya başladı. Özellikle ekonomi ve siyaset gibi karmaşık konuları ele alan bazı yazarların, okuyucunun anlamakta güçlük çektiği bir dil kullanması ve muğlâk ifadelerle dolu yazılar kaleme alması dikkat çekiyor.
Bu durumun temelinde yatan birkaç neden bulunuyor. Öncelikle bazı yazarların, konularına olan hâkimiyetlerini ve entelektüel birikimlerini sergileme çabası, anlaşılması güç bir jargon kullanımına yol açabiliyor. Teknik terimler, yabancı kelimeler ve soyut kavramlar, okuyucunun konuya yabancılaşmasına ve yazıyı takip etmekte zorlanmasına neden olabiliyor. Oysaki köşe yazılarının amacı, bilgiyi geniş kitlelere ulaştırmak ve tartışma ortamı yaratmaktır. Anlaşılmaz bir dil, bu amaca hizmet etmekten ziyade, okuyucu ile yazar arasında bir duvar örüyor.
İkinci olarak, bazı yazarların net bir kanıt ortaya koymaktan kaçındığı ve fikirlerini dolaylı yollarla ifade etmeyi tercih ettiği görülüyor. Bu durum, yazının ana fikrinin belirsizleşmesine ve okuyucunun yazarın ne anlatmak istediğini anlamakta güçlük çekmesine yol açıyor.
Özellikle hassas veya tartışmalı konularda yazarın pozisyonunu net bir şekilde belirtmemesi, okuyucuyu kafa karışıklığına sürükleyebiliyor. Köşe yazılarında açıklık ve netlik, okuyucunun bilgilendirilmesi ve sağlıklı bir tartışma yürütülmesi için hayati önem taşıyor.
Üçüncü olarak, bazı köşe yazılarında kullanılan dilin edebi ve süslü bir üsluba sahip olması, anlatımı daha da karmaşık hale getirebiliyor. Metaforlar, imalar ve uzun, karmaşık cümleler, okuyucunun metni dikkatle takip etmesini gerektiriyor.
Ancak günümüzün hızlı tempolu yaşamında, okuyucuların bu kadar yoğun bir çaba göstermeye ne zamanı ne de motivasyonu olmayabiliyor. Köşe yazılarında sadelik ve anlaşılırlık, okuyucunun ilgisini çekmek ve mesajı etkili bir şekilde iletmek için daha uygun bir yaklaşım olabilir.
Sonuç olarak, bazı köşe yazarlarının kullandığı anlaşılmaz dil ve muğlâk anlatım biçimi, köşe yazılarının temel amacına zarar veriyor. Okuyucuyu yoran, kafa karışıklığına neden olan ve bilgi aktarımını engelleyen bu durumun aşılması gerekiyor. Köşe yazarlarının, konularına hâkimiyetlerini anlaşılır bir dille ifade etmeleri, net argümanlar ortaya koymaları ve sade bir üslup kullanmaları, okuyucularla daha sağlıklı bir iletişim kurmalarını sağlayacaktır. Aksi takdirde, köşe yazıları geniş kitleler için bir bilgi ve tartışma kaynağı olmaktan uzaklaşarak, sadece belirli bir zümrenin anlayabileceği metinler haline gelebilir. Bu durum ise medyanın toplumsal işlevini yerine getirmesini zorlaştıracaktır.