“Ali yazar, Veli bozar. Küp suyunu çeker azar azar. Üzülmüşüm, neye yarar. Keskin sirke küpüne zarar.” Bu haftaki köşeme rahmetli Barış Manço’nun şarkısının sözleriyle başlamak istedim. Öyle ki; tam bir tiyatro oyununun içerisindeyiz. Artık, Ali yazıyor Veli bozamıyor küpte çekilecek su dahi kalmadı. Bir köşeye çekilip üzülmenin de bir faydası yok. Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.
Seçim zamanında göz boyamalar, havada uçuşan vaatler, bonkörce harcanan hazine malı şimdi bize elektrik, doğalgaz ve su olarak geri dönüyor. Sadece bu kalemlerle dönse iyi. Vergi, akaryakıt, temel gıdalarda artış almış başını gidiyor. Verginin vergisini de vermeye başladık. Tabi ki bunlar iyi günlerimiz.
İktidar muhalefet kol kola girmiş halde “geliyor gelmekte olan” dediler. Geleni yavaş yavaş yaşıyoruz. Çitçinin ürünü tarlada, bağında bahçesinde kaldı. Hasat etse bir dert etmese bin dert. Buyurun Fındık üreticinin haline bir bakın bakalım. Tam anlamıyla fiyasko. Fındık üreticisi bırakın kar etmeyi olduğu gibi zararda. 1 kg fındığın maliyeti 75 lira. Devletin açıkladığı rakam 82,5 lira. Eskiden fındık bir ailenin 1 yıllık geçimini sağlarken bugün hasat etmeye değmiyor. Dönemin Başbakanlarından Süleyman Demirel’in “Fındık dağ ürünüdür” dediği zamanlarda bile Fındık üreticisi bu kadar mağdur edilmemişti.
Fındıkta en hayati konu bize göre yüzde 85’i ihraç edilen ve net girdi sağlayan bir ürünün tamamen siyaset kurumu tarafından yönlendirilmeye çalışılması arz ve talep dengesinin hiçe sayılmasıdır. Hiçe sayılmayı toprak mahsulleri ofisinin “5 tondan aşağı fındık almıyoruz” açıklamasıyla üretici kaderine terk edilmiş, tüccarın iki dudağından çıkacak fiyata mahkûm edilmiştir.
Amaç Türkiye’de fındığı bitirmek
Fındık üretiminin büyük bir kısmını ülkemiz elinde bulundururken, Türkiye dışında hızla büyüyen rakip ülkelerin üretim alanlarını artırması Türkiye’de fındığı bitirilme çabasının bir göstergesidir. Çünkü başta İtalya, Amerika ve Şili olmak üzere hiçbir yerde maliyet 1 dolardan fazla değildir. Bu durum rakiplere bir kilo başına 2 dolar kâr bırakmaktadır. Böyle bir kazanç hiçbir üründe mevcut değildir. Türkiye’nin üretim tekeli konumu son yıllarda aşağı doğru düşüş göstermektedir. Bizde maliyet 3 dolar kar da 3 dolar. Doların yükselme eğilimini de göz önüne aldığımızda Fındıkta kilo başına 1 dolar zarar ediyoruz.
Fındık üzerine oynanan oyunlardan birisi de İhracatçıların Avrupa dışındaki fındık tanıtım çalışmalarının durdurulmasıdır. Önce durdurulmuş şimdi de imkânsız hale getirilmiştir. Fındık tanıtım gurubu dahil tüm sektörel tanıtım gurupları kapatılmış, yerine kurulan Türkiye Tanıtım Gurubu ise korkunç bir bürokrasi girdabında önce boğulmuş sonra da kapatılıp, parasına da el koyulmuştur. Halbuki Avrupa dışındaki ülkeler fındığı tanımıyor, bilakis bademi, cevizi ve diğer yemişleri tanıyor ve tüketiyorlar. Fındık tanıtım gurubu 20 yıllık büyük bir çaba sayesinde Çin’de başarılı olduğunu hepimiz yakinen biliyoruz.
Fındık üreticisinin eli kolu bağlı ne yapacağını düşünürken, fındığı değersizleştirme oyunlarına son verecek kimse de yok. Birileri de çıkıp ne oluyor? Diye sormuyor sorgulamıyor. Sonuç olarak fındık üreticileri için Barış Manço ile başladığım yazımı rahmetli Cem Karacayla noktalıyorum. “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” Allah sonumuzu hayır eyleye.
Sağlıcakla…
Damga Gazetesi’nden alıntıdır.
Yorum yapın