AKÇAYDAN MANZARALAR

  15 günden beridir Akçay dayız.

  Balıkesir in Ege kıyısında Kazdağları ve Madra dağları arasında zeytinlikler içinde uzanan güzel bir körfez kıyısıdır Akçay. Siz burayı yazın denizden karaya poyraz eserken soğuk suları, zeytin yeşili, mandalina kokusu ve Kazdağlarında güneş batarken göreceksiniz. İnsana huzur umut sevgi ve yaşama sevinci aşılıyor. Bir renkten bir renge geçerken binlerce bitkinin yetiştiği Kazdağlarında güneş batarken esen rüzgâr temiz havayı ve çam kokusunu içinize dolduruyor.

  Soğuk suları, serin denizi yakamoz manzaralı plajları, temiz havası ve kordonu ile sevdiğim bu sahil beldesi Akçay 46 yıldan beri gelip kalmam için her yaz beni buraya çağırıyor.

  Ben de hemen hemen her yıl Akçay a geliyor havalar iyice soğuyana kadar yani Ekim sonuna kadar Akçay da kalıyoruz.  Eylül ve Ekim ayı Akçay ın ve Akçay da tatil yapmamın en güzel zamanıdır. Her şeyden önce Temmuz,  Ağustosta olduğu gibi kalabalık yok. Çoğu yazlıkçıların dönmesi okulların açılmasıyla öğretmen,  öğrenci ve velilerin ayrılmasıyla Akçay da nüfus yoğunluğu normale dönüyor. Cumartesi Pazar günleri yine yakın yerlerden hafta sonunu geçirmek için gelenler olsa bile yine yazın ki kalabalığı bulmuyor. En başta trafik rahatlıyor sokaklar biraz daha nefes alıyor. Eylül ve Ekim dediğim gibi Akçay ın en güzel zamanıdır. Havalar biraz serinlemeye başlayınca o yakıcı sıcak azalıyor, soğukta fazla olmadığı için denize girmenin kumsalda güneşlenmenin en güzel zamanı oluyor. Yani Akçay da sonbaharın başlangıcı Hazan mevsimi başlıyor. Çoğunluğunu yaz kış orda kalanlar ve yaşı 50 nin üzerinde olanlar bilhassa akşam saatlerinde sahile çıkıp kordonda birkaç tur atınca denizlerden esen ince temiz havanın keyfini yaşayıp soğuk sulardan içerek Kazdağlarında güneşin batışını seyrederken,  gördükleri güzelliğin tadına doyamıyorlar.

  Bütün bu güzelliklerin yanında bazı eksikleri de göz ardı etmeden geçemeyeceğiz. Her şeyden önce Akçay yıllar önce güzel ve ufak bir tatil kasabı iken şimdi artık yavaş yavaş şehirleşmeye doğru gidiyor ve  adeta bir beton yığını haline gelmeye başladı.Altyapı yetersizliği , trafik sıkışması  ulaşımda aksamalara neden oluyor.Geçen yıldan bu yana Akçay da fazla bir değişiklik olmadığı gibi Sarıkız heykelinin etrafında ki havuzun kaldırılıp beton yığını haline gelmiş olmasıydı.Bu yıl havuzun yeniden yapılması nedeniyle Sarıkız heykelinin etrafı eski güzelliğine kavuşmuş oldu..Yine bu yıl yapılan en güzel hizmetlerden biri de Altınkum sahil şeridinin düzenlenmesi ve yürüyüş parkurunun hizmete girmesi oldu.Eskiden millet bilhassa akşamları kordona yürüyüşe çıkar kordon boyunca kalabalık fazla olurdu.Şimdi millet akşamları Altınkum sahillerini dolduruyor yürüyüş ve bisiklet parkurunda eğleniyorlar.Buradan Balıkesir Büyük şehir Belediyesi ve Edremit Belediyesini kutluyorum.Akçayın bir önemli durumu da bu yıl Akçaya doğalgaz gelmesi olmuş.Bu çok güzel bir hizmet.Özellikle kış mevsiminde de orada kalanlar bazen odun kömür bazen klima bazen de elektrik ocağı ile ısınmaya çalışıyorlardı ve bu da zor oluyordu.Doğalgazın gelmesi çok iyi olacak ama bir taraftan da kazılan boru döşenen sokak ve caddelerin temizlenmesi düzeltilmesi asfaltlanması geciktiği için özellikle trafikte zorluklar yaşatmaya devam ediyor.

   Bu yıl fazla zamanımız olmadığı için körfezin her tarafını fazla dolaşamadık ama görebildiğimiz kadarıyla bazı yerlerde güzel şeyler yapılmış ama bazı şeylerde ihmal edilmiş. Bir gün akşamleyin Altınolukta dolaşalım dedik eskiden çarşı içi sokaklar çok dar olduğu için kalabalıkta akşamları dolaşmakta yürümekte zorluk çekiliyordu şimdi sahil boyuna yapılan kordon gerçekten çok güzel olmuş, Altınoluk hem biraz rahat nefes almış hem de insanlar sahilde kordonda rahatlıkla yürüyor dolaşıyor tur atıyorlar. Akşamları sahilde birkaç tur attıktan gazinolarda oturmak insanı gerçekten çok güzel dinlendiriyor. Yalnız bu sahil boyu gazinolarda yiyecek ve içeceklerin fiyatları çok yüksek buna bir çözüm getirilmesi iyi olur. Altınoluk için bir diğer önemli eksiklik sahil boyunca denize girerken tuvalet ihtiyacını gidermekte zorluk çekilmesidir. Koca sahil boyunda bir iki yerde tuvalet vardır ve ihtiyacı gidermek için sahil boyunda bayağı bir yürümek gerekiyor. Sahil boyuna birkaç tane daha tuvalet eklenirse iyi olacağını düşünüyorum.

   Birgün  Küçükkuyuya gidelim dedik, Küçükkuyu Akçay ve Altınoluk kadar kalabalık değil. Güzel bir sahil kasabası olması özelliğini muhafaza ediyor. İskelesi sahili güzel ama ne yazık ki orası da yavaş yavaş tepelere, yamaçlara kurulan yazlık sitelerle beton yığınları olmaya başlamış. Daha fazla betonlaşmaya izin verilmemesi  lazım.Küçükkuyunun en güzel yeri Adatepe ve Zeus Altarıdır .Küçükkuyuudan sonra Adatepeyi ve Zeus Altarınıda ziyaret ettik.Mevsimin sonbahar olması ve Pandemiye rağmen geçen yıllara göre bir hayli kalabalıktı.Orası sit alanı ilan edildiği için doğallığı bozulmamış eski güzelliğini ve tarihi yapısını koruyor.Eskiden yapılmış  kışın sıcak, yazın serin olan taş binalar restore edilerek doğallıklarını muhafaza ediyorlar.Yine biraz yürüyerek tepedeki Zeus Altarına ulaşınca aşağıda ayaklarımızın altında  kalan deniz, sahil  yerleri ve körfezin manzarasını seyretmek tadına doyulmayan bir güzellik sunuyor insana.Herkesin burayı mutlaka ziyaret etmesi gerekir diye düşünüyorum.Adatepe ve Zeus Altarı hakkında ileride daha etraflı bir yazı yazacağımı belirtmek istiyorum.

  Küçükkuyuda bir diğer görülmesi gereken yerlerden biri de,   hemen şehir içinde ana asfalt üzerinde ki Adatepe  Zeytin müzesidir.Zeytinin ve zeytinyağının tarihlerden beri  süregelen serüvenini görmek için en güzel fırsat bu müzede sergilenmektedir..Tarihlerden beri zeytinin nasıl üretildiği , yağının nasıl çıkarıldığı,  sabununun nasıl yapıldığı , eski taş değirmenlerden günümüzde ki üretim durumuna nasıl geldiği zeytin ağacının dünyada ki en güzel ağaç olduğuna bu müzede şahit olacaksınız.Yine ilginç bir şey ki çok kişinin bilmediği gibi bende bu müzeyi gezerken ilk defa öğrendiğim gibi, zeytinyağı asırlar önce üretildiğinde yakıt malzemesi olarak, daha sonra da aydınlatma malzemesi olarak kullanılmasından çok yıllar sonra da  sofralarımızın vazgeçilmez yağı olarak kullanılmaya başlamıştır.Bu müzede herkesin daha çok görmesi ve öğrenmesi  gereken çok ilginç şeylerde olduğunu ve herkesin burayı ziyarete etmesi gerektiğini söylemek istiyorum.

   Körfezde daha gezilecek çok yer var, Kazdağları ve zirvesi, Hasan boğuldu, Ağlayan şelale, cam seyir tepesi, Tahtakuşlar müzesi, Ören denizi, Cunda adası, Şeytan sofrası, Sarımsaklı plajları Assos ve daha birçok burada adını yazamadığım yerler. İnşallah oraları da başka zamanlarda gezer yazmaya çalışırız.

   Sağlık ve esenlik dileklerimle..Aslan TORUN