AKARYAKIT ZAMLARI HAKSIZ KAZANÇ KAPISI OLUŞTURUYOR!..
Siyasi iktidarın yanlış ve kabul görmeyen ekonomi politikaları bedelini
vatandaşlarımız yani bizler ödemeye devam etmekteyiz. Çok ilginçtir ki, siyasal
iktidar, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini bile fırsata çevirip akaryakıta arka arkaya
zam yapabilmektedir. Akaryakıt fiyatlarındaki artışı “dünyada da artıyor”
gerekçesine bağlayan siyasal iktidarın bu söyleminin benim nazarımda hiçbir
geçerliliği olmadığı gibi bu iddianın çok doğru ve de çokta dayanaklı bir iddia,
sav olduğunu asla düşünmüyorum. Ülkemizi yaklaşık 20 yıldır her alanda dışa
bağımlı bir ülke haline getiren mevcut siyasal iktidar özeleştiri verip, “biz
dünyada saygın, yurtta barış dünyada barış” ilkesine uygun, yani sıfır sorunlu
bir ülke devralıp şimdi iki emperyalist devlet arasında savrulan bir ülke haline
getirdik demeyi bile becerememektedir, kanaatindeyim. Bence hem ekonomi
alanında hem de uluslararası diplomasi alanda egemen ülkelerin sömürge
politikaları arasında savrulup duruyoruz. Bu savrulmanın bedelini halkımız bir
yandan canıyla bir yandan malıyla bir yandan parasıyla ödüyor. İnternet
üzerinden yaptığım araştırmalara göre, akaryakıt fiyatlarının artmasının iki
temel nedeni bulunmaktadır. Birincisi petrol fiyatlarındaki artış, ikincisi TL’deki
değer kaybıdır. Geçen yıl 11 Mart’ta 1 litre motorin fiyatı 6,51 TL iken bugün
22.95 TL’dir. Aynı tarihlerde bir varil ham petrolün fiyatı 65 dolardan 108
dolara; 1 doların fiyatı ise 7.47 TL’den yaklaşık 15 TL’ye çıkmıştır. Görüleceği
üzere petrol fiyatı yaklaşık yüzde 50 artmıştır ve bu tüm dünyada az veya çok
hissedilmiştir. Ülkemizdeki motorinin fiyatının bir yılda 3,5 kat artmasının
önemli sebebi ise dolar kurundaki artıştır. Kur geçen yılki seviyesine kıyasla tam
iki kat artmıştır. Dolayısıyla akaryakıt fiyatlarındaki artışın bir kısmı uluslararası
gelişmelerden kaynaklı olsa da önemli kısmı TL’nin değer kaybından
kaynaklanmaktadır. Petrol fiyatlarındaki dolar bazlı artışlardan tabi ki her ülke
etkilenmektedir ancak ülkemiz kadar etkilenen ülke yoktur. Örneğin
Amerika’da, kurşunsuz benzin fiyatı 2.6 dolardan 3.6 dolara çıkmıştır. Bu da
yaklaşık yüzde 38’lik bir artış anlamına gelmektedir. Aynı dönemde AB üyesi
ülkelerin Avro bazlı ortalama benzin fiyatı yüzde 55 civarında artmıştır.
Görüleceği üzere, dolar ve Avro bazındaki fiyat artışları varil ham petrol
fiyatlarındaki artıştan daha düşük olmuşken ülkemizde aynı dönemdeki benzin
fiyat artışı yaklaşık üç kat olmuştur. Bunun nedenlerinden biri TL’nin
değersizleştirilmesi iken bir diğer neden de hükümetin akaryakıtı sübvanse
etmemesidir. ÖTV ve KDV’nin tamamen kaldırılması sayesinde akaryakıt
fiyatlarında ciddi bir düşüş yaşanacaktır. Böyle bir indirim olmazsa, akaryakıt
fiyatlarındaki artış kaçınılmaz olarak tüm mal ve hizmet fiyatlarına yansıyacak,
fiyatlardaki bu artış ekonomik durgunluğa, durgunluk ise işsizliğe yol açarak kriz
kısır döngüsüne sebep olacaktır. Benzin fiyatları için bir üst sınır koymak şu an
için mümkün değildir. Bir yılda 3 kat artan bir üründe yine benzer bir artış
olmayacağına kimse güvence veremez. Burada petrolün varil fiyatı kadar TL’nin
değeri de çok önemlidir. Rusya’nın Ukrayna savaşı yani işgali sona erse dahi
TL’deki değersizleştirme politikası devam ettiği müddetçe akaryakıt, gıda ve
diğer ürünlerdeki fiyat artışları da kaçınılmaz olarak devam edecektir.
Geçtiğimiz bir yıl içinde motorin fiyatı 3.5 kat artmıştır. Son iki aydaki artış oranı
ise yüzde 80 civarında gerçekleşmiştir. 1 Ocak 2022’de 12.74 TL olan bir litre
motorin bu yazının yazıldığı tarihte 22.95 TL’ye kadar yükselmiştir. Bu fiyat artışı
ile devletin sadece KDV’den elde ettiği gelir ayda 3 milyar TL’den 9 milyara, iki
ayda ise 6 milyardan 18 milyar TL’ye çıkmıştır. Bugün bir arabanın, 60 litrelik
deposunu, litresi 22,95 TL olan motorin ile doldurmak 1.377 TL’ye mal
olmaktadır. Bu paranın 576 TL’si vergilerden ibarettir. Bu depoyu vergisiz
motorin ile doldurmak ise 801 TL tutmaktadır. Satın alınan her bir litre motorin
için ödenen 9,6 TL’yi çıkarırsak, bugün motorini 13,3 TL’den almak mümkün
olabilecektir. Asgari ücret üzerinden hesap yapıldığında ise durum daha da
vahim hale gelmektedir. 2021 yılında asgari ücretle 433 litre motorin
alınmaktaydı. 2022 yılında asgari ücrete yüzde 50 zam yapılmasına rağmen
alınan motorin miktarı 196 litreye düştü. Yani asgari ücret miktar olarak artmış
olsa da satın alım gücü olarak yarıdan daha fazla azalmıştır. Örneğin, bayram
tatili için memleketine gidecek bir ailenin yapacağı 600 km’lik bir yolculuğun
gidiş dönüş maliyeti 2021 yılında 507 TL iken zamlar sonrası bu maliyet 1.794 TL
olmuştur. Akaryakıt fiyatlarında yaşanan bu artışlar bir kez daha göstermiştir ki,
Türkiye hızlı bir şekilde alternatif enerji kaynaklarına yönelmelidir çünkü enerji
alanında yüzde 90 oranında dışa bağımlı bir ülke durumundayız. Enerji alanında
dışa bağımlılık azalmadığı müddetçe bugün yaşadığımız türden krizlerde
ekonomimizin çok büyük hasar alması kaçınılmazdır. Özetle akaryakıt zamları
siyasi iktidar için adeta haksız kazanç kapısı haline gelmiş, getirilmiştir. Bu
durumdan çıkan veya çıkarılacak sonuç da İktidarın, haksız akaryakıt zamları ile
sebepsiz zenginleşme yaşadığı, yaşattığı gerçeğidir. Sizin anlayacağınız olan yine
sizlere, bizlere olmuştur, olmaktadır! Bilmem anlatabildim mi?..
Yorum yapın