ADEM İLE HAVVA MESELESİNE DAİR

Aslında bu konuya hiç girmeyecektim ama Diyanet’in ilgili ilgisiz, hemen her konuda “abesle iştigal” denilebilecek tarzda ahkam kesmesine kayıtsız kalamadım. O yüzden Sezen Aksu’nun şarkısından bahisle “dil koparma” tehdidine varacak biçimde memleket millet meselesi haline getirilen şu Adem ile Havva konusuna dair bir kaç kelam etme gereği duydum. Diyanet İşleri Başkanlığı, gözünün önünde açlık, sefalet, rüşvet ve hırsızlık gibi ekonomik devasa sorunlar, dolayısıyla gerçekleri varken, tarihsel, isim, bilim yani onomastik sayılabilecek konulara girerek millete posta koyarcasına ahkam kesmekte bana göre tarihsel gerçekleri çarpıtmaktadır. Bunun son örneğini bir arkadaşımın bana gönderdiği iletide gördüm. Diyanet İşleri Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nin kendi sitesinde yayımladığı konuya dair yazısında şu ifadeler yer almaktadır: “İslamın seçkin şahsiyetlerine dair söylenen her cümlede, yapılan her açıklama ve yaklaşımlarda son derece hassas ve dikkatli olunması gerekmektedir. Son zamanlarda İslam’ın kutlu elçileri Hz. Adem ve Hz. İsa peygamberlerimize, insanlığın ortak değeri Hz. Havva ve iffet abidesi Hz. Meryem annelerimize yönelik gelişigüzel tartışmaların ve polemiklerin yapıldığına şahit olmaktayız.”

Şimdi bu açıklamaya yanıt oluşturabilecek bilgilerden derlediklerimi sizlere aktarmak istiyorum; Jeologlar en geniş bilimsel kanıtlara dayanarak dünyanın 4,5- 5 milyar yaşında olduğunu söylüyorlar. İnsan cinsine ait türlerin tarihi günümüzden 2.8 milyon yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Homo sapiens yani modern insanın dışında bütün türleri yok olmuştur. Tevrat, İsa Mesih’in doğumundan yaklaşık olarak 1500 yıl kadar önce Tanrı tarafından İbrani halkına bildirilmiştir. Yani 3 bin 522 yıl öncesi yaşanmıştır bu anlattıklarım. Ama İnancın En güzel Tarihi’ adlı İŞ bankası yayınlarında basılan tarihsel içerikli bilimsel yapıtta ise Musa’ya tek Tanrı’nın 3 bin 300 yıl önce bildirildiği yazıyor. 33 yaşında ölen Hz. İsa 30 yaşında peygamber olduğuna göre, Hıristiyanlık bu yıl 1982 yaşındadır. İslam ise 1412 yıl önce inmiştir. Yani Bilimsel olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın iddia ve tehditlerini bu bilgilerin ışığında değerlendirmek gerekmektedir. Diyanet’in söz konusu açıklamasının devamında “Öncelikle bilinmelidir ki Hz. Âdem (a.s.) ilk insan olmasının yanında aynı zamanda ilk peygamberdir. Bu yönüyle vahye muhatap olmuş; akıl, şuur, irade gibi hususiyetleri ve eşya hakkındaki ilmiyle meleklere üstün kılınmış mükerrem bir şahsiyettir. Dolayısıyla Kuranıkerim’de “halife” olarak nitelenen Hz. Âdem ve onun eşi Hz. Havva, bütün insanlığın müşterek değeri ve muazzez atalarıdır.” Burası da tamamdır. Konunun dinsel yorumu olan “yazı” tarafına hiçbir itiraz yoktur olamaz da ama konunun bilimsel yani deyim yerindey ise paranın “tuğra” tarafında yazmaktadır. Yukarıda açıklandığı biçimde Tevrat’ta bütünüyle dünyanın ömrünün 10 bin yıl olduğu, Âdem’in ise MÖ 3761’de yaratıldığı söylenmektedir. Bu da Adem’in günümüzden 5783 yıl önce yaratıldığı anlamına gelir. Şimdi Âdem ve Havva’nın nasıl yaratıldığına, cennetten neden ve nasıl kovulduğuna gelelim: Hikmetinden sual olunmaz derler ya, Kuranıkerim’de Hicr Suresi’nin 28.-29. ayetinde, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için hemen saygı ile eğilin” buyurur. Yani yüce Allah, bir heykeltıraş gibi yerden çamur alıp buna insan biçimi veriyor ve bu nesnenin içine kendi ruhunu üfleyerek Adem’i yaratıyor. Tanrı, ilk yarattığı Adem’in eşinin asi davrandığı için daha sonra yedinci gün Adem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratıyor. Tevrat’ta Tekvin suresi Yaradılış bölümünde şu ifadeler yer almaktadır: “Ve Rab Tanrı dedi: Adem’in yalnız olması iyi değildir; kendisine uygun bir yardımcı yapacağım.” 

Kuran-ı Kerim’de Bakara Suresi 35. Ayette ise: Dedik ki: “Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz. Yasak ağaca yaklaştıkları için Tanrı, Adem ve Havva’yı zalim olmakla suçluyor. Bakara Suresi 36. Ayette de: Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.

Yani Allah, (Yüce Yaradan), kendisine itaat etmedikleri için Adem ve Havva’yı birbirine düşman kılmaktadır. Aynı konuya ilişkin Araf Suresi, 20. Ayette: Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.” Buradan da çıkan anlam; Adem ve Havva, Tanrı’nın yasağına karşı gelip ona karşı asi oluyorlar. Araf Suresi, 22. Ayette aynı konuya ilişkin: Bu suretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.

Sonuç olarak: Allah, Adem ve Havva’yı cennetten kovarak kutsallıklarını geri alıyor. Adem ve Havva, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın iddia ettiği gibi, kutsal ve dokunulmaz değildir. Onlar da bizim gibi insandır.

Bilinen tarihi, bilimsel ve dinsel gerçekleri yani soyut ve somut tüm gerçekleri çarpıtarak ve değiştirerek Diyanet İşleri Başkanlığının fetva vermesi yazımın başında da belirttiğim abesle iştigaldir!..