Balıkesir Tabip Odası, son günlerde artan şiddet olaylarına karşı bir basın açıklaması yayınladı.

“Sağlık ve eğitim emekçilerine dönük şiddeti arttıran politikalardan bir an önce vazgeçilmesi gerekmektedir” diyen Balıkesir Tabip Odası’nın yayınladığı basın açıklaması şu şekilde devam etti; “Sağlıkta Şiddet Yasası olarak bilinen 17 Nisan 2020 tarihli ve 31102 sayılı Resmî Gazete’de 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayınlandı. Kanunda yer alan en önemli düzenleme, 28. madde ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na eklenen fıkralar ile gerçekleştirildi. Yeni düzenleme ile kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçları dolayısıyla suçların cezalarında yarısı oranında artırım yapıldı ve hapis cezalarının süresine bakılmaksızın ertelenmemesine ilişkin hüküm getirildi. Suçların mağduru olan sağlık çalışanlarına, verdikleri hizmeti verebilecek başka sağlık personelinin bulunması halinde sağlık hizmeti vermekten kaçınma hakkı tanındı.

 “Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan kasten yaralama (madde 86), tehdit (madde 106), hakaret (madde 125) ve görevi yaptırmamak için direnme (madde 265) suçlarında; a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır. b) Türk Ceza Kanunu’nun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz” denmektedir. Ancak sağlıkta şiddet olanca hızı ile devam ediyor. 2023 yılında kamuoyuna yansıyan Beyaz Kod verilerinden günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını biliyoruz. Üstelik yaptığımız çalışmalarımızda da gördüğümüz, sağlıkta şiddet olaylarının yarıdan fazlasında Beyaz Kod bildirimi yapılmadığıdır. Sağlık çalışanları olarak bizler neredeyse her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz ve bu kayıtlara dahi girmemektedir. Sağlıkta şiddetle baş etmekte zorluk yaşadığımız, hatta nefes bile alamaz hale geldiğimiz herkes tarafından bilinip, kabul edilmesine rağmen; halen gerçek nedenler görmezden geliniyor ve bu nedenlere yönelik çözümlere yaklaşılmıyor. Sağlık Bakanlığı’nın uyarı ve çağrılara rağmen sağlıkta şiddetle ilgili halen herhangi bir ciddi adım atmaması, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra olduğu gibi, yeterli olmayan yasal düzenlemelerle yetinmesinin nedeninin sağlıkta şiddetin sona erdirilmesine yönelik bir adım olmadığını, sistemi korumaya yönelik olduğunu biliyoruz. Üstelik Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerini bizimle ile paylaşmaktan da kaçınıyor. Ancak biz, TTB olarak bu bilgileri sınırlı da olsa ancak mahkeme kararıyla alabiliyoruz. Yine benzer şekilde, Eğitim Emekçisi, Öğretmen İbrahim Oktugan’ın 7 Mayıs’ta öldürülmesi olayı da aynı kandırmacanın öğretmenlere dayatıldığını göstermektedir. Yaşanan şiddet politikalarına bakanlıkların seyirci kalması, eğitim emekçilerinin itibarsızlaştırılmasının yaşanan süreçten ayrı düşünülmemesi gerekmektedir. Tıpkı hastanelerde yaşadığımız şiddet olaylarında olduğu gibi, “MEB’in eğitimde yaşanan tüm sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmeni ve idarecileri veli ve öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmaktadır.” Sağlık ve eğitim emekçilerine dönük şiddeti arttıran politikalardan bir an önce vazgeçilmesi gerekmektedir. Ülkemizin geleceğini yetiştiren öğretmenler ve yaşamın her zaman yanında olan biz sağlıkçılara şiddet uygulanmasına dur diyoruz. Bakanlıkları yeni İbrahimler, yeni Ersinlerin öldürülmemesi için caydırıcı tedbirler almaya, sağlık ve eğitim emekçilerini küçük düşürücü ithamlarda bulunmaktan vazgeçmeye ve ivedi olarak adım atmaya ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz.”

HABER: HABER MERKEZİ