Balıkesir Tabip Odası, "Fakirlik Bir Toplum Sağlığı Sorunudur" başlıklı basın açıklamasıyla dikkat çekti.

Balıkesir Tabip Odası tarafından yapılan açıklamada, ülkede artan eşitsizlik ve derinleşen yoksulluk üzerine vurgu yapıldı. Açıklamada, DİSK, KESK, TÜRK-İŞ ve resmi kurumların verilerine dayanarak yoksulluğun boyutları ve bunun toplum sağlığı üzerindeki etkileri detaylandırıldı.

Balıkesir Tabip Odası tarafından açıklama şu şekilde devam etti; “DİSK, KESK, TÜRK-İŞ ve resmî kurumların verileri Türkiye'de artan eşitsizliği ve derinleşen fukaralığı ortaya koyuyor. Türk-İş tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre 2024 yılının haziran ayında ortalama olarak Türkiye’de yaşayan 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 19.044 TL seviyesinde, yoksulluk sınırı 65.874 liraya yükseldi. Temmuz 2024 memur maaş atışıyla birlikte 15 yıllık çıplak bordrodaki öğretmen maaşı 49.550 lira ve 33 yıllık bir akademisyen doçent hekimin çıplak bordro maaşı 68.750 liraya yükseldi. Yani öğretmen fakirlik sınırının çok altında, hekimde fakirlik sınırında maaş almaktadır. Tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi, barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplam tutarı 30.604 lirayı buldu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın sosyal yardım verilerine göre Türkiye'de sosyal yardımlarla ayakta kalan hane sayısı 18 milyona yaklaştı. Yine Haziran 2024 itibarıyla sosyal yardıma muhtaç hane sayısı 4,2 milyonu aştı (1). Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altındakilerin oranları incelendiğinde Türkiye'de bu riskle karşı karşıya olanların oranı, AB üyesi ülkeler ortalamasının 2 katıdır. Türkiye'de yoksulluk riski altında olanların oranı yüzde 34 iken, AB üyesi ülkelerde bu oran yüzde 21'dir (2) TÜİK verilerine göre, göreli yoksulluk oranı %13,9 oldu. Yine, TÜİK verilerine göre 2023 yılında yoksul çocuk oranı yüzde 31,3 iken, maddi yoksunluk içinde olan çocukların oranı yüzde 33,3'tür. Nüfusa oranlandığında yaklaşık her 10 çocuktan 3'ü yoksuldur (3). Fakirlik bir toplum sağlığı sorunudur çünkü maddi imkânsızlıklar nedeniyle yetersiz ve dengesiz beslenmek zorunda kalan kişilerde; çabuk yorulma ve halsizlik, depresyon, çinko demir yetersizliğinden saç dökülmesi, zayıflayan bağışıklık sistemi nedeniyle sıkça hastalanma, kabızlık ve ödem oluşumu, kalsiyum ve D vitamini eksikliğinden diş çürümesi veya kemik erimesi, demir ve folik asit eksikliğinden anemiler gibi hastalıklar görülme olasılığı artar. Yüksek gıda fiyatları nedeniyle halkımız, karbonhidrat, yüksek yağ, yüksek basit şeker ağırlıklı bütçesine uygun öğünlerle karnını doyurmaya yöneliyor. Sofralarda yeterli miktarda protein, taze sebze ve meyve yer almıyor. Bu nedenle obezite, hipertansiyon, diyabet, metabolik sendrom gibi obezitenin tetiklediği sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Birkaç yıl önce Meclise sunulan Obezite ile Mücadele Yöntemleri ve Önlemleri Komisyonu raporuna göre ülkemizde her 3 kişiden 1’i obez durumdadır. Fakirlik kader değildir! Yoksulluğu ve bölüşümdeki eşitsizliği önleyecek sosyal politikalar hayata geçirilmelidir. Kamu tarafından sağlanan sosyal yardımlar ise siyasi popülizmin aracına dönüştürülmemelidir. Çalışan yoksulluğunu azaltmanın öncelikli yolları gelirde adaleti ve #Vergide Adalet’i sağlamaktır. Okul çağındaki çocuklarımızın gelişimi için #1ÖğünÜcretsizSağlıklıYemek verilmelidir. Çocuk yoksulluğunun önüne geçmek ve çocuk işçiliği ile mücadele etmek hükümetin öncelikli görevleri arasında olmalıdır. Sonuç olarak, Türkiye’de sosyal eşitsizliği artıran, ekonomik krizin faturasını halka ve çalışanlara yükleyen, sermayeye daha çok kaynak transferi amaçlayan politikalar sona erdirilmelidir.”

HABER: HABER MERKEZİ