Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, 'Çözümün adresi Ankara’dır, makamı Gazi Meclis’tir, temsilcisi de aziz milletimizdir.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, 'Çözümün adresi Ankara’dır, makamı Gazi Meclis’tir, temsilcisi de aziz milletimizdir. Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum; TBMM sadece bu süreci ele almak üzere; olağanüstü gündemle toplanmalıdır' dedi.
Yeni Yol Meclis Grup Toplantısında konuşan Mahmut Arıkan, Türkiye’deki son gelişmelere değindi. PKK’nın kendisini feshetmesi ve silah bırakmasıyla ilgili sürece ilişkin Arıkan, 'Bu 50 yılda çok şeyler kaybettik. Zamanımızı kaybettik. Gençlerimizi, insanımızı kaybettik. Huzuru, güvenliği kaybettik. En önemlisi de geleceğe dair umutlarımızı erteledik. Öncelikle biz inancımız gereği üstünlüğün ancak takvada olduğuna iman etmiş insanlarız. 1071 Sultan Alparslan’ın ordusunda Kürt askerlerin olduğunu biliyoruz. Bu toprakların Türklerin ve Kürtlerin ortak vatanı olduğunu da biliyoruz. Çanakkale’de, Yemen’de dört bir cephede kanlarımızı birlikte toprağa akıttığımızı da biliyoruz. Milli Görüş Hareketi olarak bizler ilk günden itibaren Türk’üyle Kürt’üyle bu milletin kardeşliğinin güçlü bir şekilde tesisi için çalıştık. Terörün çözüm için büyük gayretler ortaya koyduk. Bunun için Milli Görüş tarihimizde biri 1991 biri de 1994 yılında iki ayrı rapor yayınladık. Kimsenin cesaret edemediği bir dönemde Erbakan hocamız Bingöl’de o meşhur konuşmasını yapmış, bunun için DGM’de yargılanmış, kendisine siyasi yasak getirilmişti' ifadelerini kullandı.
'Birkaçı dışında, milletvekillerinin bu süreçle ilgili hiçbir bilgisi yok'
Arıkan, akan kanın durmasının kendileri için önemine değinerek, 'Biz iktidarın şiddetin önüne geçmeye yönelik samimi çabalarını desteklemekten imtina etmeyiz. Ancak iktidarın neyin olmaması gerektiğine dair bir vurgu olan ’Terörsüz Türkiye’ tanımlamasının yeterli olmadığı kanaatindeyiz. İhtiyacımız olanı, istemediğimizi değil, istediğimizi dile getirerek söylemeliyiz. Bizim ihtiyacımız olan yaşanabilir bir Türkiye’dir. Yaşanabilir bir Türkiye’de terör de yoktur, kayyum da yoktur. Yaşanabilir bir Türkiye’de şiddet de yoktur, gözdağı vermeye yönelik gözaltılar da yoktur. Yaşanabilir bir Türkiye’de kin ve nefret dili de yoktur, inkar ve asimilasyon politikaları da yoktur. Yaşanabilir bir Türkiye’de anneler de ağlamaz, evlatlar da yitirilmez. Yaşanabilir bir Türkiye’de hukukun üstünlüğü, emeğe saygı, hakça paylaşım vardır. Yaşanabilir bir Türkiye’de devletin işleyişini kanun hükmünde kararnameler değil, adalet belirler. PKK’nın silah bırakması, kendini feshetmesi nasıl olumlu bir gelişme olarak görüyorsak iktidarın da baskı ve tahakkümden vazgeçmesi, ülkeyi şeffaf bir şekilde yönetmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni gerçekten bir müzakere zeminine dönüştürmesi aynı şekilde olumlu bir gelişme olacaktır. Biz iktidardan samimi olmasını, şeffaf olmasını, varmak istediği hedefi toplumun her kesimiyle paylaşmasını, siyasi partileri düşman olarak görmekten vazgeçmesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni gerçek bir müzakere zeminine dönüştürmesini, emperyalist baskılara boyun eğmemesini, bölgede muhtemel savaş ve çatışmalara aparat olmamasını, hiçbir insanımızı ötekileştirmeden herkese kucak açarak memleketi yönetmesini, tüm bu süreçlerde de yapılan uyarılarımızı can kulağıyla dinlemesini bekliyoruz' diye konuştu.
PKK’nın Türkiye’nin sorunu olduğunu söyleyen Arıkan, 'Unutmayalım ki, teröre ödenen bedel, aziz milletimizin tümü tarafından ödenmiştir. Bu sürecin nasıl yürütüldüğünü bilmek, başta şehit ve gazi ailelerinin olmak üzere 86 milyon insanımızın en tabii hakkıdır. Dolayısıyla üzerine basa basa yine söylüyorum; çözümün adresi Ankara’dır, makamı Gazi Meclis’tir, temsilcisi de aziz milletimizdir. Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum; TBMM, sadece bu süreci ele almak üzere; olağanüstü gündemle toplanmalıdır. Bakınız şu an Meclis’teyiz. 592 milletvekili arkadaşımız var. Birkaçı dışında, milletvekillerinin bu süreçle ilgili hiçbir bilgisi yok. AK Parti milletvekillerinin bile yok. MHP milletvekillerinin bile yok. DEM milletvekillerinin bile yok. Allah aşkına, biz bunları Abdulkadir Selvi’den mi öğreneceğiz; Şamil Tayyar’dan, Mehmet Uçum’dan mı öğreneceğiz? Hayır, geleceksiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bunları konuşacaksınız. Kimlerle hangi odalarda, neleri konuştunuz bunu bu millettin meclisine anlatacaksınız' dedi.
KAYNAK: İHA
Yorum yapın