Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında Türkiye ekonomisinin mevcut durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ekonomik yapının, borçla ayakta kalmaya çalışan şirketler ve haneler üzerinden sürdürüldüğünü savunan Dalgın, bu tabloyu “zombi ekonomi” kavramı çerçevesinde yorumladı.
ŞİRKET VERİLERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Dalgın, her beş şirketten birinin borç veya kamu desteğiyle faaliyetlerine devam ettiğini belirterek, bu durumun kaynak israfı ve verimsizlik yarattığını ifade etti. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2023 verilerine atıfla, halka açık olmayan zombi şirket oranında Türkiye’nin üst sıralarda yer aldığını söyledi.
2025’in ilk beş ayında konkordato başvurusunda bulunan şirket sayısının 2.235’e, icra ve iflas dosyalarının toplam sayısının ise 23,6 milyona ulaştığını dile getiren Dalgın, bu rakamların ekonomik faaliyetteki zorlukları yansıttığını ifade etti.
KURULAN ŞİRKET AZALIYOR, ÇEKLER DÖNMÜYOR
Dalgın, Veriler, ekonomik faaliyetlerdeki durağanlığı da ortaya koyuyor. 2025’in ilk dört ayında kurulan şirket sayısı 36 bin 131 olurken, kapanan şirket sayısı 8.187’ye ulaştı. Aynı dönemde karşılıksız çek oranı yüzde 1,72’ye yükselirken, protestolu senet tutarı 26,6 milyar TL’yi buldu. “Piyasada güven yok, çek dönmüyor, senet patlıyor” yorumunu yaptı.
HANEHALKI BORÇLULUĞU GÜNDEMDEYDİ
Basın toplantısında bireysel borçluluğa da değinen Dalgın, halkın temel ihtiyaçlarını kredi kartı ile karşıladığını ifade etti. 2025’in ilk dört ayında kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısının 691 bin olduğunu, bireysel kredilerde ise takibe düşme oranının %166 arttığını belirtti.
“ÇÖZÜM ÜRETİM VE GELİR ADALETİNDE”
Ekonomik sorunların yalnızca finansal değil, aynı zamanda sosyal etkiler yarattığını ifade eden Dalgın, sürdürülebilir bir ekonomik yapı için üretimi ve gelir adaletini önceleyen yapısal reformlar önerdi. Bankacılık sistemi yerine reel sektöre ve hanehalkına odaklanılması gerektiğini vurguladı.
Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın son olarak: “Bu tablo kader değil, çözüm mümkün. Yapısal dönüşüm ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir ekonomi politikasıyla bu süreç aşılabilir” dedi.
