Lozan Antlaşması'nın 100. yıldönümünü Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Balıkesir İl Başkanlığında gerçekleştirdiği basın toplantısıyla kutlayan CHP Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı, toplantıya katılan basın mensuplarının 24 Mayıs Gazeteciler ve Basın Bayramı’nı da kutlamayı unutmadı.

İl binasında yaptığı basın toplantısıyla Kurtuluş Savaşımızın zafer belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın 100. Yıl dönümünü kutlayan Başkan Köybaşı sözlerine bu günün tarihi bir gün olduğunu söyleyerek, “780 bin kilometrekarelik ülke topraklarımızın, Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olduğunu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz bir gün. Lozan, topraklarımızı karış karış bölen, yoksul halkımızın tüm varlığını yabancı güçlerin insafına terk eden, saltanatın tacını ve tahtını korumak adına halkı kendi yurdunda esire dönüştüren, Sevr Anlaşması'nı tarihin çöplüğüne atan diplomatik zaferin adıdır. Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi, Lozan Barış Anlaşması, Türk Ulusu'na yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Anlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir" dedi.

 

“ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜN TAPU SENEDİ LOZDANDIR”

 

Açıklamasının devamında Lozan’ın, saltanat sevdalılarına, emperyalizme, mandaya karşı mücadelenin zaferle taçlandırıldığı bir belge olduğunu belirtten Başkan Köybaşı, sözlerine şu şekilde devam etti, “Lozan, dünya üzerinde saygın bir ülke olarak yer almamızın teminatıdır. Lozan'ı hafife alan, subjektif ve maksatlı söylemlerin nesnesi haline getiren, hatta kinle yaklaşanlar, İnönü'ye, onun üzerinden Atatürk'e, Cumhuriyetin kurucu kadrolarına ve değerlerine düşmanlık etmektedir. Yeni bayramlar ilan eden, ancak ”30 Ağustos Bayram değildir” diyen zihniyet, Demokrat Parti döneminden bu yana Lozan’ı sulandırmak istemiş kıskanıp küçümsemiş fakat ne Lozan’ı ne de onunla bütünleşen İsmet İnönü’yü unutturamamışlardır. Lozan’ı tartışmaya açmaya çalışanlar bilmelidir ki, Lozan Cumhuriyetimizin tapusudur, bırakınız yeniden ele almayı bir kelimesini bile değiştirmeye kimsenin gücü ve nefesi yetmeyecektir. Özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın tapu senedi olan Lozan'a giden süreci inşa eden ve antlaşmayı hayata geçiren başta Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve Lozan’da müzakere masasında “ Bütün medeni milletler gibi istiklal ve hürriyet istiyoruz” diye haykıran 2'nci Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız İsmet İnönü ile milli mücadele kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Onlara ödeyemeyeceğimiz kadar borçluyuz.  Ruhları şad olsun. Kurucu değerlerimiz ve kurucu kadrolarımızın hedef ve idealleri, geçmiş 100 yılda olduğu gibi önümüzdeki yüz yıllarda da vazgeçilmez yol göstericimiz olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.

 

 

 

“LOZAN BAYRAM OLARAK KUTLANMALIDIR”

 

Açıklamalarının devamında Lozan;’ın bayram olarak mkutlanması gerektiğini belirten Başkan Köybaşı, bu konuyla ilgili kanun teklifini meclise sunduklarını söyleyerek, “24 Temmuz 1923 tarihli Tercümanı Ahval Gazetesi Lozan'ı “Bugün Sulh Bayramıdır” manşetiyle, Tevhid-i Efkar Gazetesi ise “Bugün Sulh Bayramı: Hakiki Halas (Kurtuluş) ve İstiklal Bayramıdır” manşetiyle kutlamışlardır. Tam 27 yıl resmen olmasa da 24 Temmuz sulh bayramı olarak kutlanmıştır. Demokrat parti iktidarı ile kutlanmaktan vazgeçilen Lozan milli bayramı tekrar yaşamımızda yer almalıdır. Mustafa Kemal Atatürk 26 temmuz 1927’de “Lozan Antlaşması, Türk tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır Türk milleti için siyasal bir zafer oluşturan bu antlaşmanın Osmanlı Tarihinde eşi yoktur. Lozan Antlaşması imza gününün “Milli Bayram “olarak kabul edilmesi uygundur.” Demiştir. Biz, CHP olarak, Kanun Teklifimizi Meclis Başkanlığına sunduk. Lozan Antlaşması'nın imzalandığı 24 Temmuz resmi bayram olarak kutlanmalıdır” dedi.

 

 

Basın toplantısına katılan Basın mensuplarının 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nı kutlamayı ihmal etmeyen Başkan Köybaşı, ülkede basının durumun içler acısı olduğunu belirterek, Bugün aynı zamanda basında sansürün kaldırılışının 115. yıl dönümü. 24 Temmuz'un basın için bayram olmaktan çoktan çıktığı günleri yaşıyoruz.

Ne yazık ki, basında sansürün kaldırıldığı 1908 istibdat koşullarından çok daha kötü koşullarla karşı karşıyayız. Gazetecilerin, basın emekçilerinin dövüldüğü, tehdit edildiği, hapse atıldığı; basın kurumlarının kapatıldığı, ekranların karartıldığı, erişim engellerinin fikir suçlarının sansürün ve soruşturmaların olağanlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 2002 yılında 100. sıradayken bugün 165. sıraya kadar gerileyen ülkemizde, basının durumu demokrasimizin de içler acısı durumunu gözler önüne sermektedir. İktidar, geldiği günden beri Türkiye'de halkın haber alma hakkını yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden sistemli olarak gasp ederek, toplumu dizayn etmeye çalışmaktadır.

Gazeteci adı altında satın aldığı yandaşlarıyla adaletsizliği, haksızlığı, yolsuzluğu ve yoksulluğu görünmez kılmaktadır” dedi.

 

ÇİN'DEN SONRA DÜNYANIN EN BÜYÜK GAZETECİ HAPİSHANESİ TÜRKİYE

Sözlerinin son kısmında Türkiye’nin dünyanın en büyük gazeteci hapishanelerinden biri olduğunu söyleyen Başkan Köybaşı, “Unutmayalım ki, Çin'den sonra dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olan Türkiye'de, bu sorun sadece gazetecilerin değil; tüm toplumun sorunudur. Biz, CHP olarak, özgür medyayı ve dolayısıyla halkın haber alma hakkının gasp edenlere, basın emekçilerinin sendikal haklarını en alt seviyelere indirenlere, korku, sansür ve hapis üçgeninde basını tehdit edenlere karşı, kalemini satmayan, gazeteciliğin meslek ilkelerine ve etiğine sahip çıkan saygın ve özgür gazetecilerin yanında olacağız” dedi.




KAYNAK: İHA