Kasko ve trafik poliçelerindeki fiyat artışları vatandaşı isyan ettirdi. Fiyatların geçen yıla göre katbekat artması, sadece vatandaşları değil sigorta şirketlerini de zora sokuyor. Balıkesir’in tanınmış sigorta acentesi Taşaltı Sigorta’nın sahibi Yüksel Taşaltı, son zamlar sonrası araç sahiplerinin zorunlu olan trafik sigortasını yaptırmadıklarını ve ülke genelinde sigortasız araç sayısının %35’e yükseldiğini söyledi.

Son dönemde kasko ve trafik poliçelerinde yaşananlar vatandaşı çileden çıkardı. Poliçe fiyatlarındaki aşırı yükselişin yanında bir de çeşitli sorunlar eklenince deyim yerindeyse tüketicinin sigortaları attı. Bu fiyat artışlarının sebebinin ekonomideki dalgalanmadan kaynaklandığını belirten Taşaltı Sigorta’nın sahibi Yüksel Taşaltı, ekonominin sabit veya belirli bir orada kalıcılığı olmadığı müddetçe bu sıkıntının artarak devam edeceğini söyledi.

Taşlı sözlerine şu şekilde devam etti, “Türkiye’de vatandaşlarımız haklı olarak trafik sigortası arttı diyor. Ama sigorta şirketleri de kar etmek için değil ayakta kalmak için şuanda trafik sigortalarıyla boğuşuyorlar. Devlet trafik sigortasında zorunlu tavan veriyor yani kişi kaç kaza yaparsa yapsın o kişiden alınan prim belirli bir rakamın üstüne çıkamıyor. Bu arada arabaya kazasız binen kişilerinde primleri istenilen şekilde inemiyor. Bunun için ise rekabetin serbest olması lazım. O zaman primler biraz daha iner.”

 

 

“SİGORTA ŞİRKETLERİ

BELİRSİZLİĞİ SİGORTALIYOR”

Sigorta şirketleri şuanda belirsizlik sigortaladığını belirten Taşlı, sigorta şirketlerinin ayakta kalabilmek için en az nasıl zarar edebilirim diye düşündüğünü söyleyerek, “Şuanda ülkede bir belirsizlik, bir geçiş dönemi var. Bir yol sonraki araç fiyatlarını, araç parça fiyatlarının ne olacağı belli olmadığı için sigorta şirketleri belirsizliği pazarlıyor. Bu gün arabanın değeri 500 bin TL ise 8 ay sonra kaza yaptığında o arabanın değeri 1 milyon olmama ihtimali yok gibi bir şey. Bu oranı belirleyerek poliçe kesmiyorlar sadece en az zarar edecek şekilde veya zarar etmeyecek şekilde hesaplarını kesmeye çalışıyorlar.

Trafik sigortalı kişi karşı tarafa zarar veriyor. Sigorta şirketleri dışarı verdiğiniz zararı ödüyor. Bu zararın iki boyutu var bir çarptığınız arabanın yapılması. Burada şirket araç başına 120 bin TL zincirleme kazada ise maksimum 240 bin TL ödüyor. Kusurun sizde olduğu bir kazada herhangi bir kişi yaşamını yitirirse, bu kişinin ailesi ve mirasçılarına mahkeme bittikten sonra 1 milyon 200 bin TL ödeniyor. Türkiye’de trafik kazalarında her gün 100-110 kişi trafik kazasında yaşamını yitiriyor. Sigorta şirketleri şuan poliçeyi kesiyor. 120 bin veya 240 bin TL ile kurtulmuyor. Örneğin bir şirkete o ay 3-5 tane ölümlü kaza denk geldi. Ailesinin mirasçılarına 1 milyon 200 bin ödüyor ama bu dava uzun sürdüğü şirket bu parayı o günkü asgari ücret üzerinden ödüyor. Doğal olarak sigorta şirketleri de burda ekonominin dengesiz, uçuk ve yüksek enflasyon sebebiyle maddi zararı kontrol edilebilir boyutta değil. Bir de işin vatandaş boyutu var gelir artmadan giderler artıyor. Bu sıkıntıyıda vatandaşlarımız Sigorta şirketleri çok para kazanıyormuş diye düşünebiliyorlar ama sigorta şirketlerinin de ayakta kalabilmek için en az zarar etmeye çalışıyorlar” dedi.

 

 

“BU ACIYI ÇEKMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Açıklamasının devamında şirketler açısından yedek parça sıkıntısının yaşandığını söyleyen Taşaltı, ekonomideki dalgalanma devam ettikçe sıkıntılarında devam edeceğini belirterek “Şirketler açısından bir de yedek parça olayı var. Piyasada yedek parça yok ama müşterisinin arabasını yaptırmak zorunda. Yedek parçanın fiyatının ne olacağı belli değil. 500 bin TL olan bir aracı parça parça toplayıp birleştirdiğimiz zaman 1 milyon 200 bin TL yapıyor. Sigorta şirketleri de bunu parça parça alıyorlar. Örneğin aracınızın çamurluğu yamuldu veya farı kırıldı bunları parça parça alıyorlar. Arabanın bir bütün fiyatı var 500 bin TL bir de parçalarını toplayarak arabayı tamir etmek var bunun maliyeti 1 milyon 200 TL. Böyle bir belirsizlik var. Bu rakamlar biraz daha devam edecek. Ekonomi belli değil, faiz oranı belli değil, vatandaş ve halk olarak bu acıyı çekmeye devam edeceğiz.

Sigorta şirketleri kar etmiyor. Yapılan zamlarda kararı sigorta şirketi değil devlet veriyor. Sigorta şirketleri primleri istediği gibi arttıramıyor ve şuanda bile zarar ediyorlar. Piyasada eskiden sigortasız trafiğe çıkan araç genelde kırsal kesimde bulunuyordu şuanda aracı olan birçok vatandaş sigorta yaptırmıyor. Şuanda Türkiye’de sigorta yaptırılmamış araç sayısı %35’in üzerinde. Ekonomi sağlıkli bir zemine oturmadan gerek vatandaş gerek şirket açısından çok kolay günler değil. Sektörde bazı şirketlerin toplam ödemesi gereken hasar miktarı şirketin gelirinden daha  fazla. Bunlar şuanda çarkı bir şekilde çarkı çeviriyorlar ama önümüzdeki dönemde iflaslar olabilir. Çünkü ülkenin ekonomik durumundaki belirsizlik sigorta şirketlerini de çok fazla etkiliyor. Bu yüzden araçların daha dikkatli kullanılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

 

 

DEPREM VE KONUT

SİGORTASINI İHMAL ETMEYİN!

Açıklamasının devamında deprem ve konut sigortasına değinen Taşaltı vatandaşların mutlaka bu sigortayı yaptırması gerektiğini DASK’ın evlerini tamamen güvence altına almadığını söyledi. Taşaltı sözlerine şu şekilde devam etti, “Deprem sigortası ve konut sigortası çok önemli özellik Balıkesir ve Marmara’yı bekleyen büyük bir deprem varken. Özellikle Balıkesir’deki binalar eski deprem yönetmeliğine göre yapılmayan binalar. Bu bölgedeki vatandaşların evlerini ve iş yerlerini mutlaka deprem ve konut sigortası yaptırması gerekiyor. DASK kesmek evi güvenceye almıyor. Şuanda 1m2 evin inşaatı 15 bin TL civarında DASK’ın güvence altına aldığı m2 maliyeti 3 bin TL. Kalan 12 bin TL’yi özel şirketler sigortalayacak. Vatandaşların mutlaka ve mutlaka konut ve deprem sigortası yaptırması gerek. İzmir depreminden sonra devlet tarafından hala ödenmemiş hasarlar var. Maraş depremi aynı şekilde insanlar ne zaman evlerini alabileceğini belli değil fakat o bölgede olan hasalarda konut sigortası yaptırmış olanlar hasarlarını 1 ay içerisinde aldılar. Geçtiğimiz günlerde büyük bir sigorta firmasının genel müdürüyle yaptığım görüşmede depremden sadece o firmanın 25-30 gün sonra 50 milyar TL hasar ödediğini söyledi. Ama o bölgedeki mağdurlara devletin ve DASK’ın öyle bir para ödediğini ben düşünmüyorum. İnsanlar 30 yıl çalışıp ev alıyor onu da güvence altına gerekiyor bu onlar için çok önemli.”

 

“HASTALIK ANİ GELEN BİR ŞEY

KİŞİLERİN SİGORTALATMASI GEREK”

Konuşmasının son kısmında sağlık sigortalarından bahseden Taşaltı pandemi sonrası sağlık sigortalarının rehavet gördüğünü belirterek insanların bu alışkanlığı edinmesi gerektiğini belirtti, Taşaltı sözlerine şu şekilde devam etti, “Sağlık sigortasında ise şöyle bir durum var pandemi ile beraber ciddi hastalıklar yaşadık. Pandemi kontrol altına alındı ama hastanelerde kuyruk eksik olmuyor. Vatandaşlar randevu bulamadığı gibi doktorlar bir hasta için çok az zaman ayrılıyor. Bu günlerde devlet hastanelerinde vatandaşların sağlıklı tedavi edilebilmesi biraz zor onun için arabasının kaskosunu yaptırma kültüründe bulunan vatandaşlarımızın mutlaka ve mutlaka özel sağlık sigortası yaptırması lazım. Hastalık ani gelen bir şey kişilerin sigortalatması gerek.”

Haber Merkezi