İMO Balıkesir Şubesi yaptığı yazılı açıklama ile, Türkiye’nin yüzde 96’sının deprem riski altındaki bölgelerde yaşadığını, son yüzyılda 85 yıkıcı depremde yaklaşık 85 bin kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Yetkili kurumların verilerine göre 6 milyon civarında riskli yapının bulunduğunu belirten oda, “Bu sayı yapı stokunun yüzde 60’ına denk geliyor. Yapılarımızın çoğunun depreme hazır olmadığı bizzat yetkililer tarafından itiraf edilmektedir” ifadelerine yer verdi.
“ULUSAL DEPREM STRATEJİSİ KÂĞIT ÜZERİNDE KALDI”
Açıklamada, 2011’de hazırlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’na rağmen gerekli adımların atılmadığına dikkat çekildi. Plan kapsamında yapı stoku envanterinin 2017’de tamamlanması, riskli binaların belirlenerek dönüştürülmesi gerektiği hatırlatılarak, “Bu çalışma zamanında yapılmış olsaydı, 6 Şubat 2023 depremlerinde yıkılan 240 binden fazla bina belki de önceden tespit edilecek, on binlerce yurttaşımız ölmeyecekti” denildi.
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE RANT ELEŞTİRİSİ
İMO Balıkesir, 2012’den bu yana tespit edilen 6 milyon riskli yapının yalnızca yüzde 4’ünün dönüştürülebildiğini, kentsel dönüşüm projelerinin ise çoğunlukla rant değeri yüksek bölgelerde yoğunlaştığını belirtti. Açıklamada, “Riskli bölgelerde çivi bile çakılmamışken, rantı yüksek bölgelerde yeni binalar bile yıkılıp yeniden yapıldı” eleştirisi yapıldı.
Açıklamanın sonuç bölümünde ise depremlerin engellenemeyeceği ancak afete dönüşmesinin önlenebileceği vurgulandı. “Toplum yararını önceleyen, bilimsel verilerle şekillenen bir planlama anlayışı benimsenmeli, yapı denetimi kamusal bir hizmet olarak yeniden örgütlenmelidir. Meslek odalarının bilgi birikimi ve deneyimli insan gücü sürece dahil edilmelidir” denildi.
İMO Balıkesir Şubesi, siyasal irade ve tüm ilgili kurumlara çağrı yaparak, “Depremler kaçınılmazdır, ancak afetler önlenebilir. Daha fazla geç kalmadan, bir tek insanımızı daha yitirmeden bilimin ve kamusal sorumluluğun rehberliğinde harekete geçilmelidir” ifadelerini kullandı.
