CHP Balıkesir Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Ensar Ayketin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili yaptığı açıklamalarda: “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlanacak bir gün değil, direnilecek bir gündür. Ve AKP’nin sansürlü haberciliğinin son 10 Ocak’ıdır” dedi.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında gazeteci ve medya mensuplarının gününü kutlayan CHP’li Ensar Aytekin, sansür yasası ile ilgili konuşarak Ak Parti’nin sansürlü haberciliğinin son 10 Ocak’ı olduğunu söyledi.

CHP Balıkesir Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Ensar Ayketin: “Halkın haber alma hürriyeti anayasada güvence altına alınsa da halkın haber alma hürriyetini kullanmada eli kolu ve gözü olan siz basın organları emekçilerinin içinde bulunduğu koşullar geldiğimiz nokta konusunda özel bir önem taşımaktadır. ‘Basın hürdür, sansür edilemez!’ hükmü, AKP iktidarları döneminde içi gittikçe boşaltılan, benden olmayanı hedef gösteren, vergi cezalarıyla patronlarının haksız ve keyfi tutuklamalarla, işten çıkarmalarla basın mensuplarının başının üzerinde hazır bekleyen bir giyotine dönüşmüştür. İktidarın basın organlarına baskısı sonucu medya 4. kuvvet olmaktan çıkarak, ideolojik bir aygıta evrilmiş, toplumun muhalefetin sesi kesilmiş ve baskı tüm ülkeye sirayet etmiştir. 21.yüzyılda, devletlerin tüm dünyada basın yayın faaliyetlerini evrensel basın yayın ilkelerini hiçe sayan anlayışları, toplumlar açısından yer yer tepkilerin odağı haline gelmiştir” dedi.

MEDYA BASKI ALTINA ALINDI

Sözlerinin devamında CHP’li Aytekin, medyanın baskı altına alındığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Özellikle yaygın medya, reklam gelirlerinden mahrum bırakılmış, haberlerin içeriklerine müdahaleler ‘beyefendiyi kızdırmayalım’ sözüyle dört bir yandan baskı altına alınmıştır. Medyanın ifade hürriyeti, iktidarı destek söz konusu olduğunda sonuna kadar kullanılan ve bu destek yarışı içerisinde muhalefet partilerine kurumsal kimliklerine hakaretleri adeta şeref madalyası olarak gören bir şekilde ilerleyip, kimilerinin elinde de toplumun bir bölümüne yönelik olarak ‘katli vacip’ çağrılarının yapılmasına olanak sağlamıştır. Yine gerek sarayın iletişim başkanı gerek RTÜK gerekse Basın İlan Kurumu basın emekçilerinin üzerinde salladığı sansür giyotininin temel odaklarıdır. Kuşkusuz ki bu ve benzeri nefret suçlarını tetikleyen, kendilerinde görülen “iktidarı ne kadar desteklersek arkamızda o kadar sağlam dururlar” anlayışıyla ilerlemekte, yapılan tüm nefret suçlarının cezasız kalacağı kendilerine garanti edilmektedir. Ancak bu cezasızlık, kamu vicdanında ve arşivlerinde ömür boyu mahkum edilecek kadar büyük ve alternatifsiz bir durumdur. Demokrasi eleştiri ve tahammül rejimidir. Ama ne iktidar ne de iktidarın yarattığı medya organları en ufak bir farklı fikre tahammül edememekte ve farklılıkları hedef göstermeye devam etmektedir. Bunlarla birlikte yerel basında yaşanan sorunlar da gündemde olmak zorundadır. Gazete kâğıdı bulmanın zorluğundan, Basın İlan Kurumu reklamlarına kadar birçok alanda iktidara yakın olmanın avantaj olduğu bir yerde, yerel basının iktidarın duymak istemediği şeylere yer vermeme eğilimi ekonomik bir otokontrol sürecini doğurmaktadır.”

GAZETECİ ADAYLARI
MESLEKTEN ÇEKİNİYOR

Öte yandan gazeteci adaylarına da değinen Ensar Ayketin, meslekte yaşanan sıkıntılar nedeniyle gazeteci adayı stajyerlerin ilerleyen süreçte bu mesleği yapmaktan çekindiğini dile getirdi. Aytekin: “Ayrıca, basın organlarında çalışan sizin gibi emekçi insanlarımızın gerek patronlardan gerekse kurum içindeki çalışanlardan gördüğü mobbing, baskı ve taciz psikolojilerde ciddi bozulmalara sebep olmaktadır. Stajyer olarak çalışıp hiçbir güvenceye sahip olamayan mesleğinde çiçeği burnunda gazeteci adayları, bu tabloları görünce korkmakta ve anayasada atfedildiği haliyle kutsal bir görev olan gazeteciliği yapmaktan çekinmektedir. İçlerindeki meslek aşkının bedelini Uğur Mumcu gibi, Metin Göktepe gibi hayatlarıyla ödeyenlerden, günümüzde tehdit edilen, yıldırılan, şiddete uğrayan, korkutulan, tutuklanan gazetecilere dönen ülkemizde yaşananlar, sizin hikayenizdir!” diye söyledi.

10 OCAK DİRENİLECEK GÜNDÜR

Son olarak Aytekin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün kutlanacak değil direnilecek bir gün olduğunu ifade etti ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizler Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde, ülkemize demokrasiyi ve özgürlüğü getirmeye kararlıyız. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlanacak bir gün değil, direnilecek bir gündür. Ve AKP’nin sansürlü haberciliğinin son 10 Ocak’ıdır. Bu direncin öznesi olan ve mesleğinin gereğini yaptığı için cezaevine atılıp özgürlüğü elinden alınan gazetecileri saygıyla selamlıyor, hayatlarını kaybetmiş meslek duayenlerini rahmetle anıyorum.”

 




KAYNAK: İHA