Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde 16 yıl önce okula gitmek için evlerinden ayrılan ve 44 gün sonra cesetleri bir menfezde bulunan 10 yaşındaki kuzenlerin aileleri bayramı hüzünlü geçirdi.
Balıkesir’in Savaştepe ilçesine bağlı kırsal Karacalar Mahallesi'nde okullarına gitmek üzere evlerinden ayrılan Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım isimli kuzenlerin öldürülmelerinin üzerinden 16 yıl geçti.
Öldürüldükten sonra cesetleri bir menfezde bulunan kuzenlerin 11,5 yıl süren dava sonunda tutuklu sanıklar S.A. ile A.A. ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alırken, tutuksuz yargılanan Y.E. ve A.Ç. beraat etti. Aileler iki sanığın beraat etmesinin üzüntüsünü yaşıyor.
Bayram arifesinde evlatlarının mezarını ziyaret eden Ayşe Yıldırım, Hanife Karabacak ve Mustafa Karabacak, çocuklarının yokluğunda buruk bir bayram daha geçirdiklerini söylediler.
Acılı aileler, bütün Türkiye'nin kuzenler davası olarak bildiği mahkeme sürecinin neticelenmesinden çıkan ağırlaştırılmış müebbet kararlarının evlatlarının yerini tutmadığını belirterek beraat eden ve kızlarının ölüme götürdüklerini iddia ettikleri Y.E. ve A.Ç.'nin de hüküm giymelerini istediler. Karabacak ve Yıldırım ailesi 2 şer kez müebbet cezası alan S.A. ile A.A.'nın idam edilmesini isterken, 16 yıldır bu davanın avukatı olan ve süreci bu noktaya taşıyan İbrahim Erenci'ye ise teşekkür ettiler.
AYŞE YILDIRIM: “KIZIM YAŞASAYDI 26 YAŞINDA OLACAKTI”
Savaştepe'nin kırsal Karacalar Mahalle mezarlığında kızı Tuğçe Yıldırım'ın mezarını ziyaret Ayşe Yıldırım, 4 şüpheliden 2'sinin müebbet aldığını hatırlatarak serbest kalan 2 kişinin de tutuklanmasını istedi. Acılı anne evladının mezarını temizledikten sonra "Şu çocuğumuzun mezarına gelmeye biz utanıyoruz. Ama devlet utanmadı. Utansaydı katiller 16 sene elini kolunu sallaya sallaya gezmezlerdi" dedi.
Ayşe Yıldırım; sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Mahkeme bitti ama ben hala üzüntülüyüm. Çünkü ikisi girdi, üç tanesi dışarıda. Daha belki de daha fazlası dışarıda. Bunların hepsini içeri almadılar. Biz mahkeme sonucu sinir krizi geçirmişiz orada. Adamlar müebbet yiyorlar hiç sesleri çıkmıyor. 'Biz Karacalar köyünü tanımıyoruz, bilmiyoruz. Biz çocukları, tanımıyoruz, aileleri tanımıyoruz' diyorlar. Karacalar köyünü tanımıyorlar ama Halit Yıldırım'ın evinin önünü geçti mi çocuklar diye Ahmet Çakır soruyor hakime. Nereden biliyor o zaman Karacalar Köyü'ne gelme de o yola geçtiğini geçmedi çocukların. Niye. Ahmet Çakır, Yeliz Ergin niye alınmadı? DNA'sı daha farklı biri var çocukların tırnağı arasında niye bu bulunmadı? Niye ben bu devlete güvenmeyeceğim? Kime güveneceğim? Adli Tıp’ın hatasını niye düzeltmediler? Niye bu çocukların tırnaklarının arasında bu kişilerin içerideki Seyhan'ın, Ayhan'nın dokuları ne arıyor bizim çocuklarımızın tırnağı arasında? O gün öğlenleyin çocuk bize, benim evime geldi. Niye benim dokum yok? Çocuğumun tırnağı arasında da onların dokuları çıkıyor? Böyle kanun olmaz. Ben bu kanuna böyle karşıyım. Bir de müebbet değil. Bu katilleri idam kararı, idam kararı yaptıktan sonra benim gözümle görmem lazım bunları idam ettiklerini.
Bizim bu çocuklarımızın yeri burası mıydı? Bizim bu çocuklarımız okuldaydı yeri. Genç kız olacaklardı, kadın olacaklardı şu anda.
Bugün yaşasaydı benim kızım 26 yaşında olacaktı. Genç arkadaşlarını gördüm mü ben çok üzülüyorum. Ağlıyorum, vallahi billahi kıyamıyorum çocuğuma. Dayanmak zorunda kalıyorum.
Yetkililerden ben istediğim daha hala DNA'sı var çocuklarımızın tırnağı arasında. Daha hala bulunamadı. Bunu istiyorum ben. İkincisi de bizim çocuklarımıza o kadın Yeliz Ergin diye kadın yüzde doksan kadın var dedim zaten. Ben bunu devamlı baştan beri söyledim. Bu çocukları erkek yanında bir kadın olmasaydı bizim bu çocuklarımızın alamazlardı. Bizim çocuklarımızı okula diye kandırdılar. Çocuklarımızın iyi niyetini kullandılar bunlar" dedi.
KATİLLERE LANET OKUDU
Büşra Karabacak'ın babası Mustafa Karabacak ise adaletin tam olarak yerini bulmadığını söyledi. Baba Karabacak; "Biz Cumhuriyeti Devleti'nden adalet istiyoruz. Hiç olmazsa bu iki çocuklar için geride kalan şüpheli şahısların da en ağır şekilde yakalanıp cezalarını çekmesini istiyoruz. Bunlar beşli çete. Hepsi de sapık. Kardeşim 10 yaşındaki çocuktan ne istediniz?
Öğlen yemeğini yiyip eğitime devam eden bir çocuğun önünü kesip de bir aracı alıp en son Karacalar'da başlayıp çamurlu da biten, bir menfezde amaç neydi? Emeliniz neydi? Ne oldu? Paşa padişahı oldu mu? Yazık günah değil mi? Bizi ve Türk halkını bu kadar üzdünüz. Lanetler olsun, şerefsizler olsun, insan denmez onlara. Hain.
Büşra 1996 doğum günü Cuma'ya denk geldi. 2006 Mayıs'ın 3'ünde bulundu 4'ünde toprağa konuldu o da aynı bir Cuma'ya denk geldi çocukların. 2022 Nisan'ında 22'si karar günü de Cuma'ya denk geldi. Yani bu büyük bir tesadüf olamaz. Demek ki Cenabı Allah öyle bir hayırlı bir günde denk getirdi hepsini ardı adına üç cuma sonucunda Cenabı Allah bunları şefaatçi olacak, inşallah yaratan Allah'ım mekanları cennet olsun" dedi.
Mustafa Karabacak, evlatlarını öldürenlerin idam edilmesini isteyerek; "İdamını biz de istiyoruz fakat geride kalan Yeliz Ergin, Ahmet Çakır bir tane de şüpheli bir tanık. Şu an tespit edilmeyen daha geride üç tane daha bu işin eylemcisi var, azmettiricisi var. Biz onların da en ağır şekilde alıp cezayı alıp da cezaevine girmesini istiyoruz" dedi.
HANİFE KARABACAK: "İDAMLARINI İSTİYORUZ"
Anne Hanife Karabacak ise kendilerine 16 yıldır avukatlık yapan İbrahim Erenci'ye teşekkür etti. Evladının mezarı başında gözyaşları içinde konuşan Anne Karabacak; "Bu adalet, adalet değil. Türkiye'de adalet diye bir şey kalmamış. İki tane çocuğa öldürüyorlar. İki çocuk suçlu duruma düşüyor ama çocukları öldürenler geziyor, bırakılıyor. İki tanesi tutuklandı geride üç tane daha var. Belki gerisi de var.
Onların avukatı parayla bizim çocukları sattılar ama bizim avukatımız hiçbir kuruş almadan bizim çocuklarımız kucağında taşıdı. Antalya Barosu’ndan İbrahim Erenci sahip çıktı, Balıkesir Barosu'nda hiç avukat yok muydu?
Bizim çocuklarımız toprakta çürüdü gitti. Ben çocuğumun kokusunu topraktan duyayım. Benim çocuğum yaşasaydı 26 yaşında olacaktı. Kimsenin hakkı yoktu bunu yapmaya. Bayramlar geliyor, bayramlar gelsin hiç istemiyoruz çünkü bir tarafımız yok. İbrahim abi, Allah bin kere razı olsun, 16 yıldır bizim yanımızda. Allah ondan razı olsun. Hiç tanımadığı halde bizim çocuklarımıza sahip çıktı. Bizlere sahip çıktı. O olmasaydı belki biz buraya da gelemezdik. İbrahim abinin sahip çıktığı kadar biraz da devlet sahip çıksın" dedi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Savaştepe ilçesi kırsal Karacalar Mahallesi'nde oturan ve 21 Mart 2006'da okula giderken kaybolan teyzekızları Büşra Karabacak ile Tuğçe Yıldırım'ın cesetleri 44 gün sonra Çamurlu Mahallesi yakınlarındaki bir menfezde poşete sarılı olarak bulunmuştu. Karabacak ile Yıldırım'ı öldürdükleri şüphesiyle 11 yıl aradan sonra S.Y, A.Y, Y.E, A.Ç. İzmir'de 8 Eylül 2017'de gözaltına alınmış, şüpheliler çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmış, 21 Ekim 2017'de çocukların tırnak arasından alınan DNA örneklerinin uyuşmaması üzerine tahliye edilmişlerdi. Ailelerin itirazları ve DNA örneklerinin başka bir kuruma yaptırılmasının ardından serbest bırakılan zanlılardan ikisi 7 Haziran'daki duruşmada yeniden tutuklanmıştı.
16 yıl önce işlenen cinayetin, 11,5 yıl süren davasında 22 Nisan 2022 Cuma karar açıklandı ve tutuklu sanıklar S.A. ile A.A. ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alırken, tutuksuz yargılanan Y.E. ve A.Ç. beraat etti.
KAYNAK: İHA
Yorum yapın