Birkaç senedir devam eden ekonomik sıkıntılar, vatandaşın adeta çilesi oldu. Ülkemiz, yıllardan beri Türk lirasının düşen değeri ve Türk vatandaşının azalan alım gücünün sıkıntısını yaşıyor. Euro ve doların yükselmesiyle faizler tavan yaptı; kenarda parası olan hemen bankaya koşuyor. Bu durum, ekonominin ne kadar kötü bir hâlde olduğunu gösteriyor.
Devlet Ne İçin Var?
Devlet buna izin vermesine rağmen, bir de “faiz haramdır” diyen ve yıllık bütçesi 16 milyon lira olan bir Diyanet İşleri Başkanlığımız var. Bunca dert, keder ve sıkıntı varken “günahtır, sevaptır” tartışmaları yapıyoruz. Her gün içeri atılan gazeteciler, içeri atan belediye başkanları… Bazen soruyorum kendime: Bu ülkede adalet var mı? Her gün insan kendine bu soruyu sorar oldu.
İçeride masum insanlar, dışarıda ise suçlular ve katiller dolaşıyor. İnsan çocuğunu dışarı çıkarmaya korkar oldu. Bilinçsiz bir silahlanmanın yaşandığı ülkede, önüne gelen ya bıçaklanıyor ya da vuruluyor. Mafya dizileri insanların içine adeta mafya babası kaçırdı; ortalık Teksas’a döndü.
İnsanlar başını sokacak ev arıyor, kiralar aldı başını gitti. Cebinde yemek parası olan şükrediyor. Alım gücü düştü, işsizlik oranı arttı. Evlenme oranlarında inanılmaz bir düşüş var. Boşanma oranları arttı; ortada kalan çocuklar, çocuk işçiler… Durum cidden çok kötü.
Ve gelelim çiftçimizin “ahlar, vahlar” dolu acı hâline…
Mazot aşırı derecede pahalı. Hayvan yemleri ve gübreler el yakıyor. Hayvancılık neredeyse bitmiş durumda. Yerli üretim yerlerde sürünüyor. Ülkemizde çeşit çeşit yetişen meyve ve sebzeleri artık dışarıdan alır olduk. Bu durum gerçekten akıl alır gibi değil.
Ülkemizde Doğru Giden Bir Şey Kalmadı
Ülkemizde doğru giden neredeyse hiçbir şey yok. Evlenme oranı düşüşte, boşanma oranı ise artışta. Fabrikalar satıldı, limanlar elden gitti, evler elin Arap’ına satılır oldu, mültecilere kiraya veriliyor. Bugün ülkemizde, neredeyse nüfusun yarısı kadar mülteci yaşıyor. Sınırlar yeterince korunmuyor; üstelik kaçmaya çalışanları yakalayıp tekrar ülkeye sokuyoruz.
Çiftçi bitti, üretim durma noktasında. Vatandaşın psikolojisi iyi değil. Eski Türkiye’de insanlar birbirine “selam sabah” verir, yardımlaşırdı. Şimdi ise herkes birbirine sert bakıyor, insanlar birbirinden uzaklaştı, yabancılaştı.
Suç oranı her geçen gün artıyor. Çiftçinin hâli perişan. Gençler umutsuz, geleceğe dair hayal kuramıyor.
Tek dileğim; zorluklarla, savaş meydanlarında, binlerce şehidin canı pahasına kurulan bu güzel ülkemiz bir an önce toparlanır. Çünkü artık insanlar kötü bir güne daha uyanmak istemiyor.
İnşallah 2026 senesi, ülkemizin kurtuluş yılı olur. Artık Türk vatandaşı, daha kötü bir güne uyanmak istemiyor. Bu ülkenin insanına, hayvanına, taşına toprağına yazık…
ÜLKE ALDI BAŞINI GİDİYOR






