1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. RAFLARDAKİ SÜT ZENGİNLİĞİ

RAFLARDAKİ SÜT ZENGİNLİĞİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Günümüzde market raflarında farklı süt çeşitleri görmek, aslında bilinçli tüketicinin artan talepleri ve bilimsel gelişmelerle yakından ilgili, yapay asistan. Eskiden belki sadece “süt” diye bilinen şey, şimdi inek ırkına, protein tipine ve yağ oranına göre ayrışabiliyor. Bu yeni çeşitlerden biri de Jersey sütü. “Nereden çıktı bu?” süt diye merak edenler bu yazımı okumalı.

 

Günümüzde En Çok

Karşılaştığımız Süt Çeşitleri

Marketlerde karşımıza çıkan süt çeşitliliği, genellikle işlenme biçimine, yağ oranına, inek ırkına veya özel diyet ihtiyaçlarına göre şekillenir. İşte en yaygın olanları:

 

  1. Tam Yağlı Süt

En geleneksel süt çeşididir. Minimum %3.5 yağ oranına sahiptir. Sütün doğal lezzetini ve kıvamını en yoğun şekilde sunar. Çocuklar ve enerji ihtiyacı yüksek azalabileceği unutulmamalıdır. (Bazı kişiler buna süt demiyor, su diyor.)

 

  1. Laktozsuz Süt

Laktoz, sütün doğal şekeri olan bir karbonhidrattır. Laktoz intoleransı olan kişilerde bu şekeri sindiren laktaz enzimi eksiktir. Laktozsuz sütte, süte laktaz enzimi eklenerek laktoz parçalanır ve böylece sindirimi kolaylaşır. Tadı hafifçe daha tatlı olabilir.

  1. UHT (Uzun Ömürlü) Süt

Ultra Yüksek Sıcaklıkta (Ultra High Temperature) işlem görerek üretilen süttür. Süt, çok yüksek sıcaklıklara (yaklaşık 135-150°C) kısa bir süre (2-4 saniye) maruz bırakılır ve ardından aseptik koşullarda paketlenir. Bu işlem, sütün içindeki tüm zararlı mikroorganizmaları öldürür ve buzdolabına gerek kalmadan aylarca oda sıcaklığında saklanabilmesini sağlar. Açıldıktan sonra buzdolabında muhafaza edilmelidir.

 

  1. Günlük (Pastörize) Süt

Sütün daha düşük sıcaklıklarda (yaklaşık 72-75°C) kısa bir süre (15-20 saniye) ısıtılmasıyla elde edilir. Bu işlem, sütün besin değerini ve lezzetini büyük ölçüde korurken, zararlı mikroorganizmaları yok eder. Buzdolabında saklanması gerekir ve raf ömrü genellikle birkaç gündür.

Jersey sütü, adını İngiltere’ye bağlı Jersey Adası’ndan alan Jersey ırkı ineklerden elde edilen bir süt çeşididir. Bu inekler, diğer yaygın inek ırklarına (örneğin Holstein) göre daha küçük yapılı olsalar da, ürettikleri sütün kalitesiyle öne çıkarlar.

Jersey sütünün en belirgin özelliklerinden biri, yağ ve protein oranının diğer sütlere göre daha yüksek olmasıdır. Bu, sütün daha kremsi, yoğun ve zengin bir tada sahip olmasını sağlar.

Bu özelliği sayesinde peynir, tereyağı ve yoğurt gibi süt ürünleri üretiminde de daha kaliteli ve lezzetli sonuçlar verir.

Süt proteinleri arasında beta-kazein adı verilen bir protein bulunur ve bu proteinin A1 ve A2 olmak üzere farklı tipleri vardır. Geleneksel sütlerin çoğu hem A1 hem de A2 beta-kazein içerirken, Jersey ineklerinin çoğu doğal olarak sadece A2 beta-kazein içeren süt üretir.

A2 proteininin sindirimi, bazı kişilerde A1 proteinine kıyasla daha kolay olabilir. Bu nedenle, laktoz intoleransı olmayan ancak süt içtiklerinde şişkinlik veya hazımsızlık gibi sorunlar yaşayan kişiler için Jersey sütü daha uygun bir alternatif olabilir. Hatta anne sütünün de A2 protein yapısına sahip olduğu bilinmektedir.

Jersey sütü, sadece yağ ve protein açısından değil, aynı zamanda kalsiyum, fosfor, B12 vitamini ve A vitamini gibi önemli vitamin ve mineraller açısından da oldukça zengindir.

Özellikle A vitamini içeriği sayesinde bağışıklık sistemini destekler ve cilt sağlığına katkıda bulunur.

 

/*/*/*

 

BIRAKMAK DA BİR CESARETTİR

“Hayatı Akışına Bırakın”

Bazen hayatın akışına direnmek, insanı olduğundan kat kat fazla yorar. Bir şeyleri oldurmaya çalışırken, hem kendimizi hem de çevremizi tüketiriz. Oysa bazen geri çekilmek, derin bir nefes almak ve olayların kendi doğal yolunu bulmasına izin vermek en büyük cesarettir.

Son günlerde bazı arkadaşlarımda bunu sıkça görüyorum. Arkadaşlarıma soruyorum: “Yılbaşı yaklaşıyor, Yılbaşında ne yapacaksınız?” diye.

Aldığım cevap hep aynı: “Ülkenin bu halinde nasıl eğlenebilirim?”

Sanki hayat, yalnızca zor zamanlarda duraklatılacak bir filmmiş gibi… Sanki mutluluk, ancak her şey mükemmelken yaşanabilirmiş gibi… Oysa hayat, tam da her şey yolunda gitmezken bile küçük bir kahkaha bulabilme sanatıdır.

Evet, belki size göre ülke gündemi yorucu. Ekonomi, siyaset, haberler. Hepsi üzerinize geliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Ama aynı anda, esnaf sabah kepengini açıyor, öğrenciler derse gidiyor, işçiler vardiyasına başlıyor. İnsanlar hâlâ çalışıyor, üretiyor, seviyor, gülüyor, plan yapıyor ve Dünya dönüyor, hayat devam ediyor.

Bu kadar hareketin, bu kadar emeğin ve yaşamın içinde “hiçbir şey yok” demek haksızlık olur. Çünkü aslında hepimiz bir şekilde hayata tutunmaya devam ediyoruz ve bu tutunuş, bir ülkeyi ayakta tutan en gerçek şeydir.

Karamsarlık, insanın üzerine çöktüğünde her çıkış yolunu kapalı gösterir. Ama gerçekte, çıkmaz dediğimiz çoğu şey, bizim bakış açımızın yarattığı bir sis perdesidir. Adım atınca dağılan, cesaret edince açılan.

Yılbaşı gelir, geçer. Bir akşamdır, bir anıdır. Fakat bizim verdiğimiz anlam onu özel yapar. Bazen bir kahve masasında iki dostla oturmak, bazen bir sahil yürüyüşü, bazen de sadece evde sessiz bir kutlama bile insana iyi gelir. Çünkü mesele eğlenmekten çok, kendine o izni verebilmektir. O yüzden bazen bazı şeyleri oluruna, akışına bırakmak gerek. Hayat, üzerine gidince değil; biraz akışına bırakınca güzelleşiyor.

Belki bu yılbaşında büyük planlara gerek yok. Belki sadece içinizdeki ağırlığı bir süreliğine kenara bırakmanız yeterli. Çünkü mutluluk, çoğu zaman en çok ihtiyacımız olduğunda kapımızı çalan küçük bir misafirdir.

Unutmayın; en çok karanlıkta parlayan da yine o küçük ışıklardır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
sinirli
Sinirli
RAFLARDAKİ SÜT ZENGİNLİĞİ
Yorum Yap
Giriş Yap

Balıkesir Birlik Gazetesi - Son Dakika , Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!