2016’ya kadar tıkır tıkır işleyen bir sistem vardı…
Yaz saati, kış saati geçişi olurdu.
Kimsenin uykusu şapşallaşmaz, ilköğretim öğrencileri ve kadınlar başta olmak üzere çalışanlar gecenin bir yarısı yollara dökülmez, insan kimyası bozulmazdı.
Yaz saati ve kış saati uygulamasına her geçtiğimizde haber kanalları aynı cümleleri söylerdi:
“Gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerji tasarrufunu sağlamak için yaz saatine geçilmiştir.”
“Gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerji tasarrufunu sağlamak için kış saatine geçilmiştir.”
Avrupa ile de belli ölçüde uyum olur; ticaret, banka ve finans gibi sektörlerde çok aksama olmazdı.
2016’ya geldik.
Zamanın Enerji Bakanı’nın icadıyla, şak Bakanlar Kurulu kararı çıktı.
Bugüne kadar tıkır tıkır işleyen saat sistemine çomak sokuldu, yaz saati kalıcı hale getirildi.
Avrupa ile pergel açıldı, Ortadoğu ve Arap dünyası ile pergel kapandı!
İnsan kimyası bozuldu.
Uyku düzeni şapşallaştı.
Gün ağarmadan çocuklar okul yollarına, çalışanlar iş yollarına düştüğünden uykusuzluğun yarattığı moralsizlik ve aynı zamanda korku ile insanlarımız biraz daha mutsuz oldu.
Günlük motivasyonumuza tuz biber ekti.
2016’ya kadar tıkır tıkır işleyen sistem vahiy gelmişçesine ters yüz edildi, yine aynı gerekçe ileri sürüldü ve “enerji tasarrufu” gerekçeleri yine yinelendi.
Yani…
Teee 2016’ya kadar yapılan uygulama tasarruf açısından faydalı değilmiş ki 2016 yılında dank etti öyle mi?!
Ki enerji konusundaki uzmanlar kalıcı yaz saatinin hiç de öyle enerji tasarrufu sağlamadığını defalarca anlattılar, ortaya koydular.
Velhasıl… Sonuç itibariyle Avrupa ile saat farkı açılırken kardeş(!!) Araplarla saat farkı daraldı.
Lakin…
2016’dan bu yana kime sorsanız memnun değil.
Milyonlarca insan, milyonlarca çocuk, milyonlarca kadın korkuyor, üşüyor, uyku düzeni ve sağlığı bozuk hale dönüyor…
Bu sistemi düzeltin diye milyonlarca insan tabiri caizse feryat ediyor.
Duyan yok.
Kime ne!
İşte, insan en çok da bunu anlamıyor, anlayamıyor.
Normal bir ülkede vatandaşın sesi duyulur…
İncelenir, gözlemlenir…
Vatandaşın şikayetine çare olunmaya çalışılır.
2016’dan bu yana allasen hiç vatandaşı nazara alan oldu mu?..
İşte geliyor kış işkencesi yine…
Haber bültenleri günler ve günler boyu aynı şikayetleri dile getirecekler…
Zifiri karanlıktaki çocukların okul yollarını gösterecekler.
Vatandaşın şikayetlerini dile getirecekler…
Ses veren olacak mı, kuşkusuz hayır…
İşleyen her sistem, doğru olan her uygulama bir şekilde ve bir tarafından bozulduğu için tıkır tıkır uygulanan ve 2016’ya kadar tek şikâyet olmayan yaz saati-kış saati modu da bozuldu gitti. Kalıcı yaz saati ile kış günleri işkenceye dönüştü.
Haliyle bu abukluğa mı yanarsınız, inanılmaz vurdumduymazlığa mı kızarsınız; netice itibariyle yansanız da kızsanız da vatandaşın sesini duyan olmayınca yanmakla ve kızmakla kalıyorsunuz o kadar!
Vatandaşa o kadar değer veriliyor çünkü.