KIRIK AYNALAR

Eylül sonlarında, hasır yerlerde

Kırılan aynalara, dökülen güneş

Son kuşlar tünemiş, dönüp duruyor

Posta güvercinleri, vakit var diyor

Göç yolun a dikiliyor gözlerim…

İz bırakan mermi bakışlarımda

Unuttuğum, bardağımda demli çay

Ürperten serinlik, vakit akşamdan

Ne çok dökülmüş yapraklar, akasyalardan

Bakır renginde çınar, kızaran erguvanlar

Unuttuğum gençliğimi, sorguluyor aynalar

 

Itır çiçeklerle süslü, ahşap merdivenler

Balkonlardan sarkan, sakız beyazı çarşaflar

Nice aşklar yaşandı ve ayrılıklar

Bakışlarım takılmış kalmış camlarda

Bayırını tırmandığım yokuşlar

 

Pera’nın nüktesinde, gülümsüyor pasajlar

Şerefe kaldırılan, kadehlerde saklı his

Ertelenmiş düşlere, kelepçe takar metris

Sazlarda meyan ağlar, nağmelerde şairler

Kırık aynalarda sen, konuşmayan ses

Notalarda es geçer, sazın döşünde nefes

 

Tarihin takdiridir, bugüne sarkan zaman

Kumkapıda temâşa, maksimde ağlar keman

Kül içinde gizli kor, tömbekide saklı har

Rakkasedir kaynayan, dumanlı buhar

Nargilede emziktir, marpuç ucunda yar

Sepetçiler kasrında, Sarayburnu’nda

                                                                                                 

                                                                                     Öz Ali YILMAZ

Exit mobile version