Öğle namazı çıkışı karşılaştık. “Hocam çay içmeye gelmiyorsun!” dedi. Bu sitemi bir davet kabul ettik ve gittik fabrikasına. Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesinde, Frig Vadisi olarak bilinen en az üç bin yıllık bir tarihin gün yüzüne çıkmaya başladığı bölgede haşhaş çiçekleri gibi açmış bir işletme. Fabrikayı özel yapan haşhaştan çikolata üretiyor olması. Türkiye’de ve dünyada ilk ve tek.
Ahmet bey pırıl pırıl ve candan bakışlarıyla, güler yüzle karşıladı bizi. Fabrika sahibi deyince zengin, kibirli, etrafındakilere biraz yüksekten bakan bir profil gelebilir aklınıza. Biz böyle bir durum görmedik. Tersine oldukça samimi, mütevazi; geldiği yeri unutmamış, güzel bir insanla karşılaştık.
Küçük bir bakkal dükkanıyla başlayan iş hayatını anlattı bize. Döğer kasabasındaki bakkal dükkânı zamanla Afyon’umuza ismini veren haşhaşın ezmesinin yapıldığı bir işletmeye dönüşmüş. Girişimci ruh onu kısa zamanda Türkiye’de ve dünyada ilk ve tek olan bir ürünü elde etmesine vesile olmuş. Afyon yöresinde haşhaş değişik şekillerde kullanılır. Kabuğu ilaç sanayisinde afyon olarak değerlendirilmek üzere TMO’ya satılan haşhaş bitkisinin içi yani tohumları kavrulur, yağı çıkarılır ve yemek yağı olarak tüketilir. Ezmesi yapılarak bükmelerde, böreklerde, katmerde ve diğer hamurla yapılan yiyeceklerde kullanılır. Hele haşhaşlı ekmeğin yemesine doyum olmaz. Haşhaş ezmesi özellikle kış mevsiminde pekmezle karıştırılarak tatlı olarak da kullanılır.
Ahmet Bey haşhaş helvasından esinlenerek haşhaşı fabrikasında değişik evrelerden geçirerek çikolataya dönüştürmüş. Değişik ve güzel bir çikolata çıkmış ortaya. Kahvaltıda ekmeğe sürülüp yenilebilen geleneksel haşhaş helvası haşhaştan elde edilen çikolataya dönüşmüş. Haşhaş, ismi ile hella birleştirilince yepyeni, orijinal bir ürün çıkmış ortaya. Yapılan ARGE çalışmaları sonunda bugün en az yirmi yedi ülkeye ihraç ediliyor bu güzel ürün. İhsaniye’den dünyaya. İhsaniye’de yaşayan biri olarak gurur duydum.
Fabrikasını kardeşleriyle birlikte Döğer kasabasından İhsaniye ilçe merkezine taşıyan Ahmet Bey yüzden fazla işçi çalıştırıyor. Bölge ekonomisine de katkıda buluyor. Bunu anlatırken özel bir zevk duyuyor. “Biz varlığımızı kendimiz için kullanmadık. İsteseydik zamanında Afyon’un değişik yerlerinden arsalar alarak onları satar, çalışmadan, oturduğum yerde daha zengin olurduk. Daha fazla kazanmak amacı gütmedik. Bu işletmeyle bugün yüzden fazla insanın sofrasına ekmek götürüyoruz. Bunun mutluluğu bize yetiyor.
Bakın yanınızda oturan benim kardeşim hiç patron havası var mı? Hiçbirimizde böyle bir anlayış yok. Ben baba evinde oturuyorum. İstesem lüks içinde de yaşayabilirdim. Para kazanmak değil insanları kazanmak benim zenginliğim, bölgeme faydalı olmak mutluluk sebebim, ekmeğimi paylaşmak bütün arzum…”
Tevazu sofrasında oturanın karnı tok, sırtı pek olur efendim. Karşımda kibirden uzak, sevgi dolu saygılı, görgülü; bir o kadar da kararlı kendini geliştirmeye ve yeniliğe açık girişimci, inançlı ve kararlı bir kişilik gördüm. Çaylarımızı içerken içeri beyaz önlükleri ile iki bayan girdi. Biri gıda mühendisi, diğeri kimya mühendisi. Ürettikleri yeni bir ürünü tanıtmanın heyecanı içindeydiler. Bize de tattırdılar. Düşüncelerimizi sordular ürün hakkında. Gayet güzeldi.
Anladık ki burada çalışan herkes ürün çeşitliliği ve kalitesini artırma sevdasında. Patronlarının odasına teklifsiz, çalışmanın, üretmenin zevkini ve neşesini duyarak giriyorlar. Belli ki ARGE, üretmeye, yenilenmeye ve farklıyı yakalamaya odaklanmış. Yerinde durmuyor, boş oturmuyor. Dünya uyanıkken uyumanın gaflet olduğunun farkındalar. Hoşumuza gitti, memnun olduk.
Problemleri de yok değil. En çok üzüldükleri konu da bu bölgeden doğan fabrikaya bölge insanlarının yeterince sahip çıkmaması. Biz bu kararlı ve inançlı insanların kırılganlık yaşamadan olumsuzlukları çözeceğine inanarak huzur ve gurur duyarak ayrıldık fabrikadan. Kendilerine bölgemiz ve ülkemize kazandırdıkları değer sebebiyle teşekkür ediyoruz. Geleceğe dair projelerinin ülkemize, Afyon’umuza ve İhsaniye’mize hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.