1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Geçinmek ya da geçinememek İşte bütün mesele bu!

Geçinmek ya da geçinememek İşte bütün mesele bu!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Etrafıma şöyle bir bakıyorum.

Ekonomik durumu iyi, hayatın karşısına çıkardığı zorlukları pekte zorlanmadan geçen kişi sayısı bir elin 5 parmağını geçmez. Ya ikidir ya üç.

Oysa geçinemeyen hayat şartları karşısında zorlanan evine aş, ekmek götürmekte her geçen biraz daha zorlanan, üzerine alacağı bir kıyafet için 10 kez düşünüp sonra karar veren, bir bardak çayın hesabını yapan, yemek yeneceği zaman en ucuzunu yiyen ya da aç olsa bile ben tokum diyen insan sasıyı her geçen gün artıyor.

Bunun çalışmakla, üretmekle ya da istemekle alakası yok.

İçinde bulunduğumuz ekonomik şartlar bizi bulunduğumuz noktaya getirdi.

Bunu iktidarı kötülemek için söylemiyorum. AK Parti’nin birçok konuda başarılı olduğu konular ve hatta yıllar oldu. Bunu hayatımızın bir gerçeği olduğu için söylüyorum.

Yaşam şartları zorlaşıyor. Eskiden de zordu fakat insanoğlu yediğinden, içtiğinden geri kalmazdı. Kendi yemese de evladı için alır asla sorun etmezdi. Belki biraz gezmekten geri kalır, belki biraz lüks yaşamından feragat ederdi.

Amma şimdilerde öyle değil. Geçim derdi, fakirlik, yoksulluk dünyanın neresine giderseniz gidin yaratılan insanoğlunu öfkeye, kızgınlığa ve artan suça itiyor.

Hayatın zorlaştığını çevrenizdeki artan suç oranlarından daha iyi anlarsınız.

Hırsızlık, sahte içki, sahte ya da bozuk gıda satışı, artan outlet satış mağazaları yani defolu ürün satan işyerleri, dolandırıcılığın her çeşidi ve aklama gelmeyen daha nice artan olay.

Size geçtiğimiz gün başıma gelen bir olayı anlatmak isterim.

Bu olay bu yazıyı yazmama sebep oldu.

Üç harfli marketlerden birinde alış veri yapıyorum.

Kasada iki sıra önümde bir baba ve kızı var.

Kızı marketin oyuncak reyonundan öten tavuk bir oyuncak almış. Maliyeti 20,30 bilmedin 50 felan olması lazım.

Adam kasada fiyatına bakıp alıp alamayacaklarını kızına söylüyor. Kızı ise oyuncak kucağında olduğu için mutlu fakat fiyatı yüksek çıkarsa bırakacak korkusu gözlerinden okunuyor.

Kasiyer plastik basit oyuncağın 200 TL olduğunu söyleyince bana ne yapacağını şaşırdı. Kızına oyuncağı almak istese de o para onun için büyük ihtimal yüksek bir bedel.

Önce kızını oyuncağı bırakması için kısa bir ikna çabasına girdi. Kızı ise bırakmak bir yana oyuncağı sımsıkı tutuyor. Babası ısrar edince ağlamaya başladı.

Kasa kuyruğundakiler tiyatro izle gibi baba-kızı izliyor. Baba dayanamayıp kasiyere “alsak daha sonra getirsem geri versem alır mısınız” diye sordu. Kasiyerde “tabi ki” diye cevap verdi.

Bana kızının ağlamasına mı yoksa sıradakilerin o bakışlarından mı rahatsız oldu ya da hepsi mi kendisini rahatsız etti bilmem sonunda oyuncağı aldı. Fişi alıp sıradan çıktılar.

Fakat hala kızını market kapısında 200 liralık oyuncağı bırakması için ikna etmeye çalışıyor. Baktı olmayacak dışarı çıktılar ve kızına artık market içindeki kalabalıkta ki gibi kibar, sessizce değil yüksek sesle ve el kol hareketleriyle oyuncağın kendi aileleri ekonomisine açacağı sıkıntıyı anlatmaya çalışıyor.

Amma çocuk işte ne anlar ağlayıp sarıldığı oyuncağını bırakmak istemiyor.

Gerçekten insanın içi gidiyor. Gidip para vereceğim oyuncak benden olsun diyesi geliyor insanın fakat babanın kızı yanında gururunu, onurunu kırmaktan korkuyorum.

Elimden gelen tek şey üzülmek ve bizi bu ekonomiye mahkum edenlere sinirlenmek.

Bir bananın kızını basit bir marketten oyuncak alamayacak ekonomide olması çalışmak, üretmekle alakalı olduğunu sanmıyorum. Çünkü gördüğüm babanın üzeri zaten işten gelircesine pis kirli, zorlu bir işte çalıştığı üzerindeki kıyafetin renginin değişmesinden belli.

Fakat onca çalışma sadece geçinmeye yarıyor. Kızına bir oyuncak alacak maddiyata faydası yok.

Bu tip olayları eskiden çok görmezdim. Bunun yaşadığım yer ya da alışveriş yaptığım marketle alakası yok.

Bu olay ekonominin geldiği yerle alakalı.

Koca bir neslin bu zorluğu yaşamı boyunca unutacağını sanmıyorum.

Eskiler elektrik, su, tüp yokluğu sebebiyle bazı şeylerin kıymetini iyi bilir.

Bu nesilde eminin öyle olacak yokluğu gören bir çok şeyin kıymetini bilecektir.

Fakat aradaki fark şu eskiden yokluğu toplumun tamamı çekiyordu.

Şimdi ise toplumun önemli bir kısmı yokluk çekerken diğer kısmı lüks arabalarda lüks yaşamların evlerin içinde. Adaletsiz bir gelir dağılımı. Adaletsiz bir yönetim. Adalet değince adalete bile güvenmeyen bir toplum.

Söylenecek çok söz var amma. Şimdilik bu kadar.

Saygılarımla.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
sinirli
Sinirli
Geçinmek ya da geçinememek İşte bütün mesele bu!
Yorum Yap
Giriş Yap

Balıkesir Birlik Gazetesi - Son Dakika , Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!