Selina-Ayışığı Manastırı
Cunda Adası’nın dar sokaklarından geçip, zeytin ağaçlarıyla çevrili bir yolda ilerlerken, zamanın fısıltılarını duymaya başlarsınız.
Rüzgârda sallanan otların arasında bir manastırın silueti belirir. Adı gibi gizemli ve dokunaklı Ayışığı Manastırı. Bu manastır, sadece bir taş yığını değil, Balıkesir’in ve Cunda’nın derinliklerinde saklı kalmış bir tarihin sessiz tanığıdır.
Taşlara Yazılmış Bir Hikâye
Ayışığı Manastırı’nın kesin inşa tarihi bilinmese de 18. yüzyıldan kalma olduğu düşünülüyor. Ancak asıl hikayesi, duvarlarında kullanılan sarımsak taşının fısıltısıyla ortaya çıkıyor.
Bu özel taşın varlığı, manastırın 1850’li yıllarda büyük bir onarım veya yeniden inşa sürecinden geçtiğini gösteriyor. Bu dönemde Cunda Adası (Alibey Adası) canlı bir Rum yerleşimiydi ve manastır, bölge halkı için hem bir ibadethane hem de bir sığınak işlevi görüyordu.
Manastırın mimarisi de bu dönemin izlerini taşıyor. Doğuya bakan, kubbeli ve dikdörtgen planlı kilisesi, zamanla yıkılmış olsa da, bir zamanlar ne kadar görkemli olduğunu hayal etmenizi sağlıyor. Giriş kapısındaki sarımsak taşı, sadece bir yapı malzemesi değil, aynı zamanda Ege’nin kendine özgü dokusunun bir parçasıdır. Bu taşlar, manastırın hikayesini günümüze kadar taşıyan sessiz birer bekçi gibidir.
Harabelerde
Saklı Kalan Büyü
Bugün Ayışığı Manastırı, ne yazık ki ziyarete kapalı bir harabe. Doğal etkiler ve zamana yenik düşen yapının büyük bir kısmı yıkılmış durumda. Ancak bu terk edilmişlik, burayı daha da çekici kılıyor. Ziyaretçiler, duvarların arasından sızan bir Ay ışığı gibi, manastırın eski ihtişamını hayal ediyor.
Burası, bir zamanlar dua seslerinin, ilahilerin ve topluluk ruhunun yankılandığı bir yerdi. Şimdi ise sadece rüzgârın sesi ve taşların sessizliği var.
Manastır, inanç-kültür turizmi için önemli bir potansiyel taşırken, aynı zamanda geçmişin bir aynası olarak da görev yapıyor. Buraya ulaşmak için Birinci ve İkinci Köyleri geçmeniz gerekiyor. Bu yolculuk, adanın iç kesimlerindeki otantik yaşamı görme fırsatı sunarken, sizi yavaş yavaş manastırın izole ve mistik dünyasına hazırlar.
Ayışığı Manastırı, adını aldığı Ay ışığı gibi, bir zamanların parıltısını kaybetse de, hikayesiyle Cunda’nın kalbinde yaşamaya devam ediyor. Ziyarete kapalı olsa da, Ayvalık gezilecek yerler listenizde manevi bir durak olarak yer almayı hak ediyor. Kim bilir, belki de bir gece dolunayın altında, manastırın taş duvarlarında fısıldanan eski duaları duyabilirsiniz.
Ayışığı Manastırı’nın
güncel durumu
Paylaşılan son bilgilere göre Ayışığı Manastırı’nın durumu karmaşık bir haldedir. Manastırın büyük bir kısmı doğal ve insani etkilerle yıkıldığı için ziyarete kapalıdır.
Ancak, manastırın özel mülkiyete ait olduğu ve bir dönem restorasyon sürecinden geçtiği bilinmektedir. Milli Park içinde bulunan Ayışığı Manastırı, “müze-yapı” tanımı içinde 2011’de özgün nitelikleri korunarak restore edilir; kültürel miras, yeniden yaşam alanına kazandırılır. Suzan Sabancı Dinçer tarafından satın alınan ve aslına uygun olarak restore edilen manastır, artık bir “müze-yapı” olarak anılmaktadır. Restorasyonun ardından manastırın kültürel etkinliklere ve özel davetlere ev sahipliği yapacağı belirtilmiştir.
**Ancak, manastır genel halk ziyaretine açık bir turistik yer değildir. Özel bir mülktür ve kamusal ziyarete açık olup olmadığı, hatta belirli gün ve saatlerde bile ziyaretçi kabul edip etmediği konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla manastırı ziyaret etme amacıyla yola çıkmadan önce, güncel durumu hakkında daha detaylı bilgi edinmeniz önemlidir. En kesin bilgiye ulaşmak için bölgedeki yerel rehberlere veya turizm danışma ofislerine danışmak en doğru yaklaşım olacaktır.
NOT: Edindiğim bilgilere göre müze-yapı Mayıs-Ağustos ayları arası sadece çarşamba günü, saat 10.00 ile 15.00 arası açık. Siz yine de sorun.