Burada bir ay önce başımdan geçen bir kazayı anlatmak istiyorum. Yaptığım kazayı anlatmamım sebebi siz değerli okuyucularıma bazı uyarılarda bulunmak içindir.
Efendim ben övünmek gibi olmasın 45 yıllık şoförüm ve ülkemizin Marmara ve Ege bölgesinde daha fazla olmak üzere her yerinde araba kullanmışımdır ve halen de kullanmaya devam ediyorum. Bu süre içinde ufak tefek sürtünme ve dokunma dışımda kazam olmamıştır. Trafik kurallarına azami riayet gösteren, dikkatli, hızı sevmeyen, sessiz, sakin, sabırlı bir insanım. Ama öyle bir kaza yaptım ki aradan bir ay geçtiği halde hala ^^Ben bu kazayı nasıl yaptım diye ^^kendi kendimi sorgulamadan edemiyorum. O kadar dikkatli olmama ve kurallara uymama rağmen nasıl böyle bir kaza yaptım diye işin içinden çıkamıyorum. Günlerce düşünmeme rağmen çözemediğim bu kaza olayında son olarak şuna inandım ki ^^Ölecekle olacağa çare yok^^dedikleri gibi benim başıma da böyle bir kaza geldiğine kanısına vardım. Öleceğe zaten çare yok bunu biliyoruz ama olacağa çare yok diye bir şeyi de kabullenmemiz gerekiyor. Yani ne kadar dikkat edersen et hangi tedbiri alırsan al bir şey eğer olacaksa buna çare bulmak mümkün olmuyor. Yani ^^Tedbir takdire çara olmuyor^^. Benim yaptığım kazada bunun gibi bir şey.
Bir ay önce özel aracımla Balıkesir’den saat 15.00 sıralarından çıktım ve Bursa ya hareket ettim. Bütün şartlar yolculuk için çok uygundu, hava güzel, yollar fazla kalabalık değil, uykumu güzel uyumuşum, sağlığım moralim yerinde ve Yeniköy mevkiinde otobana girdim ve süratimi fazla artırmadan yola devam ettim. Otoban yolları kullananlar bilirler seyahat ederken, yolculuk esnasında şehir merkezlerine uğranmaz bütün ihtiyaçlarını ^^Oksijen^^denen dinlenme yerlerinden karşılarlar. Eşim her yolculukta ön koltukta oturur hiç araç kullanmadığı halde bazen benden daha iyi şoför olur, her şeye karışır! Dikkatim kaybolursa veya hız sınırını aşarsam beni uyarmaya çalışırdı. Ancak bu defa ameliyat olduğu için mecburi arka koltuğa uzanmış uykuya dalmıştı. Epey yol almış Susurluk Kemalpaşa Karacabey kavşaklarını geçtikten sonra Uludağ uzaktan görünmeye başlamıştı. Yola çıkalı bir saati aşmış ilerlerken yolların ip gibi düzgün olması ve birazda trafiğin az olması nedeniyle ben de azda olsa bir uyku ve rehavet hali başladı. Azda olsa esniyor, gözlerimi açıyor kapıyor ellerimle ovuşturuyordum. Uykum dağılsın diye güneş gözlüğünü taktım olmadı, uzak gözlüğü taktım olmadı radyoyu açtım şarkı türkü dinleyeyim diye olmadı. Daha öncede başka yerlere yolculuk yaparken yine böyle uyku hali olmuş çabuk gelmiş ve kaza yapmamıştım. Haydi dedim yine gelir geçer diye düşündüm ayrıca otobanda durmanın yasak olduğunu biliyordum ve hepsinin önemlisi tabelaya baktım kısa bir mesafe sonrası dinlenme yerinin olduğunu görünce oraya uğrar hem elimi yüzümü yıkar, hem mola verir, bir çay içer uykumu dağıtırım diye düşünmüştüm. Neyse biraz daha ilerledim birden ne olduysa gözlerim kapandı ve arabanın sağ tarafından gelen büyük bir çarpma ve gürültü sesiyle kendime geldim. Her şey 15-20 saniye içinde olmuştu. Sanki sihirli bir el bana dokunmuş, beni hipnotize etmiş, uyutmuş, kendimden geçirmiş arabanın sağ tarafını demir bariyerlere boydan boya sürtmüş büyük bir gürültüyle uyanmıştım. Aman Allah ım be ne yaptım bana ne oldu diye şaşkınlıkla söylenirken eşim de gürültüyü duyunca uyanmış –Ne oldu bu gürültü ne diye şaşkınla ağlamaya başlamıştı. Neye uğradığımı bilemeden şaşkınlıkla eşimi-korkma yok fazla bir şey diye sakinleştirmeye çalıştım ama olayın şokunu bir türlü üzerimden atamıyordum. Aradan biraz zaman geçince kendimi toparladım arcın hızını düşürüp, yavaş yavaş dinlenme yerine vardım arabadan inince durumu daha iyi görünce moralim daha da bozuldu ama artık yapacak bir şey yoktu. Sigortacımı aradım ne yapabileceğimi sorduğum da eğer araç yolculuk yapmaya elverişliyse yoluma devam etmemi ve dönüşte işlemlerin yapılmasını, ama araç yola çıkmasında sakınca varsa gelip bizi ve aracı alabileceklerini söyledi. Bende aracın yola devam etmesinde bir engel olmadığını söyledim. Sonra yola devam ettim ama ben orada kazayı kendim yaptığım için ne tutanak tuttum ne resim çektim ne de polis çağırdım. Nasıl bir hata yaptığımı sonradan öğrendim. Çünkü Balıkesir e döndükten sonra aracımı yaptırmak için ilgili yere götürdüğümde Sigorta şirketi ve kaskoya benim o saatte orada kaza yaptığıma inandırmam bir hayli zor oldu.
Bu kazadan çıkardığım dersleri haddim olmayarak okuyucularıma aktarmak ve benim yaşadığım yanlışları yapmamaları için uyarı olması bakımından paylaşmak istiyorum: Her şeyden önce Allaha çok şükür ki biz bu kazayı sadece araca hasar vererek yaşamış olmamız büyük bir nimettir, çünkü biz bu kazada ölebilirdik, eğer o bariyerler demir değil de beton olsaydı o hızla giden aracımız demir bariyerlere sürtüp sıyırıp geçmese beton bariyere çarpınca takla atabilirdi veya yine demir bariyerler hiç olmasa aşağı yuvarlanır arazinin durumuna göre daha büyük bir hasar görebilir daha vahim bir sonuç ortaya çıkardı. Onun için okuyucularıma birkaç hatırlatma yapmak istiyorum, öncelikle kesinlikle araç kullanmadan önce uzak yola gidecekler için uykularını çok iyi almalarını, yola çıktıktan sonra belli bir süre geçince insana bir rehavet ve uyku hali olmasına karşılık mutlaka bir şekilde dikkatin ve uyku halinin dağılması için ya bir kenara çekip uyumak veya uykuyu dağıtmak için radyo çalmak, müzik dinlemek veya yanında ki oturan kişinin konuşması ve araç kullanan kişinin uyanık kalmasını sağlamak çok önemlidir. Yola çıkmadan önce mecbur kalınmadığı sürece hiçbir ilaç almamaları gerekiyor. Bazı sakinleştiriciler ve ağrı kesiciler bir süre sonra uyku hali yaptığını biliyoruz. Yine nerede kaza yaparsak yapalım kendimiz yapmış olsak bile mutlaka polis çağırmak tutanak tutmak ve resim çekmek gerekli ve çok önemlidir.
Herkese ve bütün yolculara kazasız belasız günler diliyorum.
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
Aslan TORUN