BALIKESİR’DE DİLENCİLİKTE SON NOKTA
Çarşı da bir cafe de oturuyoruz, sırtında okul çantası, eli yüzü düzgün bir 12-13 yaşlarında erkek çocuk masaları dolaşmaya başladı. Her masada aynı şeyleri tekrar ediyordu. “Öğrenciyim, maddi durumumuz iyi değil, okul harçlığımı çıkarmak için mendil satıyorum.” Bunu duyan hemen hemen herkes çocuğun sattığı kağıt mendillerin tanesine 10 vererek aldı.
Aynı kişi bizim masaya geldi ve aynı cümleleri tekrarladı. Bunun üzerine yanımızda oturan arkadaşlardan biri mendil için 5 lira verince abi 5 lira olmaz 4 liraya ben alıyorum zaten dedi. Bunun üzerine arkadaş 5 lira daha verdi ve mendili aldı. Aynı arkadaş sonra ne güzel, çok hoşuma gitti, okumak için harçlığını çıkarmak için mendil satıyor, dilenmiyor dedi.
Aslında o çocuk ve ekibi modern dilenci idi. Yalnız değildi ve onunla birlikte ortak hareket eden 3 kız ve 1 erkek çocuk daha vardı. Çarşıya dağılmışlar ve tüm oturabilecek mekanları gezerek aynı cümleleri söylüyorlardı.
Bu ekip geçtiğimiz Cuma günü komple İmam-Birgivi Camisi’nin önünde faaliyette idi ve bayağı bir mendil sattılar.
Dilencilik artık modern hale geldi. Bu kişiler hızla çoğalıyor. Gayet edepli ve hoşgörü sahibi olarak karşımıza çıkıyorlar. Üstü başı dilenciye benzemeyen bu kişiler "Allah rızası için” cümlesini kesinlikle kullanmıyorlar.
Ülkemizde henüz görülmese de teknik donanım olarak bakarsak Dubai de elinde pos makinesi olan dilenciler var.
Bir arkadaşımın anlattığına göre İstanbul da Metro istasyonlarında iş çıkışı üstünü değiştirip kötü kıyafetler giyerek 2 saatliğine dilenen ve ev ekonomisine katkıda bulunduğunu söyleyen kişiler bir hayli artmış.
İslâm âlimlerine göre bir kişi çalışamayacak derecede güçsüz düşmüş ve herhangi bir şekilde zaruri ihtiyaçları karşılanmamışsa onun dilenmesi câizdir. Buna göre İslâm'da dilencilik kazanç yolu değil zaruret haliyle sınırlı bir ruhsattır. Başkalarına el açan kişinin gerçekten zaruret içinde olması gerekir.
/////
İBRET
İkinci Dünya Savaşı’nda, ölenlerin parmaklarından çıkarılan alyanslar.
ETİYOPYA’DA BİR CÂMİ
Etiyopya'da yoksul Müslümanların, tahta parçaları ve ağaç dallarından inşa ettiği câmi ve minâresi, internette beğeni rekorları kırdı.
İKİ KAFADAR
İki kafadar, bir iş için açılan imtihanda, birbirine yakın otururlar. İmtihan başlar. Biraz sonra biri, boş kağıdı verip çıkar. Diğeri en sonunda verir.
Önce çıkan, diğerine sorar:
- Geç çıktığına göre, bütün soruları cevaplandırmışsındır.
- Ben de boş kağıt verdim.
- Niye bu kadar geç kaldın?
- Birbirimize yakın oturuyorduk ya. Senden kopya çektiğimi zannetmesinler diye geç verdim.
Yorum yapın