Kâhinlerin Gelecekle İlgili Görüşleri
Takvimler bir yılı daha uğurlamaya hazırlanırken, insanlığın kadim merakı yeniden kabarıyor:
“2026 bize ne getirecek?”
Teknoloji hızla ilerlerken, savaşlar ve barış çağrıları birbirine karışmışken, iklim değişikliği tüm planlarımızı yeniden yazdırırken, tarihin en ünlü kâhinleri hâlâ kulaklarımızda fısıldıyor. Belki kehanetlerin kimisi metafor, kimisi abartı… Ama insanlık, belirsizliğin karanlığında her zaman bir söz aradı.
Nostradamus
Küllerin Üzerinden Doğan Yeni Düzen
- yüzyılın gizemli kâhini Michel de Nostredame, 2026’ya dair açık tarihler vermese de bazı dörtlükleri son yıllarda yeniden gündemde.
Uzmanlara göre 2026, Nostradamus’un “güç dengelerinin değiştiği, eski ittifakların sarsıldığı” bir dönem olarak yorumlanıyor. Dünya siyasetinde taşların yeniden dizildiği bu süreçte, kâhinin özellikle “kuzey topraklarında yeni bir liderlik mücadelesi” ve “güneyde doğacak yeni bir ekonomik güç” betimlemeleri dikkat çekiyor.
Bu sözler gerçek bir kriz mi anlatıyor, yoksa sadece insanlığın bitmeyen güç savaşının şiirsel bir kopyası mı?
İşte bunu zaman gösterecek.
Baba Vanga
Teknolojide Sıçrama, İnsanda Sınav
Kör Bulgar kâhini Baba Vanga’nın takipçileri, 2026’yı işaret eden iki öngörüyü özellikle vurguluyor:
“Gözün görmediği büyür.
Bu söz, yapay zekânın görünmez ama dev bir gölge gibi büyümesine yoruluyor. 2025-2030 arası insanlık için bir dönüşüm dönemi. Bir dönüm noktası.
Bu açıdan bakarsak, Vanga’nın mesajı bir uyarı:
“Teknoloji yükselebilir, ama insanlık yüksek kalmalı.”
“Yeni bir enerji kapısı açılacak.”
Bu ifade ise bazılarına göre temiz enerji devriminin hızlanması; güneş, hidrojen ve füzyon araştırmalarındaki atılımlar anlamına geliyor.
Aztek Takvimi ve Doğu Kehanetleri: Yeniden Doğuş Döngüsü
2026, bazı doğu geleneği yorumcularına göre bir “yenilenme yılı”.
Kimi Çin astrolojisi uzmanları, 2026’yı “insanlığın kendi iç muhasebesini yapacağı bir kapı yılı” olarak tanımlıyor.
Bu, felaket değil; daha çok bir iç dönüşüm mesajı.
Latin Amerika kehanetlerinde ise 2026, “büyük şehirlerin yeniden şekillendiği” bir dönem. Akıllı şehirler, iklim dostu planlar ve toplumsal dönüşümler… Tüm bunlar aslında insanlığın gelecekteki yaşam alanlarını yeniden kurmasının sembolik anlatımı.
Peki, Bize Ne Düşüyor?
Kehanetler, pusulada kuzeyin nerede olduğunu söylemez; sadece gökyüzünü okumaya yarar.
2026 yılı da insanlığın kendi içindeki soruları cevaplayacağı bir kavşak olabilir:
* Teknolojiye mi hükmedeceğiz, yoksa onun hükmüne mi gireceğiz?
* Ekonomik belirsizliklerin içinde dayanışmayı mı, yoksa rekabeti mi büyüteceğiz?
* Gezegenle savaşmaya devam mı edeceğiz, yoksa barış mı teklif edeceğiz?
Belki de en büyük kehanet, insanlığın kendi aklındadır.
2026’ya girerken unutmamamız gereken tek gerçek şu:
“Geleceği kâhinler yazmaz; onu biz inşa ederiz.”
-*-*-*-
Sakinliğin, Alışkanlığın ve Samimiyetin Şehri Balıkesir’de Yaşamak
Bir şehri sevmek bazen onun sunduğu imkânlardan çok, insanın içine sinen kokusuna, sesine, alışkanlıklarına bağlıdır. Balıkesir de böyle bir yer işte… İlk bakışta sakin, biraz yorgun, biraz ağır. Ama içine girdikçe, sokaklarında adım attıkça insanı kendine bağlayan, sessiz sessiz sevdiren bir şehir.
Bir zamanlar kasabadan hallice görünen bu topraklar bugün bambaşka bir noktaya doğru evriliyor. Balıkesir’de insanlar beklemeyi bilir. Çünkü bilirler ki her yenilik, bu sade şehrin dokusuna yavaşça karışır; aceleye gelmez.
Bu şehirde yürürken telaş yoktur. Büyük şehirlerdeki gibi arkanı sürekli kollamak zorunda değilsiniz. Yolda tanıdık bir yüz görme ihtimaliniz çok yüksektir. Çünkü Balıkesir biraz da “aşinalık” şehridir. Bakkalı, kasabı, komşusu, esnafı birbirini tanır, bilir. Bu yüzden güveni, huzuru farklıdır.
Elbette seçenekleri İstanbul kadar geniş değildir; ama büyük şehirlerde insanı yoran kalabalık, hengâme, gürültü de yoktur. Burada eve dönmek bir lüks değil, kendiliğinden gelişen bir yaşam tarzıdır. “Her akşam dışarı çıkmamak” bir eksiklik değil, huzurun doğal hâlidir.
Üstelik Balıkesir’de hayat, büyük şehirlerin mali yükünden çok daha hafiftir. Domatesin iki kilosunu bir kilo fiyatına alırsınız. Genç için bazen sakinlik fazla gelebilir ama aile kurmak, yaşlanmak, dingin bir hayat sürmek isteyen için biçilmiş kaftandır burası.
Balıkesir’in gizli hazinesi İlçeleri
Ayvalık’ın rüzgârı başka eser, Edremit Körfezi insanın içini açar. Bandırma ayrı bir dinamiktir, Gönen başka bir düzen. Susurluk’un sadeliği, Manyas’ın tabiatı, Erdek’in yazlığı… Her biri farklı bir hayatın, farklı bir ritmin kapısıdır.
Balıkesir’de çocuk olmak ise başlı başına bir mutluluktur. Mahalle maçlarının, saklambaçların, bisiklet turlarının şehri burası. Açık hava sünnetlerinden yükselen nohutlu pilav kokusu, yaz akşamlarında caddede ağır ağır yürüyen kalabalık, okullar arası turnuvalar… Hepsi insanın belleğinde tertemiz bir yer bırakır.
İnsanın gençliğiyle tezat oluştursa da, kabul edelim ki Balıkesir’de yaşlanmak çok yakışır insana. Çünkü burada hayat gürültü içinde değil, huzur içinde akar. Değişim olur, yollar yenilenir, eski binalar gider yenileri gelir; ama Balıkesir’in o kendine özgü sadeliği hep kalır. Kısacası Balıkesir, koşuşturmanın değil, nefes almanın şehridir. Bir yanıyla modernleşen; ama diğer yanıyla insanını hiç unutmayan bir yer. Her köşesinde anı biriktiren, uzaklaşınca özleten; dönünce “İyi ki buradayım” dedirten bir şehir…
Seviyoruz Balıkesiri. Çünkü o da bizi çok güzel yaşatıyor.