Geleneksel Türk kültüründe damat adayına kahveye tuz atmak, asırlardır süregelen bir miras. Peki bu geleneğin ardındaki anlam ne?
Türk toplumunda özel günlerde uygulanan gelenek ve görenekler, günümüze kadar ulaşan kültürel miraslardan biri olarak dikkat çekiyor. Bu geleneklerden biri de kız isteme merasimlerinde damat adayına ikram edilen kahveye tuz atmak.
Tuzlu kahve geleneğinin kökeni, eski zamanlarda yapılan görücü usulü evliliklere dayanıyor. Rivayetlere göre, kız ve erkek tarafı ilk kez bir araya geldiğinde gelin adayı damadın kahvesini hazırlıyor. Eğer damat adayını beğenirse kahveyi şekerli yapıyor, yanında tatlı ikram ederek “Seni ve aileni istiyoruz” mesajı veriyordu. Ancak beğenmediği takdirde kahvenin içine tuz koyarak damadı uyarıyordu. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini istemediğini anlayarak ailesiyle birlikte evlilikten vazgeçebiliyordu.
Bir başka rivayette ise tuzlu kahve, damadın gelini gerçekten sevip sevmediğini anlaması için bir test olarak uygulanıyordu. Kahveyi içip içmemesi, damadın gelin adayının isteklerine karşı duyarlılığını gösteriyordu. Ayrıca bu uygulama, gelinin arkadaşlarının damat adayına yaptığı ilk şaka olarak da biliniyor.
Tuzlu kahvenin tarihî bir örneği de Osmanlı dönemine dayanıyor. Sultan II. Abdülhamit’in son yıllarında, Osman Fevzi Bey evlenmeden önce tuzlu kahveyi tatmış ve damat olarak ikram edilen kahveyi “Askeriyeden geldiğim için alışığım, inşallah evlendikten sonra da böyle kahveler yapılır” diyerek karşılamış. Eşi ise evlendikten sonra her gün ona tuzlu kahve ikram etmeye devam etmiş.
Yüzyıllardır süregelen bu gelenek, günümüzde de kız isteme merasimlerinde yaşatılıyor. Damat adaylarına şimdiden afiyet olsun.