Bir gazetenin yaşı, takvim yapraklarıyla değil; geride bıraktığı izlerle ölçülür. Otuz dört yıl, bir yayın için sadece zaman değildir.
Tanıklık demektir. Değişen gündemlere, dönüşen şehirlere, gelip geçen makamlara rağmen ayakta kalabilme iradesidir.
Balıkesir’de otuz dört yıldır varlığını sürdüren bir gazete, aslında bu kentin hafızasında açılmış kalıcı bir sayfadır. Kimi zaman bir haksızlığa itiraz olmuş, kimi zaman sessiz kalanların sesi… Bazen alkış almış, bazen yalnız kalmıştır ama her durumda okuruna karşı sorumluluğunu unutmamıştır.
Bugün haber hızlı, tüketim acele, gündem geçici. Ama güven hâlâ yavaş inşa edilir. İşte bu yüzden yıllar içinde asıl değer kazanan şey; kaç kişi tarafından okunduğun değil, kaç kişinin sana güvendiğidir.
Gazetecilik, tam da bu nedenle bir meslekten çok bir duruştur.
Otuz dört yıl boyunca manşetler değişti, baskı teknikleri yenilendi, dijital ekranlar hayatımıza girdi. Ama bir şey değişmediyse, o da gerçeği arama ısrarıdır. Çünkü gazeteler binalardan değil, vicdandan yükselir.
Bu şehirde sözü olan, hafızası olan ve yarını dert eden herkes için otuz dört yıl az değildir. Nice sayfalara, nice yıllara… BALIKESİR BİRLİK GAZETESİ… Aynı sorumlulukla, aynı inatla, aynı ciddiyetle.
*-*-*-
64 Yıllık Bir Duruş Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti
Bir meslek örgütünün yaşı, yalnızca kurulduğu tarihle değil; zor zamanlarda nasıl ayakta kaldığıyla anlam kazanır. Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti, altmış dört yıldır bu kentin hafızasında yalnızca bir yapı değil, bir duruş olarak yer alıyor.
Gazetecilik; çoğu zaman alkıştan çok itirazla, konfordan çok sorumlulukla yürütülen bir meslek. Bu nedenle cemiyetler, sadece meslektaşları bir araya getiren kurumlar değil; basın özgürlüğünün, meslek onurunun ve dayanışmanın omurgasıdır.
Bugün Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti’nin geldiği noktada, bu sorumluluğu taşıyan bir yönetim iradesi var. Cemiyet Başkanı Ramazan Demir, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte değişen medya düzeni içinde mesleğin değerlerini koruma çabasını sürdürüyor. Bu çaba, görünür olsun ya da olmasın, kıymetlidir.
Altmış dört yıl boyunca değişen teknolojilere, siyasal iklimlere ve medya alışkanlıklarına rağmen ayakta kalabilmek, ancak ortak akıl ve mesleğe duyulan saygıyla mümkündür. Bu cemiyet, Balıkesir basınının sesi olduğu kadar vicdanı olmayı da başarmıştır.
Nice yıllara… Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti…Aynı sorumlulukla, aynı dayanışmayla, aynı meslek onuruyla.
-*-*-*
Balıkesir (Şehir) Neden Canlanmıyor? Ya da canlanıyor mu?
Balıkesir son yıllarda ilginç bir ikilemin içinde. Bir yanda büyükşehir statüsüne sahip, hem Marmara’ya hem Ege’ye açılan stratejik bir şehir… Öte yanda ise sanki görünmez bir sessizliğin içine sıkışmış, kendi potansiyelini tam olarak ortaya koyamayan bir merkez görüntüsü. Peki! Balıkesir gerçekten canlanmıyor mu? Yoksa şehir aslında fark edilmeden yeni bir dönüşümün içinde mi?
Şehrin “canlanmıyor” algısının temel nedenlerinden ilki, merkezdeki ticari hareketliliğin geçmişe göre zayıflaması. Bir zamanlar Anafartalar, Yaylada(Kapandı), Milli Kuvvetler çarşıya çıkanların buluşma noktasıydı. Bugün ise alışveriş merkezlerinin ve çevre ilçelerdeki yoğun turizm çekiminin etkisiyle şehir merkezinin nabzı farklı atıyor. Sokaklardaki sakinlik bazen durgunlukla karıştırılıyor.
Ancak bu tabloyu sadece ticaret üzerinden okumak da eksik olur. Balıkesir, özellikle son yıllarda altyapı yatırımları, üniversite etkisi ve çevre ilçelerdeki turizm ekonomisi sayesinde kendi içinde yeni bir dinamik oluşturuyor. Ama bu dinamizm henüz şehir merkezine tam anlamıyla yansımış değil. Sanki güç merkezleri çevreye dağılmış, şehir ortada birkaç adım geride kalmış gibi.
Diğer önemli faktör ise genç nüfusun beklentileriyle şehir sunumunun uyuşmaması. Gençler sosyal yaşam, kültürel etkinlik ve ekonomik fırsatlar açısından daha hızlı, daha canlı ve daha modern bir şehir talep ediyor. Balıkesir bu isteklere tam olarak cevap veremediği için gençler enerjilerini ya üniversite kampüsünde ya da çevre illerde kullanmayı tercih ediyor.
Fakat tabloyu tamamen karanlık göstermek haksızlık olur. Balıkesir aslında kendi usulüyle sessiz bir canlanma sürecinin içinde. Gastronomi alanındaki yükseliş, kırsal turizm projeleri, Bigadiç’ten Dursunbey’e, Manyas’tan Ayvalık’a kadar genişleyen üretim ekonomisi ve şehirde yavaş yavaş artan kültürel etkinlikler bunu gösteriyor. Yani şehir canlanıyor; sadece bu canlanma gürültülü değil, daha çok derinden gelen bir hareketlilik gibi.
Asıl mesele, bu potansiyelin şehrin merkezine nasıl taşınabileceği. Balıkesir’in kendine ait güçlü yanları var: güvenli bir yaşam, temiz bir kent kültürü, büyük şehirlere kıyasla düşük stres ve kaliteli tarımsal üretim. Bu avantajlar doğru planlamayla şehir merkezine de canlılık katabilir.
Özetle Balıkesir ilginç bir dönemeçte. Ne tamamen durgun ne de tam anlamıyla hareketli. Bir eşikte duruyor. Şehrin geleceği; bu sessiz potansiyelin görülmesine, doğru projelerin hayata geçirilmesine ve Balıkesir merkezinin yeniden cazibe noktası hâline getirilmesine bağlı.
Balıkesir canlanmıyor mu? Belki görünüşte. Ama derinlerde bir hareket var. Önemli olan, bu hareketi hissetmek ve doğru yönlendirmek.




