Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinde çadırları su altında kalan Filistinli aileler, Sarı Hat yakınındaki UNRWA’ya ait ağır hasarlı bir okula sığınmak zorunda kaldı.
Han Yunus’un doğu kesiminden sahil kenarındaki Mevasi’ye göç eden Filistinliler, soğuk hava dalgası ve sağanak yağmurlar nedeniyle “sefil” olunca “Öleceksek de onurumuzla ölelim” diyerek tehlikeli olmasına rağmen İsrail ordusunun çekildiği Sarı Hat yakınlarındaki binalara sığındı.
İsrail saldırılarında ağır hasar almış ve insan yaşamı için gerekli en temel ihtiyaçların bile bulunmadığı bu binaları Filistinliler, “kötünün iyisi” olarak tanımlıyor.
Sarı Hat yakınlarında Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) ait büyük kısmı viran haldeki okula sığınan aileler, tehlike arz eden bir mekanda bulunmaları sebebiyle kendi kendilerine yetmeye çalışıyor.
Buraya sığınan Filistinliler, okulun bahçesinde börülce, roka, patlıcan yetiştiriyor ve kilden yaptıkları fırınlarda ekmek pişiriyorlar; ancak tatlı suya erişebilmek için hayatlarını riske atıp okuldan çıkmak ve kurşun sesleri altında kilometrelerce yol yürümek zorunda kalıyorlar.
Her yerde aynı “sefillik”
Mevasi’de sahil kenarındaki çadırları sular altında kalınca yıkılan evinin yakınındaki okula sığınan 4 çocuk babası Bilal Ebu Asım (39), Sarı Hat’ta yakın olduklarını ve her şeyin eksikliğini çektiklerini söyledi.
Bilal, sürekli ateş açılması nedeniyle kendilerini korumak için fırını alt kata yaptıklarını, eşinin ve çocuklarının da alt katta uyuduğunu ifade etti.
Okula girince bir sınıfı yaşanabilecek hale getirdiğini ve içine yerleştiklerini kaydeden Bilal, “Bir patlama oldu duvara monte ettiğim naylonlar yerinden söküldü, tavan yarıldı ve oradan odaya su girdi. Her şey ıslandı. Yatakları ve yorganları kurumaları için dışarı astık. Şimdi tekrardan naylonları monte etmeye çalışıyoruz.” dedi.
Filistinliler “sefillikle tehlike” arasında seçime zorlanıyor
Bilal, Mevasi’deyken “sefil” bir hayat sürdüklerini ve pek çok kez “Biri bizi görsün” diye çağrılar yaptıklarını ama uzaktan ya da yakından seslerini duyan olmadığını üzülerek anlattı.
Kendilerine verilen yardım kolilerindeki yiyeceklerin bile kurtlanmış olduğunu dile getiren Bilal, “Mevasi’de sefillik vardı. Bu okul bizim evimize yakın bir yer. Mevasi’de sokakta öleceğimize gelelim evimizin yakınında ölelim dedik.” diye konuştu.
Baba Bilal, eşine ve çocuklarına zarar gelmesin diye onlar uyurken yanlarında durduğunu, kendisinin sabah olunca uyuduğunu sözlerine ekledi.
İsrail saldırısı sonucu yaralanan ve aylarca hastanede tedavi gören 20 yaşındaki Visam Ebu Asım da Mevasi’de sahil kenarında havanın çok soğuk olduğunu ve bu nedenle oradan ayrılmak zorunda kaldıklarını anlattı.
Sığındıkları okulun tehlikeli bir bölgede olduğunu kaydeden Visam, “Burası ateş hattı ama yağmur ve rüzgardan daha iyidir. Okul ağır hasarlı olduğu için sınıfın içine çadır kurduk.” ifadelerini kullandı.



