YENİ EĞİTİM YILI

 12-EYLÜL-2022 Günü yeni eğitim yılı başladı. Milyonlarca öğretmen ve öğrenci yeni eğitim yılına başladı. Yeni eğitim yılının başta çocuklarım olmak üzere bütün öğretmenlere ve yine başta torunlarım olmak üzere bütün öğrencilere, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
  Yeni eğitim yılının başlamasıyla ilgili birkaç fikrimi, görüş ve düşüncelerimi siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.
  Efendim her zaman dediğimiz ve birkaç defa yazdığımız gibi biz ülke olarak, birçok şeyde olduğu gibi başta sağlık ve eğitimde Amerika ve Avrupa yı 50-60 yıl arakadan takip ettiğimiz ve halen belli bir eğitim sistemi ve belli bir eğitim metodu belirleyemediğimiz ve yerleşmiş milli bir eğitim reformunu gerçekleştiremediğimiz gerçeği ortadadır. Eğitimde ya Fransız ya Alman ya da Amerikan sistemini uygulamaya çalışmamıza rağmen,  onlara yetişemediğimiz gibi adının Milli kelimesiyle başlayan ama uygulamada millilikle ilgili olmayan eğitim bakanlığımız yıllar boyunca hala milli bir eğitim sistemi bile gerçekleştirememiştir. Devletimizin kuruluşundan bugüne kadar geçen bunca yılda kısa iktidarlar ve kısa bakanlıklar döneminde gelen bir bakan bir sistemi uygulamaya başlıyor tam o sistem yerleşmeden yeni bir iktidar gelerek başka bir sistem uygulamaya başlamak isteyince başta eğitimimiz olmak üzere bütün kurumlar yazboz tahtasına çevrilerek, içinden çıkılmaz bir duruma düşüyor. İşin vahameti öyle ki şimdiye kadar geçen bunca yılda eğitimin problemlerini hem pratik hem de teorik olarak yakından bilen bakanlığın içinden çıkan gerçek eğitimcilerin bakan sayısı bir elin parmak sayısı kadar olup yıllarca bakanlığın koltuğuna hukukçu, ziraatçı veya başka mesleklerden, işinin ehli olmayan insanlar tarafından idare edilmiştir. Her gelen yeni bir sistem yerleştirmeye çalışmış başta eğitimde millilik olmak üzere bütün değerler sekteye uğramıştır.
  Eğitim ülkemizin ve devletimizin en önemli bir meselesidir. Çünkü kaynağında insan ve geleceğimizi şekillendirecek geleceğimizi bırakacağımızı yavrularımız vardır. Eğitimimizi şekillendirirken dünyada ki gelişmeleri yakından takip ederken, kendi milliliğimizi Türk insanının yapısını, geleneğini,  göreneğini, tarih ve aile yapısını ve diğer birçok değerli hasletlerini göz ardı etmemek gerekiyor. Başta millilik olmak üzere eğitim sistemimizin en elzem mevzularının başında dil ve lisan meselemiz en önemli yeri tutmaktadır. Öncelikle dil meselesini halletmeden eğitime girişmek tarlayı sürmeden tohum ekmeye benzer. Ya ekilen şeyden verim alınamaz veya ekilen şey çürüyüp gider. Zira eğitim alanında fakirleşmiş bir dille başarıya ulaşmanın şansı kesinlikle yoktur. Eski dili kullanan yaşlı insanlarla yeni uydurukça kelimelerle konuşan ve eğitim gören yeni nesiller arasında kopukluk her geçen gün biraz daha artmakta ve iletişim kurulması daha zorlaşmaktadır. Dünyada her millet ecdadının yazdığı eserlerle doğrudan iletişim kuruyor ve onları okuyor anlayabiliyorsa bunu biz kendi nesillerimizden engellemeye hiç hakkımız yoktur.
  Bir diğer önemli hususta okullarda ki disiplin konusudur. Üzülerek belirtmek istiyorum ki maalesef bugün okullarımızda daha ilkokuldan başlayarak hiçbir disiplin veya yaptırım kuralı kalmamıştır. Öğrenciler başlarına buyruk kılık kıyafet serbestliği bahanesiyle her giysi ve kıyafetle okula gelebilmekte ve öğretmenler hangi hatayı yapsa bile öğrencisine değil en ufak bir ceza vermek, yan bile bakamamaktadır. Ben daha okulun bahçesinden çıkmadan öğrenciye yakışmayacak hareketler yapan ve başta sigara olmak üzere daha başka şeyler içen öğrencileri çok görmüşümdür. Öğretmenler görse bile elinden gelen bir şey yapmaya hakkı olmadığını üzülerek belirtmektedirler. Eskiden bir vatandaş çocuğunu okula götürüp öğretmene teslim ederken-Hocam bunun eti senin kemiği benimdir- diyerek öyle teslim eder,  okullarda disiplinde öyle sağlanır ve başarılar öyle gelirdi.

  Bir diğer önemli meselede eğitimde ki çarpık sistemin getirdiği yanlışlıkla istenmeyen meslek seçimi ve bilhassa maddi imkânsızlıklar ve imtihan kurbanı olarak birçok kişi yanlış okul okumaya, yanlış meslek seçmeye mecbur bırakılarak,  istediği ve başarılı olmaya uygun yapabileceği bir meslek dışında başka meslekleri yapmaya mecbur kalan, nice başarılı öğrenciler ve nice cevherler heba olup gitmektedir. Daha ilkokul okurken hangi çocuğun hangi mesleği yapmaya yeteneği ve kabiliyeti olduğunu belirleyen, ona göre çocuğu yönlendirip istediği mesleği okumaya ve yapmaya yönlendiren ne bir rehber ne de bir metot uygulamaya konulamamıştır. Şahsen ben kendimden örnek vermek gerekirse,  daha ilkokuldayken büyüdüğüm zaman hep edebiyat ve tarih öğretmeni olmayı hayal etmişimdir ama ne yazık ki başta maddi imkânsızlıklar ve imtihan sisteminin çarpıklığı yüzünden sağlık mesleğini seçmeye,  okumaya ve ömrümü sağlıkçı olarak geçirmeye mecbur bırakılmışımdır.
  Aslında eğitim için burada daha söylenecek, yazılacak çok şey var ama ne yazmakla ne söylemekle bitmez. Kısaca bunlara değinmek gerekirse sabahlı -akşamlı eğitim durumu, not sistemi, servis taşımacılığı ve merkezileştirilen eğitim sistemi nedeni ile bilhassa köylerde çürümeye yıkılmaya terk edilen okullar, öğretmenlerin özlük hakları ve maddi imkânsızlıklar nedeniyle geçim sıkıntısı çeken öğretmenlerin ek iş yapmaya mecbur bırakılmaları, daha burada yazmaya ve dile getirmeye imkânımızın olmadığı birçok eğitim sorunu dağ gibi karşımızda durmaktadır.
   Öyle bir eğitim sistemi belirlenmeli ve uygulanmalı ki hem gelişmeye,  hem herkesin anlayacağı bir dille, hem de milli olup her kesimin üzerinde anlaştığı ve uzlaştığı bir sistem olmalıdır.
   Efendim okumanın ve ilim tahsil etmenin yaşı yoktur.

İnsan doğumdan ölene kadar hep bir şey öğrenmeli ve ilim tahsili yapmalıdır..Ben bile bu yaşta(63) yazı yazdığım ve okumayı çok sevdiğim  için medya iletişim ve gazetecilik okulunu bitirdim.Yeter ki insan istesin, yapılamayacak, başarılamayacak  hiçbir şey yoktur.
  Yeni öğretim yılının öğretmenlerimiz ve öğrencilerimize ve ülkemiz ve memleketimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Başarılar sağlık ve esenlikler dileklerimle. Em. Sağ.yazar. Aslan TORUN