VESAYETLİ MÜHENDİSLİK HAREKETLERİ!..

Ülke gündeminin üst sıralarına yerleşen son siyasi gelişmelerin siyasetin en tepesinden himayeli, ‘vesayet amaçlı siyaset mühendisliği’ hamle ve hareketlerinin, önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerin hangi koşullarda ve kimler arasında oynanacağına yönelik adımların birer birer atıldığını göstermektedir.

Şöyle bir bakalım ve düşünelim; İşe seçim yasası ile başlanmadı mı? Başlandı. Ülke barajı yüzde 10’dan yüzde düşürüldü ama her seçim çevresi için siyasi partilere yüzde 7 barajını geçme şartı getirildi. Son olarak ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı ve hapis cezası getiren mahkeme kararı açıklandı. Yetmedi daha önce açılan ve bir şey çıkamayan ‘İFTİRA’ olduğu başından belli olan bir iddia yeniden bahane edilerek İmamoğlu’nun görevinden almak amacıyla yeni bir hamle olarak hakkında soruşturma açıldı. Epeyce bir süredir konuşulan ve tartışılan ‘tam vesayet kurma amaçlı siyaset mühendisliği’ konusunda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener geçenlerde yaptığı bir konuşmasında gayet net net olarak şu sözleri dile getirdi; ‘Demokrasi üzerinde vesayet kurmak istiyorlar!.’

Elbette, Türkiye’de ne kadar demokrasi vardır? Yarım mı? Çeyrek mi? Beşte bir mi? Yoksa yedide bir mi? Bunların hepsi konuşmaya ve tartışmaya açıktır. Burada temel mantık hangi konuya nereden baktığınıza bağlıdır, diye düşünüyorum. Bazı bakış açılarına göre bazı alanlarda ‘sıfır düzeyinde demokrasi’ olduğunu bile görebilirsiniz. Elbette durum böyle olunca da her şeyin ‘tek adamın hükmüne bağlı’ sözde demokrasinin var olduğu diyarlarda herkesin üzerinde vesayet kurmak ve de siyaset mühendisliği yapmak da daha kolay olmaktadır. Hele ki, para, unvan, terfiler, yükseltmeler ve benzeri ulufeleri dağıtmak gibi argümanların hepsi elinizde ise onlara istediklerini veriyorsunuz ve yaptırıyorsunuz. İşte hepsi bu kadar basit oluyor..

Konu vesayetten açılmış iken bu durumun apaçık bir ‘totaliter vesayet’ olduğunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir, diye düşünüyorum. İşte bu otokratik yöntemler uygulanarak yapılan antidemokratik bir durumdur. Kimi düşünür ve yazarlar, gazeteciler bu duruma ‘SULTANİZM’ demektedir. Türkiye’de siyaset başta olmak üzere yargı, hukuk, devlet, kaymakam, vali, sendikalar ile adeta devre dışı bırakılan hazinenin yerini alan Varlık Fonu bünyesine alınan kurum ve kuruluşlar ile bunlara bağlı şirketlerin patronu, yani kısacası tek muktedir egemeni tek kişi değil midir? Eğer eksik kaldıysa daha sayın sayabildiğiniz kadar..

Seçim Yasası ve Ekrem İmamoğlu’na getirilen yasaktan sonra, güdümlü hale getirilmek istenen seçim sürecinde daha neler var, daha neler olabilir?.

Bundan sonrası için benim ilk aklıma gelen HDP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması olabilir.  HDP’nin kapatılması konusunda öyle zannediyorum ki, belki de AK Parti’nin başörtüsü/türban değişikliği için HDP’nin kapısını bir kez daha aşındırmasının sonucunu bekleniyor olabilir!.

Ama ben yine de kişisel olarak bu konuda AK Parti’nin ve genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 seçimleri öncesi böylesi bir hamle yapacaklarını pek zannetmiyorum. Çünkü seçim öncesi parti kapatmanın sandıkta ters tepeceğini onlar da kestirebiliyor, biliyordur herhalde..

Vesayet sepetinde siyaset mühendisliğine ilişkin daha vardır? Diye düşünüyorsanız eğer sizlere öncelikle ve de şimdilik şu öngörümü söyleyebilirim; Ekrem İmamoğlu kesinleşmiş olmamasına rağmen getirilen siyaset yasağı ve hapis cezası kararının kamuoyuna yansımasıyla ‘altılı masanın’  başını çektiği muhalefet siyasetini üst düzeyde etkileyen bir ‘siyaset figürü’ konumuna yükseliverdi. İmamoğlu aday olmasa, aday gösterilmese de ‘altılı masanın’ güçlü bir siyasi kozu olarak seçim meydanlarında boy göstermesi büyük bir olasılık olarak bence karşımızda durmaktadır. Yani Ekrem İmamoğlu altılı masa muhalefetinin daha şimdiden seçim meydanlarında önemli kozlarından biri olacağı anlaşılmıştır. Yazımın başında dedim ya ‘vesayetli siyaset mühendisliği, hareketleri ve hamlelerinin’ birer birer yaşandığı bir seçim sürecine zaten çoktan girmiş bulunmaktayız!.

Seçim ve sandık üzerinde bu türden vesayetli siyaset mühendisliği hareket ve hamlelerinin sadece ve sadece Ekrem İmamoğlu üzerinde oynandığını kesinlikle düşünmemeliyiz. İktidarlarını kesinlikle bırakmak istemeyenler sepetinde çok daha başka konular, dolayısıyla akıllara ziyan diyebileceğimiz hamleler vardır, diye düşünüyorum.