Bu sütunlarda sanırım anımsayacaksınız; çeşitli vesilelerle bu konuya dair defalarca yazdım, çizdim, anlattım.

Dedim ya yazılarımı günü gününe takip edenler mutlaka anımsayacaklardır. Günümüzde vasatlığın bu denli yükselişinin nedeni; yazımın başlığında da vurgulayarak belirttiğim gibi bilgisizlik yani cehalettir!..

Geçen ay 24 Ocak’ta hunharca katledilişinin 33. Yıldönümünde rahmetle minnetle andığımız Uğur Mumcu ustamızın şu bilge sözü yaşamım boyunca hiç aklımdan, hatırımdan çıkmayacaktır: “BİLGİ SAHİBİ OLMAYAN FİKİR SAHİBİ DE OLAMAZ!..”

Geçenlerde Cumhuriyet gazetesinde Trakya Üniversitesi eski rektörü Profesör Doktor Osman İnci’nin “Bilgisizliğin Yükselişi” başlığını taşıyan bir köşe yazısına rastladım ve baştan sona beğeniyle okudum. Osman İnci hocamız bu yazısında bu konuya ilişkin özetle şu görüşlerini ifade etmektedir;

Birçok ülkede bilgisiz, donanımsız, deneyimsiz, yetersiz ve yeteneksizlerin üst düzey mevki ve makamlara gelmesi araştırma ve inceleme konusu olagelmiştir. “Cehalet gerçek bilginin aksine, bireyin kendisine olan güvenini artırır” teorisi incelenmiştir. Sosyal psikologlar ‘David Dunning ve Justin Kruger’ 1999’da sınava giren öğrencilerle yaptıkları deneysel çalışma sonunda; niteliksizlerin niteliklerini abartma eğiliminde oldukları sonucuna varmışlar ve bu durumu ‘Dunning Kruger sendromu’ olarak tanımlamışlar. Bu sendromda bilgisiz kişiler; bilgi ve beceri düzeylerinin gerçekten olduğundan daha iyi olduğunu düşünürler, başkalarının bilgi ve beceri düzeyini değerlendiremezler, ne kadar bilgisiz/beceriksiz olduklarının farkında değillerdir, belirli bir beceri/bilgi edinmek üzere eğitimi görürlerse bilgi/beceri düzeylerini yükseltebilirler. Bu kişiler ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark etmezler. Dunning-Kruger sendromu, Türkçede “cahil cesareti” ya da “kifayetsiz muhteris” olarak da tanımlanabilir. Bir işi yapmakta yeterli olmayanlar, başarılarını doğru dürüst ölçecek yetenekte değildirler. Bu yapıdakilere “kendisini bilmez kişiler” de denilmektedir. Bu kişiler yaptıkları ile övünen, her işte öne çıkan, yapamayacakları iş ve görevleri yapmak için harekete geçmekten hiçbir rahatsızlık duymayanlardır. Yetersiz insanların kendi yeteneklerinin, yeterli insanlara göre çok daha fazla güvenmesi durumudur. Sorun “liyakatsizler” bunu yaparken gerçekten bilgililerin, niteliklilerin ne yaptıklarındadır. Akademide ve kamu yönetiminde cehaletin ve bilgisizliğin hızla yükselişine tanık olmaktayız. Sistemli bir şekilde üstün nitelikliler, bilgililer, donanımlılar uzaklaştırılmakta ve pasifleştirilmektedir. Bilgili ve yetenek sahibi, dürüst, çalışkan, sözünde duran insanlar yerine fırsatçılar ödüllendirilmektedir. Buradaki durum; yetersizlerin değil yeterli ve yeteneklilerin elenmesi durum ortaya çıkarmaktadır. Bir tarafta yetersizler cahil cesareti ile üst düzey görevler alırken diğer tarafta bilgili ve donanımlı kişilerin alçak gönüllü olmaları nedeniyle geri planda kalmaları ve göreve talip olmamaları yahut olamamaları söz konusudur. Kamu ve özel sektör yönetimlerinde birinci sınıf insanlar birinci sınıf, vasıflı kişilerle çalışmaları şarttır. Bunlar ekiplerini kurarken eğitim, yetenek ve donanım esas alınmalıdır. Eğer üst makamdakiler liyakatsiz ise alttakiler de bilin ki ikinci veya üçüncü sınıf kişilerdir, kendilerinden bilgili kişilerle asla çalışmazlar!”

Trakya Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Osman İnci hocamız benim bu sütunlarda yayımlanan yazılarımda öteden beri yıllardır anlatmaya çalıştığım bu konuyu daha net ve anlaşılır biçimde ama gayet akademik bir dille gayet güzel biçimde anlatmış, aktarmış görünüyor. Osman İnci hocamızın kalemine sağlık! Bugünkü yazımın başlığında kurduğum cümleyi ‘VASATLIĞIN YÜKSELİŞ NEDENİ CEHALETTİR!’ diye tekrarlayarak yazımı bitiriyorum!...