POPÜLİST SİYASET VE SEÇİMLER..

Seçimlerin ve siyasetin sadece bizde değil hemen tüm dünya da ve de özellikle son 65-70 yılık süreçte en çok başvurulan silahı veya aracı POPÜLİZM’dir.. Avrupa üzerinden tüm dünyaya uydudan yayın yapan ‘Euronews’ adlı TV kanalı ve o kanalın Web sitesi tarafından Belçika merkezli bir kamuoyu araştırma şirketine yaptırdığı araştırmaya göre; Özellikle son 15 yıllık süreçte Avrupa ülkeleri arasında popülizmi siyasette en fazla kullanan siyasetçilerin, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Macaristan Başbakanı Viktor Orban olduğu açıklamışlar..

Nitekim Recep Tayyip Erdoğan, önümüzde Mayıs’da yapılacağı açıklanan genel seçimlerde ‘ANA UNSUR’ olarak kullanacağı popülizmin örneklerini daha şimdiden ortaya koymaya başlamış durumdadır. Çok değil, son bir, bir buçuk aylık süreçte sizlerde yakından takip ediyorsunu, asgari ücret 5 bin 500 liradan 8 bin 506 liraya yükseltildi. EYT’liler yani “Emeklilikte yaşa takılanlar” için birdenbire umut ışığı doğdu ve en azından bu yıl içinde 2 milyon EYT’linin emekli edilerek maaşlarının bağlanacağı açıklandı bizzat Erdoğan tarafından. Bu ve buna benzer birçok konuda izlenen popülist politikaları uygulama, yürürlüğe sokma kararı birden bire yaklaşan seçimler nedeniyle açıklandı. Bunlar da yetmedi, ev sahibi olmayan 2 milyon kadar insanı ev sahibi yapmak için 500 bin konutluk bir program duyuruldu. Tüm bu popülist amaçlı politka ve uygulamaların dahası gelecektir. Ama benim bugünkü konum, Erdoğan’ın popülist politikalarının listesini çıkartmak değildir. Amacım bir parça Erdoğan yakın geçmişte uyguladığı benzer politika ve icraatları sizlere anımsatmak ve bir parça da yine bunlarla başarıya ulaşıp ulaşamayacağını aklım ve bilgilerim ışığında irdelemek ve dolayısıyla sizleri aydınlatmak istiyorum. Nitekim Euronews TV kanalından ve WEB sitesinin Türkçe versiyonundan edindiğim bilgilere göre yaklaşık son yirmi yıllık süreçte dünya üzerinde  popülist bir dil kullanarak ve popülist uygulamalarda bulunarak başarıya ulaşan siyasal liderler arasında 1999-2006 yıllarında Venezüella’nın solcu lideri Hugo Chávez başı çekmektedir. Hugo Chávez’den sonra ise Viktor Orban  ve Recep Tayyip Erdoğan gelmektedir. Hugo Chávez popülist siyasi liderlerden ‘SOL’ dakileri, Recep Tayyip Erdoğan ile Viktor Orban  ise ‘SAĞCI’ siyasi liderlerin başında gelmektedir. Aynı araştırma sonuçlarının verilerine göre sadece ‘SÖYLEM’ bazında kalan icraat/eylem aşamasına pek gelmemiş popülist siyasi liderler de şöyle sıralanmış: Bu bağlamda bakıldığında Hugo Chávez’i Venezüella’nın şimdiki lideri Nicolas Maduro, onu da Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales izliyor. Dördüncü sırada ise yine bizden bir isim Recep Tayyip Erdoğan bulunuyor. BU arada eğer bu çağda yaşasaydı merhum Süleyman Demirel, mutlaka bu listeye hem dünya sıralamasında hem de Avrupa sıralamasında en ön sıradan yani birinci sıradan mutlaka girerdi sanıyorum. Allah rahmet eylesin!.

Popülist siyaset ve siyasetçiler denilince akla sadece Latin Amerika ülkeleri gelmemelidir. Anımsayacaksınız, Üç yıl önce ABD başkanlığını kaybeden Donald Trump, Macaristan’ın ve Hindistan’ın halihazırdaki başbakanları Viktor Orban ve Narendra Modi de popülist liderler arasında sayılmalıdır, zaten sayılmaktadır da..

Bizim Recep Tayyip Erdoğan’dan çok daha fazla ‘POPÜLİST’ siyaset dili kullandığı halde seçim kaybeden son siyasi lider olarak Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro örnek gösterilmektedir. Pekala, popülist söylem ve politikalar uygulamayan siyasal lider hiç yok mu, derseniz, onları da saymak gerekir; Aynı araştırma sonuçlarının verileri göre; ‘POPÜLİST SİYASET DİLİ’ hiç kullanmayan en belirgin siyasi lider, Almanya’nın bundan önceki Başbakanı Angela Merkel olduğu kaydedilmektedir. Onu Fransa, İsveç, Uruguay, Şili, İspanya, Avusturya, Hollanda ve Kanada liderleri izliyor. Bu araştırma sonuçlarına bakıldığında görüldüğü üzere ‘POPÜLİZM’ her ülkede ve de her zaman kazandırmamaktadır.

Tayyip Erdoğan’ın ülkemizde uyguladığı popülist politikalara gelince: Erdoğan yukarıda örneklerini verdiğim türden politikaları geçmiş seçimlerde de bolca uyguladı. Popülist söyleme gelince kürsüde konuşurken seçmeniyle çok sıcak iletişim kurarak ve kendisini yakından inceleyen, irdeleyen bir araştırmacının ifadesiyle ‘dokunan/temas eden’ bir ilişki kurması, dinleyenleri her konuşmasının ardından “Bir millet, bir bayrak, bir vatan, bir devlet!. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız” gibi sözlerle coşturması en çok başvurduğu popülist sözler, söylemlerdir. Elbette bu önümüzdeki Mayıs seçimlerinde halkın ‘DİNİ’ değer ve inançlarını da el altından ve bolca pazara sürmesi en çok beklenecek olasılık olacaktır, hiç kuşkusuz!..

Ancak daha önceki dönemlerde yaşanan seçimleri kast ederek söylüyorum, tüm yaşanmışlıklar, deneyimler göstermiştir ki seçim sonuçlarını halkın kulağından giren ‘POPÜLİST’ söylemler değil, midesine giren besinler belirler. O da Erdoğan açısından bakıldığında aşılması neredeyse olanaksızmış gibi görünen en büyük engeldir. Yoksa yanılıyor muyum?..