MİLLET İLE ÜMMET BİRBİRİNE ASLA KARIŞTIRILMAMALIDIR!..
'Millet' kelimesi güzel bir kelimedir. Aynı zamanda yüklenen anlam itibarıyla başlı başına önemli bir
kavramdır. Millet, çekirdek aile şeklinde tanımlanan kavramın üzerindeki en geniş ifadesidir, yanı
zamanda..
Millet; Bizi biz yapan insanlık ailesine bakabildiğimiz bir pencere olarakta anlamlandırılır!.
İşte o nedenledir ki; 'Millet, her ayrı inancın kendine göre tanımladırıp cendereye soktuğu
sosyolojik gerçektir.' Millet sözcüğünün sözlükte ne anlama geldiğine bakıldığında, çoğunlukla aynı
topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan
topluluğu olarak tanımlandığını; Millet'in eş anlamlısı olarak 'Ulus' kelimesinin kullanıldığını
görebiliriz. Millet, vatan denilen kutsal kavramla kullanıldığında daha güzel anlamlar kazanan bir
kelimedir. Sadece ırka yönelik yorumu yapıldığında ise soğukluk verecek ve insani duygulara uzak
düşürecek bir yanlış anlayıştır. O tarz milliyetçilik anlayışının devamı, şovenizme ve faşizme yani ırkını
her şartta üstün görme anlayışına kapı açmaktadır. Bundan dolayıdır ki, büyük önder Mustafa Kemal
Atatürk, Türk sözcüğünü ülkü birliğine dayandırmış ve milletin yanında vatanın da olması gerektiğini
vurgulamıştır. Millet ve vatanın birbirinden ayrı düşünülemeyecek zenginlikler olduğuna dikkat
çekmiştir. Bu yüzden, vatan ve millet sevgisinin insanı özgür hissettireceğini anlamayanlar yabancı
boyunduruğuna da asla ses çıkaramazlar. Gel gelelim toplumu kendi biçimsiz değer yargılarına yakın
tutma mantığıyla tuzaklar hazırlayan din bezirganı kimi siyasetçiler, bu iki kavramı kendi çıkarlarına
alet etmekten çekinmemişlerdir. Bu nedenledir ki, benim gibi kimi yazarçizer takımından birileri bu
konu üzerine yazma gereksinimi duyduklarında meselenin doğru biçimde ve en iyi şekilde detaylı
anlaşılabilmesi amacıyla 'Türk milleti mi, İslam ümmeti mi' gibisinden bir başlık atarak yazmaya
başlarlar ve derledikleri bilgilerle anlattıkça anlatırlar..
Seçim dönemlerinde bilboardlarda yer alan afişlerde 'Milli' kelimesini devamlı şekilde kullanan
İslamcıların bundan aslında neyi kastettiğini anlamayan kimi saf-ı salaklar 'Milli' sözcüğünden 'Millet'
kavramının, daha açıkçası 'Türk ulusu'nun kastedildiğini zannetmektedirler. Oysaki, 'Millet'
kavramının dinsel literatürdeki karşılığı düpedüz 'Ümmet'tir. Dinsel kaynaklarda Müslümanlardan,
'Hz. İbrahim’in uyguladığı esaslara uyan topluluk yani ümmet' anlamına gelen 'Millet-i İbrahim' diye
söz edildiği herkes tarafından ne yazık ki bilinmemektedir. Din eksenli siyaset yapan birileri ve kimileri
'Millet' sözüyle aslında kendi jargonunu kastetmektedir yani 'Millet' diyerek aslında 'ümmeti' kast
etmektedirler. Çünkü bazı hadis kaynaklarına dayanarak 'Halk' kavramını 'Raiyye' yani 'güdülmesi
gereken hayvan' anlamında görmekte, kendilerini de 'Rai' yani 'hayvanları güden' sizin
anlayacağınız 'çoban' konumuna getirip sabitlemektedirler. Akılda tutulması akıllardan hiç
çıkarılmaması gereken husus bu noktada din eksenli siyaset yapan siyasetçilerin en büyük
destekçilerinin Batı dünyası ile o dünyanın finansal ekürisi olan İsrail olduğu gerçeği olmalıdır. Batı
dünyasıyla onun ekürisi İsrail, millet ve vatan kavramlarının, sömürmek istedikleri topluluklarda
kullanılmasını kesinlikle istemezler. Bu yüzden din eksenli siyaset yapan siyasetçilerin bu iki kavrama
düşman olmalarını ve yönettikleri halkların zihninden ve tasavvurundan bunları silmelerini isterler.
Sağlıklı, doğru ve mantıklı din inancını yıkmak adına, radikal ve sapkın dinci örgütlerin ya da grupların
başına özel olarak eğitip yetiştirdikleri kişileri getirirler. Söz konusu o kişiler de 'İslam dini adına'
manifestolar hazırlayıp iyiniyetli dindarların önüne hiç utanmadan ve sıkılmadan 'İslami bildirge'
şeklinde koyarlar. Milli duyguların haram olduğunu, bu nevi düşüncelerin cahiliye döneminden kalma
'asabiyetçilik' yani bir bakıma 'ırkçılık' olduğunu hararetle savunurlar. Asabiyetçiliğin ise küfür, yani
din dışına çıkmak anlamı taşıdığına sıkça ve çokça vurgu yaparlar. Bu konuda anlatacak daha çok şey
var ama bugünlük bu kadar yeter sanırım. Yeri gelirse ve zamanlama da doğru olursa ileriki günlerde
yine bu konuya değinebilirim..
Yorum yapın