“Geçinmeye gönlü olmak” diye bir ifade vardır dilimizde. Bu ifade bize, geçinme sanatının temelinde niyet olduğunu anlatır. Kişinin incitmemeye ve incinmemeye niyet etmesi, ardından gayretle davranışlarını biçimlendirmesi, sözlerini arındırması gerekir. Niyetin iyi olmadığı bir durumda sonucun iyi olması elbette mümkün değildir. Belki de büyüklerimiz bu yüzden “Niyet hayır, akıbet hayır” derler. Davranışların özünü kişinin niyeti oluşturur. İnsanların aralarındaki geçimsizlik çoğu zaman niyetin iyi olmamasından kaynaklanır. Niyet o kadar önemlidir ki hataların bile üstünü örtebilir. İyi geçinme için yola çıkmış kimse, kusurları eksikleri görmez. Görse bile bunu büyük bir meseleye dönüştürmez. Geçinme yönünde iyi niyeti olan kimse, daha baştan bu kararıyla davranışlarını belirlemiş olur.
Çoğu zaman insanların geçinme konusundaki yanlışları, birbirlerinin farklılıklarını kabul etmeyişlerinden kaynaklanabilmektedir. Zira geçim sıkıntıları, zor kişilik olarak tanımlanan kişilerin dışında da toplumsal hayat içinde zaman zaman baş göstermektedir.  Aslında tahammül etmeyi öğrenmek çok önemlidir. Bu aynı zamanda bir ahlak unsurudur. Herkes birbirini sevmek zorunda değildir. Ancak farklılıkları kabul ederek geçinme gayreti göstermek, toplumsal yaşam için bir zarurettir.  Karşımızdakini değiştirmeye çalışmaktan ziyade onu olduğu gibi kabul etmek, aslında iyi geçinmek için de önemli bir ilkedir.  Bu yöntemi Hz. Muhammed’in de hayatında uyguladığını görüyoruz. O, muhatabının özelliklerine göre davranırdı. Şayet bir çocuksa muhatabı kuşu öldüğünde onu ziyarete gider hâl hatır sorardı. Veya bir yaşlıysa karşısındaki kişi, ona latife yapar ve onun hâline göre muamelede bulunurdu.  Farklılıkları gözeterek davranışlarımızı biçimlendirmek, insani ilişkilerde sağlıklı bir iletişim kurulması ve güzel geçim için esastır. Farklı mizaçlara tahammül ve hoşgörü, kişiyi geliştiren bir tutumdur. Yaratılanı Yaradan’dan ötürü hoş görmek, hem dinimizin hem de kültürümüzün temelini oluşturur.
Yunus Emre, şiirinde güzel geçinmeyi şöyle anlatıyor:
Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için dalı incitme gönül.
Mevla verince azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül.
Dokunur gayretine, karışma hikmetine,
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül.
Sevmekten geri kalma, yapan ol yıkan olma,
Sevene diken olma, gülü incitme gönül.
**(Haklı iken de, münakaşayı terk edene, Cennette bir köşk verilir.) [Taberani]
**(Haklı da olsa, münakaşayı terk etmeyen, hakiki imana kavuşamaz.) [İ.Ebiddünya]