FETÖCÜLER BELKİ TAMAM AMA ÖTEKİLER NE OLACAK?

15 Temmuz 2016 yaşanan kalkışma, hain darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması ve
bastırılmasının ardından OHAL ilanıyla hızla yürütülen operasyonlarla gözaltına almalar, tutuklamalar,
peşin sıra yayımlanan KHK ile açığa almalar, görevden el çektirmeler, kapatılan, el konulan okullar,
hastaneler, fabrikalar, şirketler, süregelen yargılamaların tümü Fetö'cülerin ayıklanması,
temizlenmesi amacıyla beş yılı aşkın bir süredir sürdürülüyor..
Bu noktada öyle sanıyorum ki çoğunuzun aklına şöyle bir soru gelmektedir; “Fetö'cüler belki tama
ama ya ötekiler ne olacak?..”
Ötekiler derken kimleri mi kast ediyorum. Bakın hemen anlatayım o zaman;
Bu devletin içine çöreklenmiş sadece Fetö'cüler mi var?.
Başka cemaatlere, tarikatlara hatta örgütlere mensup ya da o cemaat, tarikat veya örgütlerle bir
şekilde ilişkili, kenarından köşesinden onlara bulaşmış, zamanı geldiğinde(!) Fetö'cüler gibi, haince
bir kalkışmaya girişmek için fırsat kollayan Cumhuriyet, Atatürk düşmanı, demokrasi, hukuk ve
devlet düşmanı başkaları yok mudur?.
Fetö’cüler temizlendiğinde devletin içine çöreklenmiş yani ordu, emniyet, yargı, eğitim, maliye
kadrolarındaki, bir başka deyişle kamudaki tüm potansiyel hainler tümüyle temizlenmiş mi olacak?.
Hiç ama hiç öyle olduğunu sanmıyorum!.
Hatta sanmıyorum, demek fazla saf dillik olacak adım kadar eminim!.
Dahası şundan endişe eder, korkarım ki; Fetö'cüler, 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle tümüyle
ayıklanıp temizlense dahi ‘meydan bu kast ettiğim ötekilere kalacak’ onlar da ‘fırsat bu fırsattır’
deyip, Devlet’in içine çöreklenmiş Fetö'cülerin derdest edilmesiyle onlardan boşalan yerlere, kilit
noktalara sızıp yakın gelecekte 15 Temmuz benzeri haince bir kalkışmaya girişmeyeceklerini kim
söyleyebilir, kim garanti edebilir ki!.
Bu sözlerimden hareketle ' artık herkesin olduğu gibi iktidarın da gözü açıldı, senin ötekiler diye kast
ettiklerine hiç fırsat bırakırlar mı, Fetö'cüler gibi devletin içine çöreklenmelerine hiç göz yumarlar
mı, o bir kere olur, artık olmaz!' Demeyin sakın, ‘olur’ hem de ‘bal gibi olur, oluverir!’ Çünkü tıpkı
Fetö'cüler gibi, o kast ettiğim ötekiler de bugün devleti idare edenlerin ‘yumuşak karnı, temel
hassasiyeti’ olarak kabul ettiği muhafazakar dindarlığı ana arguman ve temel referans olarak kullanıp
tıpkı Fetö'cüler gibi devletin içine yani orduya, yargıya, emniyete kısacası kamuya çöreklenip yakın
gelecekte 15 Temmuz 2016'da Fetö'cülerin başaramadıklarını onlar başarmaya teşebbüs edebilirler.
O ötekilerin asla böyle bir şey yapmayacaklarının garantisi var mı, varsa bu garantiyi kim verebilir?.
Bence hiç kimse öyle bir garantiyi asla veremez!.
O halde, başta devleti idare edenler ve onların yerel unsurları da dahil olmak üzere iktidarın tüm
kudretli egemenleri aldatılmaya ve kaldırılmaya karşı uyanık olmalı, ‘muhafazakarlık, dindarlık
kisvesiyle’ davranıp hainlik peşinde koşmaya müsait olanlara bu kez itibar etmemeli, elinin tersiyle
itmeli, onlara asla fırsat vermemelidir..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, iktidar partisi AKP’nin bu milletin karşısına geçerek “Alnı secdeye değen,
abdestinde, namazında, orucunda yani külliyen ibadetinde olan dini bütün insandan bu millete ve
memlekete asla zarar gelmez, dedik meğer bunların hepsi sahteymiş, meğer onlar hainmiş,
aldatıldık, kandırıldık!” mazeretinin arkasına ikinci kez sığınma hakkı yoktur, asla olamaz da!.
Üniformalısından siviline kadar devlet hizmetinde ehliyet ve liyakat, ülkesine ve milletine sadakatle
dürüstlük temel kriterler kabul edildiği sürece, Anayasamızda yazılı olan biçimiyle 'demokratik ve laik
sosyal bir devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağına inananları yani bizleri
içten veya dıştan gelebilecek hiçbir güç yıkamayacak veya bölemeyecektir!.'