ENDÜSTRİYEL FUTBOL ÇARKI FİNANSAL FUTBOLA DÖNÜŞTÜ

Katar’da devam eden Dünya Kupası maçlarını izlerken şöyle bir düşündüm. Elbette ilk kez Dünya Kupası izlemiyorum. 1974’de Almanya’da yapılan Dünya Kupası maçlarının bazılarını o zaman evimizde televizyon olmadığı için çocuk yaşlarda, evlerinde siyah beyaz televizyonu bulunan konu komşunun ve bazı akrabalarımızın evinde takip edebildim. 1978’de Arjantin’de gerçekleştirilen Dünya Kupasını ise evimizde rahmetli babamla birlikte izledim. 1982 İspanya Dünya Kupası’nı evimizde siyah beyaz TV’den, dışarıda ise renkli ekrandan izleme fırsatım oldu. Neyse konumuz, Dünya Kupası tarihi üzerine anılarımın yer aldığı bir yazı değil elbette..

 Belleğimde yer edinmiş olan, 1974 yılından bu yana gerçekleştirilen tüm ‘Dünya Kupası’ maçlarının geneline; oynanan futbolun kalitesi, sportif rekabet ve heyecan açılarından bakıldığında, o eski zevk ve tadın kalmadığını, o eski zevki ve tadı alamadığımı, fark etmem zor olmadı. Öyle sanıyorum ki, benimle aynı görüş ve düşünce içinde olan birçok insan vardır. Katılır mısınız bilmem ama dünya futbolu ‘endüstriyel futbol finansal futbola dönüşmüş’ durumdadır. Amatör ruh, Milli forma heyecanı ve hislerle rekabet duygusunun had safhada yaşandığı, heyecanın dorukta olduğu, kıran kırana maçların yaşandığı o eski Dünya Kupası maçlarını, bugünlerde Katar’da oynanan Dünya Kupası maçlarını izlerken özlemle ve hüzünle anımsadım. O yüzden de ‘endüstriyel futbol finansal futbola dönüşmüş’ tespitini yapıverdim. Bir veya en fazla iki maç hariç Katar’da oynanan maçların çoğunda, ne zevk, ne heyecan, ne futbolun özünde var olan ve olması gereken rekabet ruhu, heyecanı kısaca söylemek gerekirse ‘İşte Dünya Kupası finallerine yakışır maçlar izliyoruz’ dedirtecek futbol kalitesi ne yazıktır ki göremedim, gözlemleyemedim. Çünkü öyle zannediyorum ki, asıl yanlışın ta başından başladı. Yani FİFA tarafından 2022 Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesiyle dünya futbolu kocaman ve içinden nasıl çıkılacağı bilinmeyen bir çukura düşürüldü. Çünkü Katar’ın kupaya ev sahibi olabilmek için dağıttığı rüşvetler, FIFA yöneticilerinin Katar finansal sermayesiyle çirkin ve kirli ilişkileri, ilk başta var olmayan stadyumların kısa sürede yapılıp yetiştirilmesi için köle gibi çalıştırılan ve o esnada iş kazalarıyla katledilen yüzlerce, binlerce köle işçiler aklıma ve gözümün dolayısıyla zihnimin önüne geliveriyor..

Kısacası, ‘1980’lerde başlayan futbolun endüstrileşmesi süreci, 2000’li yıllarda tamamlanmış ve 2002 Dünya Kupası ile birlikte futbolun finansallaşması süreci başlamıştı. İşte bu süreç bugünlerde Katar’daki 2022 Dünya Kupası ile dönüşümünü tamamlamak üzeredir’ diye düşünüyorum. Ancak, bu tespiti yaparken konunun daha iyi ve doğru biçimde irdelenmesi için ‘Sosyopolitik’ ve ‘sosyoekonomik’ boyutlarında meseleyi enine boyuna ele almak gerekmektedir. O zaman da sanayi kapitalizminin yerini ‘finans kapital/mali sermaye’ düzeninin alması üzerinden dünya futbolu hakkındaki bu sözünü ettiğim dönüşümü gerçekten tartışabiliriz. Anımsayacaksınız, futbol, sadece bizde değil dünya üzerinde önceleri stadyum merkezliydi. Yani Futbol ekonomisi; stadyum ve seyirci geliriyle, stadyumun etrafında satılan ürünlerle sınırlıydı. 1970’lerde bizde ise 1960’lerde Futbol maçları TV’lerden canlı yayınlanmaya başlayınca futbolun endüstrileşme sürecine girilmiş oldu. Büyüyen ekonomisiyle futbol tüm dünyada metalaştı ve böylece tüm dünyaya ‘endüstriyel futbol’ egemen oldu. Ancak 2000’li yıllarla birlikte ve bilhassa Güney Afrika’da gerçekleştirilen Dünya Kupası ile birlikte son yıllarda futbolun ekonomisi de büyük ölçüde değişim geçirmeye başladı. Futbol kulüpleri birbiri ardına şirketleşti, halka arz yoluyla sermaye piyasalarına, borsalara girdi. Kulüpler tahvil-bono gibi finansal araçlar çıkardı, piyasaya sürdü. Stadyum etrafında satılan ürünlerin yerini kulüp mağazalarının profesyonel satışları aldı, taraftarlar bu bakımdan müşteriye dönüşüverdi. Finansal ve dolayısıyla kapital güçler kulüpleri satın aldı, böylece liglerin yayın hakları bir anda finans savaşlarına dönüştü. Bu arada ulusal ve uluslararası düzeyde’KARAPARA’ aklamanın yolu ve dolayısıyla kulvarı yani bahis sektörü, futbola küresel düzeyde egemen olmaya başladı. İşte 2022 Katar Dünya Kupası, bu sürecin geldiği son zirvedir. Artık endüstriyel futbol değil, finansal futbol süreci ve dönemi içindeyiz, ne yazık ki..

Düşünün bir kere Avrupa’nın en büyük ve köklü kulüplerini ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ligin TV yayın haklarını satın alan Katar, ‘mali sermayesi ve finans kapital’ gücüyle bir Dünya Kupası’na ev sahipliği yapabilmek için hiç tereddüt etmeden kesenin ağzını birden açıverdi.

Geçen 21 Kasım’da Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “FIFA’nın kirli yüzü” başlıklı bir makalede, ‘küresel finans kapitalizminin’ dünya kupasını satın almasının bilançosu ortaya konulmuştu. Oradan yaptığım kısa alıntılarla konuyu özetleyerek sizlere aktarmak istiyorum; “Katar oylama öncesinde 15 ülkeye yüksek tutarlı bağış yaptı, bu 15 ülkenin altısı, oylamada karar verecek yönetim kurulundaydı. Konu FIFA’da bir soruşturmaya dönüştü ama finans kapital soruşturmayı da biçimlendirdi: Bir usulsüzlük olmadığı raporlandı. Ancak rapor pek çok hata ve eksiklik içeriyordu, Başmüfettiş Michael Garcia bunları kamuoyuna açıklayarak istifa etti. Katar’ın Dünya Kupası’nı alabilmek için FIFA’ya 880 milyon dolar gizli ödeme yaptığı, FIFA Başkanı Joao Havalange ve iki FIFA Yönetim Kurulu üyesi Katar lehine oy kullanmak için birer buçuk milyon dolar aldığı, FIFA Genel Sekreter Yardımcısı Jack Warner’ın, Katar’ın Dünya Kupası’nı satın aldığına dair e-postaları ortaya çıktığı, dünyanın tanınmış basın/medya organları tarafından iddia edilirken, Amerika’da FBI soruşturmasında FİFA yönetim kurulunun en az yarısının bu kirli ilişkilere bulaştığı ortaya çıkarıldı ama sonuç değişmedi ve Katar, 2022 Futbol Dünya Kupası’na ev sahibi oluverdi..

Böylece haziran-temmuz aylarında yapılan dünya kupası, Katar için kasım-aralık aylarına çekildi. Küresel Finans kapitalizmi, iki yıl öncesi kadar 14 bin kişilik sadece bir stadyumu bulunan Katar’da yüzlerce göçmen işçinin ölümleri pahasına çok ağır koşullarda çalıştırarak stadyum sayısını kısa sürede yediye çıkarıverdi. Dünya Kupası organizasyonuna yeterliliği kesinlikle bulunmayan Katar mali sermayesinin gücü, organizasyonun güvenliğini de dışarıdan satın aldı: 3 bin 500 Türk polisi Katar’da görevlendirildi. Dünya Kupası için özel seçilen polislerin günlük 80 dolar harcırah alacağı bildirildi. Bu arada, dikkat ederseniz, endüstriyel futboldan finansal futbola geçişin tamamlandığı Katar’da 2022 Dünya Kupası’nın eşleşmeleri de dikkat çekiciydi: İran, nasıl bir tesadüfse ABD, İngiltere ve Galler’le aynı gruba düşüverdi. Dolayısıyla takımının her maçı İran’a karşı propaganda savaşının platformuna birden dönüşüverdi. Sözün özü, ben sizlere anlatabileceklerimi zaten anlattım; Şunu demek istiyorum; finans kapitalizmine dönüşen küresel boyuttaki sömürü düzeni, futbolu da bitirmektedir. Bilmem farkında mısınız?..