CANİ KÜREK..

Enam Suresi 36. Ayette Allah, “Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir" buyuruyor. Bu ayet bize hayvanların haklarını açıkça hatırlatması bakımından oldukça önemli olduğu halde, İnsanoğlu kadar vahşi, acımasız, vicdandan yoksun bir canlı türü de yok. Yüce Allah Alemleri, Ademoğlu için yaratmış, tüm nimetlerinden faydalanılsın diye insanoğlunun emrine vermiştir. Ama hiç bir canlıya eziyet edilmemesini emretmiştir.

 

Yazıma, insanlığımdan utandığım için böyle başladım. Bu günkü konum aslında yavru eğitimi ile ilgili bilinmesi gereken ana noktalardı. Ancak son günlerde, Mamak ve Konya Köpek Bakım ve Rehabilitasyon merkezlerinde yaşanan vicdansızlıkla ile ilgili yazmak istedim. Tabelasında rehabilitasyon merkezi yazan bir yer, vahşi duygularla hareket ederek kendi ismine ihanet etmiştir.

 

Yıllarca köpek eğitimi ile uğraşan ben, kazayla veya tıbbi gereklilikle veya doğum sırasında, ani gelişen bir olayda birçok köpek ölümüne tanıklık ettiğim halde Konya da yapılan vahşeti insanlığımdan utandığım için izleyemedim bile.

 

Sorunun ana temeli bilgisizlik, eğitimsizlik, yeterli olmayan sistem çözümleri. Bir barınak yapıyorsunuz mevcut duruma yetmiyor. Bunun yanında konu hakkında yeterli donanımı olmayan merhametsiz personel ile bu işi yürütmeye çalışıyorsunuz, sonra da ortaya toplumsal infal çıkıyor.

 

Beni sevindiren şey, bu olay ortaya çıktığında, hayvan severlerin toplumsal birliği, Yurdumuzun her noktasında oluşan tepki ve sevgi seli oldu. Tam tersi ise, yazıları davranışları, işleri ile sevilen tanınmış bazı kişilerin bu konuyla ilgili öldürelim, bakılmıyorsa uyutalım, şeklindeki acımasız tepkileri. Biz toplum olarak, kabul etmesek bile tecavüzcüleri, kadın katillerini, çocuk istismarcılarını hatta, onlarca kişinin ölümüne sebep olmuş teröristleri bile modern hukuk kuralları çerçevesince yargılarken. Hiç bir günahı olmayan tecavüz etmeyen ki tecavüz edilen, katil olmayan, tek dertleri bir lokma ekmek ve sıcak yuva olan bu masumları neden yargısız öldürmek, pardon onların tabiriyle uyutmak istiyoruz.

 

Bunların önüne geçmek için ne yapabiliriz. Öncelikle bakamayacaksak köpek sahiplenmemeliyiz. Sahipli köpeklerin terk edilmesi sert yasalar ile yasaklanmıştır. Bu kolay kurtuluş yolunu kullanmamalıyız. Sokak hayvanlarının barınaktan sahiplenilmesi kurallara tabii tutulmuştur. Bu konudaki yasalar yeterli veya yetersiz tartışmaya açıktır. Ancak uygulama yoruma ve keyfe bağlı değildir. Yasa ilgili kurumlara, yakala, aşıla, kısırlaştır ve yerine bırak, hasta sokak hayvanını tedavi et, toplumsal tehlike olan sokak hayvanlarını barınaklarda kontrol altına al diyor (Kürekle öldür, poşetlere doldur, sel baskınında boğ öldür demiyor) Peki üstü kapalı ifadesi uyutmak olan ötenazi kuralları nelerdir? Bu işlem çok ama çok katı kurallara bağlıdır. Yasaya göre, aşısı ilaçlaması ve kısırlaştırma uygulaması yapılmış küpeli hayvan dostlarımız uyutulamaz. Barınaklarda ise tedavisi mümkün olmayan hastalığının bulunması ayrıca insana ve diğer canlılara karşı kanıtlanmış giderilemeyen agresifliğinin olması durumunda 3 Veteriner Hekimin onayı ile bu işlem yapılır. Yani kısaca az şart çok kural işlemi uygulanır.

 

Kabul edelim mevcut durum kötü. Barınaklar içler acısı. Personel yetersiz, gönülsüz, eğitimsiz. Irka, vücut yapısına, sağlık durumuna bakılmadan her çeşit masumlar aynı kafese konuluyor. Doğal olarak böyle durumda, güçlünün zayıfı öldürdüğü hatta yetersiz besleme nedeniyle ölenin yendiği, sert doğa kanunları ortaya çıkıyor.

 

Nasıl düzeltebiliriz Köpek eğitimi ile ilgili gittiğim Almanya ve İngiltere de olduğu gibi barınaklarımız, yerleşim yerlerinden uzak ama doğa içinde, büyük ve küçük ırk, hasta ve sakat köpekler için ayrı ayrı olmalı. Karantina bölümlü Gelişmiş ve her türlü türlü müdahaleyi yapacak tıbbi personel ve imkan bulunmalıdır. Klinik düzeyinde yeteri kadar kontrol yapılamadığı için birçok can buralarda hastalıktan ölüyor. Teşhis ve tedavi zamanında yapılamadığı için hastalık salgın halinde büyüyor.

 

Sahiplendirilecek dostların, yeni hayatlarına alışması için sosyalleştirme uygulamaları yapılmalıdır.

 

Maddi eksiklikler olabilir. Bu eksiklikler bir şekilde tamamlanır. Ancak eğitim hayvan sevgisi ve merhamet maddi değerler ile alınamaz.

 

Gelin hep beraber bu olaya bir çözüm bulalım ülke gündeminden bunu düşürelim mesela.

 

Yerel yönetimler, Hayvan koruma dernekleri ve STK ile ortak çalıştay yapmalı.

 

Barınaklardaki imkanlar hem teknik ve personel olarak arttırılmalı.

 

Barınaklarda gönüllü çalışan personel sayısı arttırılarak insan yükü azaltılmalı.

 

İş insanlarından bu konuda destek ve sponsorluk istenmeli. Yemekhane lokantalardan artan yemekler ile ilgili iaşe desteği alınmalı.

 

Barınaklarda görevli personele, hayvan davranış bilimi, etiloji, sabır ve ihtiyaç olan diğer konularda eğitim verilmesi sağlanmalı. Bu eğitimler Veterinerlik Fakülteleri Halk eğitim merkezlerince konusunda deneyimli kişilerce yapılabilir.

 

Personel hayvan sevgisine sahip, merhametli sabrı yüksek, stres ve öfke kontrolü olan kişilerden seçilmeli

 

Hayvanları koruma dernekleri için devlet desteği sağlanarak gönüllü çalışanlara imkan verilmeli.

 

Her düzey okulda evlatlarımıza sokak hayvanları ile ilgili seminerler düzenlenmeli. Sevginin evrensel olduğu ve her canlıya verilmesinin gerektiği çocuklarımıza öğretilmeli.

 

Bütün bunlar devlet ve STK iş birliği ile yapılması gerekenler. Ferdi olarak bizler ise

 

Sokaklarda bizim kadar onların da hakkı olduğunu unutmayalım.

 

Korktuğumuz için ölmelerine veya öldürülmelerine müsaade etmeyelim.

 

Çocuklarımıza hayvan sevgisini aşılayalım.

 

Yapılan iyi şeyleri taktir etmeyi bilelim.

 

Sokak hayvanlarına karşı mesafeli duranlara tanıtıcı, ön yargıları giderici bilgilendirmeler yapalım.

 

El birliği ile barınakların durumunun düzeltilmesi için destek verelim.

 

Baskıcı değil yapıcı, yıkıcı değil gönlü zengin olalım.

 

Olaydan sonra değil olay olmadan etkili olalım.

 

Satın almayalım sahiplenelim.

 

Sokaklarda yaşayan canlar için bir kap su bir kap yemek koymayı unutmayalım.