Az da olsa bugün elimizde bulunan bir nimet, imkân ya da nesne, büyük de olsa henüz elimize geçmemiş olandan daha iyidir.
İnsan doğası gereği hep daha fazlasını, daha iyisini, daha büyüğünü ister. "Azıcık aşım kaygısız başım" demek yerine, "Dur ya, belki daha iyisi olur" diye bekler dururuz. İşte bu bekleyişin sonu çoğu zaman eldeki tavuğun kaçmasıyla, o hayalimizdeki kazın da hiç gelmemesiyle sonuçlanır!
Düşünsenize, biri size "Al şu tavuğu, hemen ye" dese, ama bir başkası da "Yok yok, yarın sana kaz vereceğim" diye söz verse… Çoğu kişi kazı beklemeyi tercih eder. Peki ya o kaz hiç gelmezse? Ya da gelir ama siz açlıktan çoktan tükenmiş olursanız? İşte atalarımız bu yüzden uyarıyor: "Bugünkü tavuk, yarınki kazdan iyidir!"
Hayat sadece büyük fırsatlar peşinde koşarak değil, küçük ama kesin kazançları değerlendirmekle güzelleşir. Bugün elimize geçen fırsatları beğenmeyip, "Daha iyisi olur" diye beklersek, belki de sonunda elimizde hiçbir şey kalmayacak. İş dünyasında da ilişkilerde de bu böyle. Küçük adımları atmadan büyük başarılara ulaşılmaz.
Özetle, hayaller güzel ama gerçekler daha güzel! O yüzden elinizde bir tavuk varsa, onu iyi değerlendirin. Kimi zaman basit ama sağlam adımlar, uçan kaz hayallerinden daha kıymetlidir. Yoksa elde var sıfır!
***
Bugün nedendir bilmiyorum ama ata sözlerine sardın. “Bugünkü tavuk, yarınki kazdan iyidir” sözünün ardından “Akraba ile ye, iç, alışveriş etme” sözü hakkında birkaç kelam etmek isterim.
Birçok kişinin akraba ilişkisi pek iyi değildir. Sebebi ise genelde miras ya da özetle parasaldır.
Size bir örnekle bunu anlatmaya çalışayım.
Bir gün bir dükkâna girdiniz, kasada dayınız veya amcanız var. "Yeğenim, sen bizdensin!" diyerek fiyatları yuvarlıyor ama nedense hep yukarı doğru… Ya da kuzeninizle ortak bir iş kuruyorsunuz, işler başta tatlı giderken bir bakıyorsunuz, hesaplar karışmış, faturalar havada uçuşuyor, bayramda bile göz göze gelmek zorlaşıyor. İşte tam da bu yüzden atalarımız "Akraba ile ye, iç, alışveriş etme" demiş!
Peki neden? Neticede akraba dediğin güvenilir olur, değil mi? Ama işin içine para girince duygular bulanıklaşıyor. Kimse kötü niyetli değil belki ama beklentiler uyuşmadığında küslükler kaçınılmaz oluyor.
Akrabayla yemek yemek tamam, içmek güzel ama alışveriş başka bir boyut. "Aman canım, aramızda para konuşmayalım" diyerek başlayan işler, sonunda "Ama sen söz vermiştin!" diye bitiyor. Üstelik arada kaybolan para sadece cüzdandan eksilmiyor, güven duygusunu da götürüyor.
O yüzden, eğer dayınızın yada amcanız marketinden alışveriş yapıyorsanız fişinizi isteyin, kuzeninizle iş yapıyorsanız baştan her şeyi yazıya dökün. Akrabalık baki kalsın, dostluk zarar görmesin. Çünkü unutmayın, bozulmuş hesaplar düzelir ama kırılmış kalpler tamir tutmaz!
Saygılarımla.
Yorum yapın