DOBRA DOBRA

Evet, bugün 30 Ağustos Zafer bayramı. Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün Başkomutanlığında kazanılan büyük zaferin 99. Yıldönümüdür..
Ulusal kurtuluş savaşımızın son aşaması kabul edilen Büyük Zafer yani 30 Ağustos 1922’deki
Başkomutanlık Meydan Savaşı sonrasında bozguna uğrayan düşman kuvvetleri 9 Eylül’de İzmir’de
denize dökülmüştür. Dilerseniz, bu süreci tarih yapraklarından bir kez daha anımsayalım; Birinci
Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması ile yurdumuz tamamen
elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son verilmek isteniyordu. Yüzyıllardır
üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz
isteniyordu. Türk ulusunun bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919’da
Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk’ün önderliğinde Ulusal
Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas
Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920’de TBMM’yi
kurdu. Böylece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş
Savaşı’nın merkezi Ankara oluyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun
durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. ‘Misak-ı Milli’ sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve
parçalanamayacağı görüşünden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli
ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu’da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı
cephesinde, Yunanlılarla, birinci ve ikinci İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla
Yunanlılara büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti.
Saldırı üzerine Mustafa Kemal, ordularına; ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh,
bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.’ emrini
verdi. Türk askeri, büyük bir azim ve fedakarlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri
arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi ile Türk ulusu 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk
defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk ulusunun savunma durumundan taarruz
durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından,
Mustafa Kemal’e ‘Gazi’ unvanı ve ‘Mareşal’ rütbesi verildi. Türk tarihinin dönüm noktalarından biri
olan Sakarya Savaşı’ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı. 1922
yılının 26 Ağustos’una kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde
Batı cephesine kaydırıldı. İstanbul’daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf
Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hale getirilen toplar onarıldı. Yeni silahlar satın alındı.
Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığını
yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi.
30 Ağustos’ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan
Başkomutanı Trikopis’te vardı. Bu savaş, Atatürk’ün başkomutanlığında yapıldığı için
Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı. Büyük Taarruz’un başarıyla
sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla
yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline ‘dur’ diyen ve
kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük
zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz. Büyük Türk milletine, bu kutlu bayram
hepimize kutlu olsun..