İster inanın ister inanmayın; Günümüzde ‘Emperyalizm ve Faşizm’ el ele, kol kola, diz dize biri içeriden, biri dışarıdan, hem teknolojik hem ideolojik baskılarla, hem ekonomik hem politik hem kültürel saptırma ve yönlendirmelerle, sadece bizim gibi bir ülkeyi değil, herhangi bir ülkeyi baskıyla, korkutarak, sindirerek, susturarak, sınıfları, dinleri, mezhepleri, ırkları, farklı kültürleri ve cinsiyetleri birbirlerine düşmanlaştırarak, ‘Milli İrade’ denilen kavramın yani ‘ulusal egemenliğin’ bağımsızlığını ve bütünselliğini yok ederek çok kolay ve rahatlıkla ‘bölerler’ ve ‘yönetirler!’ Böylece bir bölgenin, bir ülkenin, bütün kaynaklarını, sadece ve sadece kendi iktidarlarını sürdürmek için sürekli olarak ‘sömürürler!..’

Siz saygıdeğer okurlarım, dostlarım; Sakın ola ki, bu önermeyi bu türden bir modeli benim kafadan uydurduğumu zannetmeyin lütfen! Emperyalizmin ve Faşizmin kol kola tüm dünyayı, bütün dünyadaki bölgeleri ve ülkeleri bölerek yönettiği, tarihsel ve de bilimsel bir gerçektir. Latince ‘Divide et impera’ diye ifade edilen yani İngilizlere mal edilen ‘Böl ve yönet’ deyimi, anlayışı tarihin tozlu yapraklarına bakıldığında ta Roma İmparatorluğu dönemine kadar dayanır. İlk çağlardaki Roma İmparatorluğu’ndan yola çıkan ‘Divide et impera’ deyimi günümüzün ‘Dijital Bilişim Çağı’nda bile ‘Böl ve Fethet’ yani ‘Böl ve Çöz’ anlamında ‘siyaset bilişimi’ terminolojisinde kullanılmaktadır. ‘Siyaset Bilişimi’ ve algoritma analizinde çok kullanılan, bu terminolojik sorun; bir algoritmayı, küçük parçalara bölerek çözümlemeye ve çözmeye, yeni algoritmalar oluşturmaya dayalı yaklaşımlardan birisidir aslında. Elbette Roma İmparatorluğu’ndan günümüze kadar pek çok dönemde bu siyaset bilişim terminolojik ifadesi bugüne kadar çok etkili biçimde kullanılmıştır. Örneğin; Osmanlı İmparatorluğu zayıflamaya başlayınca, Balkan ülkelerini İmparatorluk’tan ayırmak için izlenen ‘Böl ve yönet’ politikası, siyaset bilimi literatürüne ‘Balkanlaştırma’ kavramı olarak girmiştir. Sözgelimi; Batılı Emperyalistlerin ‘Eastern Question’ olarak tanımladığı Osmanlı İmparatorluğu’nun bölüşülmesi ‘Sevr Antlaşması’ ile uygulamaya koyulmuştur. İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’da hala izlediği ‘Böl ve yönet’ politikası geçmişten günümüze Ortadoğu’yu ‘din, mezhep/ kabile/ aile’ esasına göre farklı ülkelere ve nüfus bölgelerine bölmüş olmakla birlikte, bugün de bu politika ve bölmeler, bölünmeler devam etmektedir. Örneğin; Asya’nın ve Afrika’nın sömürgeleştirilmesinde sadece İngilizler değil Emperyalist Batı ülkelerinin hemen hepsi buralarda ‘Böl ve yönet’ yöntemini fütursuzca kullanmışlardır. Yakın geçmişte anımsayacaksınız, eskinin Doğu Blok’unun güçlü lideri Sovyetler Birliği de çöktükten sonra, Rusya Federasyonu adıyla 15 parçaya, Yugoslavya ise 7 farklı ülkeye bölünmüştür. O yüzden daima şunu söylemek şu tespiti yapmak gerekir; Dış politika ile yakından ilgilenenlerin bildiği asla unutulmaması gereken bir özdeyiş vardır: “Bir suda iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan bir İngiliz geçmiştir.” Bugün de bu politika yani ‘BÖL ve YÖNET’ politikası, bizzat Amerika Birleşik Devletleri tarafından Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Güney Asya’da Kafkasya’da ve dünyanın başka bazı bölgelerinde çok etkili bir biçimde halen kullanılmaktadır. Tüm bunları anlattıktan sonra gelelim bugüne, yani 31 Mart Yerel Seçimleri öncesi öngörülerimize; Bugünün Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Erdoğan, o zaman İstanbul’u 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi adayı olarak sağ ve sol partilerin kendi aralarında bölünmesinden yararlanarak yüzde 25 gibi çok düşük bir oyla kazanabilmişti. Bugün ise öyle anlaşılmaktadır ki 2024 31 Mart yerel seçimlerde de İstanbul’ tıpkı bu ‘Böl ve yönet’ politikasına uygun bir yöntemle tekrar ele geçirecektir gibi görünmektedir. Sözün özü şudur aslında; Emperyalizm ve Faşizm ittifakı konusunda daha söylenecek daha çok söz var ama bugünlük bu kadar yeter sanırım. Anlayan anlayacağını çoktan anladı zaten!..