BİR KOVA SU

Ne oluyor, neler oluyor Müslüman ülkelerinde böyle sanki yere düşen bir cam kasenin
parçaları gibi dağılmış gitmişiz. Hala gelemedik biz kendimize. İşte görüyorsunuz bir
Müslüman ülkesi olan Suudi Arabistan, yine iyilikte değil hep kötülükte çıkıyor dünya
sahnelerinde karşımıza.
Oysa biz Müslümanlar olarak kardeş gibi, olmamız gerekirken sanki düşman kardeşler
olduk. Bu kısacık dünya ahvali içinde işte ABD yüz yılın anlaşması diye Filistin'i parçalayıp,
ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'yı sanki babasının malı gibi İsrail'e peşkeş çeker gibi
verilmesini istiyor.
İşte büyük şeytan ABD zamanında güçlü nükleer silahlarını yapmış. Şimdi elindeki
silahları adeta bir sopa gibi kullanarak kendini dünya'ya güçlü bir devlet göstererek başta o
elindeki sopayla Suudi Arabistan'a, BAE gibi ve Mısır gibi ülkeleri adeta korkuyla, şantajla
kandırarak ve daha bir çok Arap devletlerini sanki esaretine alarak böylece onların petrol'üne,
doğal gazlarının üzerine oturup sahiplenmek istiyor.
Tabi bize bu durum, gösteriyor ki birlik beraberlik içinde olamayan Arap ülkeleri ve
bütün Müslümanlar ABD'nin ister istemez adeta hegemonyasına girmiş oluyorlar. Sadece
Katar devleti hariç pek çok Arap ülkeleri petrol'üyle, doğal gazıyla ben yemedim sen ye der
gibi yıllardan beri hep ABD'ye çalışmışlar.
İşte öte yandan, Mısır başkanı darbeci Sisi, ülkesini hep Müslümanlardan uzak tutarak,
böylece dünya'ya Müslüman devletlerin birlik içerisinde olmasının önüne, adeta takoz koyan
Mısır devleti başkanı darbeci Sisi, halkını da arkasına alarak büyük şeytan ABD'nin taraftarı
olan bir ülke olmuş gibi gözüküyor.
Oysa Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Pakistan birlik içerisinde olup tek yumruk
olunabilinseydi şimdi dünya'da Müslüman birliği olarak düşmanların silahlarından daha üstün
silahlar elimizde olmuş olacaktı. İşte o zaman ne ABD, ne haçlı devletlerin vatandaşları orta
doğuya silahlarıyla değil de, gelseler gelseler ellerinde bavullarıyla turist olarak gelirlerdi.
Oysa şimdi ABD'nin Filistin'i işgal planına 1.7 Milyar Müslümanlar elleri kolları bağlı
maalesef hala seyredip duruyorlar.
Bu bakımdan önümüzdeki yıllarda belki de karşımıza vahim bir durum olarak ABD,
İsrail ile birlikte Filistin'i parçalayıp işgal planı gerçekleşirse ABD ve bazı Haçlı devletler
ikinci planları Mekke ve Medine'nin işgalini de gündemlerine getirebilirler.
Çünkü ABD yıllardan bu yana elindeki nükleer silahlarla başta Suudi Arabistan, Mısır
ve BAE ülkelerine hep korku vererek ABD olarak, ben istersem sizin ülkelerinizde de Arap
Baharıyla birlikte her türlü çatışmalar ve gerekirse iç savaş bile çıkartabilirim. Sonrada
bildiğiniz gibi sizin de sonunuz aynı Saddam gibi, Kaddafi gibi olur korkusunu hep onlara
vererek, başta Suudi Arabistan ve birçok Arap ülkelerini adeta yıllardan beri ABD, elinde
oynatarak, o ülkeleri kendine hizmet eden birer kukla haline getirivermiş.

2

İşte maalesef bu Arap devletlerin pek çoğu ilimden, bilimden ve bilhassa cihad
sevgisinden uzak kalarak Suudi Arabistan adeta zamanla bir küçük ABD devleti gibi
oluvermiş. İşte görüyorsunuz, Suudi Arabistan'ın, İran'ın, Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de,
Libya'da döktükleri haksız yere kanlar, aldıkları ahlar, o akan gözyaşları, bir gün gelir bu
ahlar yerde durmaz. Gökyüzünde, bulutlara doğru çıkabilir. Sonra bir gün, bir bakmışsın,
Suudi Arabistan, İran, BAE onlarda Suriye gibi Irak gibi bir iç savaşın içinde kendilerini
buluverirler. Sonrasında ise devletlerinin ve kendilerinin ne olacağını Allah bilir.
Eğer Müslümanlar kalksalardı derin uykularından, her biri evlerinden çıkıp dökselerdi
her biri İsrail'e birer kova su, çoktan sular altında kalırdı İsrail olurdu şimdi bir büyük deniz.
O gün bayram ederlerdi köpekbalıkları, balinalar kaybolup giderken bir büyük denizin içinde
İsrail.