ATATÜRK DEVRİMLERİ UMUTSUZLUĞA KARŞIDIR

Özellikle son 70 hatta 75 yıldır, Atatürk’ün Cumhuriyet’i ilan etmesinden sonra başlattığı ve pek çoğumuzun ‘Kemalist Devrimler’ diye nitelendirdiği devrimler, onun kurduğu sistemin içinden üreyen Osmanlı saltanatı artıklarının uydurma iddialarıylaO’nu ve devrimlerini itibarsızlaştırma çabalarıyla geçti. Atatürk; Son 70-75 yıllık süreç içerisinde ve halen‘demokrasi karşıtı’hatta ‘diktatör’olarak gösterildi. Atatürkçülerin ve onun kurduğu CHP’nintek partili iktidar yıllarında “ekonomiyi felakete sürüklediği, halkı aç bıraktığı” öne sürüldü. Bu uydurma iddiaların da etkisiyle, demokratik yaşama adeta gözdağı verildi, olguların yerini geçen süreç içerisinde uydurma algılar almaya başladı. O nedenledir ki, Atatürkçülük ve Cumhuriyet Devrimi’ni savunmak, bugün daha da önem kazandı. Bu vurgu yaptığım konulara kısaca da olsa değinmek gerekirse, demokrasinin olmazsa olmaz unsurları bellidir. Kadınların seçme ve seçilme hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, eğitim ve sağlık hakkı gibi temel haklar ilk akla gelenlerdir. Bunlar da ülkemizde, ilk olarak Atatürk’ün gerçekleştirdiği Cumhuriyetdevrimleriyle gerçek anlamda güvence altına alınmıştır. Devrimler sayesindebu ülke sanayileşmeyi, kalkınmayı da başlatmıştır. Özellikle erken Cumhuriyet döneminde SSCB’den sağlanan ekonomik ve teknolojik destekle, çok sayıda fabrika ve sanayi tesisi devlet eliyle kurulmuştur. 600 yıldan fazla bir dönem boyunca monarşinin egemen olduğu bir toplumda demokrasinin hemen kurulamayacağını da hiç unutmamak gerekir. Demokratik rejim, yalnız ve ancak yurttaşlık bilincinin toplumda yerleşmesiyle mümkündür. O nedenle Cumhuriyet; eğitime, bilime, sanata, kültüre, ekonomiye, bireyleşme, toplumsallaşma, uluslaşma düzleminde de büyük önem vermiştir. Halka okuma yazma öğretmek için açılan Millet Mektepleri, çok yönlü ve işlevsel eğitim ve kültür kurumları olan Halkevleri, dünyada gelişmekte olan ülkelere örnek model olarak tarihe geçen Köy Enstitüleri, bu kapsamda ele alınmalıdır. Laik, bilimsel, halkçı, kamucu, karma ve parasız eğitim, Cumhuriyet devrimlerinin çok önemli bir atılımıdır. Ancak yıllardırAtatürkçülük ve Cumhuriyet devrimlerinin içi boşaltılmaya çalışılmaktadır. Cumhuriyet’in kısa sürede sağladığı ciddi anlamdaki yatırımları ve ekonomik birikimleri, ‘özelleştirme’adı altında, haraç mezat birkaç sonradan görme ve de iktidar beslemesi sermayedara satılmıştır. Ülkemizdeki eğitim sistemi ve toplumsal yaşam, 7. yüzyıldaki Emevi ideolojisine göre yapılandırılmak istenmektedir. En önemli amaçlardan biri, teokratik düzeni kurmak için gereken toplumsal tabanı oluşturmaktır. Oysa günümüzde İslam dünyasına dayatılan teokratik yönetim, emperyalizmin çıkarlarına uygun olarak icat ettiği bir modeldir. Bu hiç ama hiç unutulmamalıdır!..

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet devrimlerinden uzaklaşmanın sonucunda ülkemiz günümüzde ciddi politik, ekonomik ve toplumsal bunalımlarla yüz yüze kalmıştır. Bu ortam, halkımızı umutsuzluk ve çaresizliğe itmiştir. Çok önemli ve önemsenmesi gereken bir sorunumuz da kanaatim odur ki budur. Büyük Atatürk; “Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır!” diyerek bu puslu atmosferden çıkışın yolunu da bize yıllar öncesinde göstermiştir. O nedenle bu karamsar ruh halinden bir an önce ivedilikle vedalaşıp, umudun kapısını açmamız gerekir. Bunalımı aşmanın, ilk adımı bu olmalıdır. Çünkü mutluluğu, bağımsızlığı, refahı için harekete geçen halkın karşısında hiçbir güç duramaz. Tarihte yaşanan büyük buhranlar, yeni toplumsal dönüşümlere yol açmıştır. Atatürk’ün bize bıraktığı görkemli miras, geleceğimize de ışık tutmaktadır..