DOBRA DOBRA

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dün 99.ci yıldönümünü kutladığımız 30 Ağustos 1922'deki Büyük
Zafer'i, 1924 yılında Dumlupınar'da yaptığı konuşmasında şöyle anlatıyordu;
"Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en
derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış,
kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve
bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir toplu
davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu. Ulusun bütün varlığı ile, bütün inanıyla, canını dişine
takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması gerekti. İşte baylar o erek bu yerdi,
burasıydı. Umulan ve istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi.30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihi'nin
en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur, ama Türk
Ulusu'nun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine
yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbelli ki yeni Türk
Devleti'nin, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada
taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin,
cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır."Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren
sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce
özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O'nu
yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.."
Ulu önder Atatürk'ün "Zafer" ile ilgili söylemiş olduğu diğer veciz sözleri şunlardır;
"Zafer, Zafer benimdir, diyebilenindir. Başarı ise, başaracağım, diye başlayarak sonunda başardım,
diyebilenindir."
"Memleketimizi esir etmek isteyen düşmanları behemehal mağlûp edeceğimize dair olan emniyet
ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır."
"Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Hayatı millet tehlikeye maruz kalmayınca harp tam manasıyla bir
cinayettir."
"Türk Neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk Neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul
etmelidir ki onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır."
"Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz."
"Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı
olmuştur."
Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen
Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan Orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9
Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin
ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının
geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30
Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi
vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi. Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere
Başkomutanlık yetkisi verilen Gazi Mustafa Kemal Paşa taarruz kararını haziran ayında almış ve
hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü. Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da
başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği
Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı. 30
Ağustos günü, ilk kez 1924'te Dumlupınar'da Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in
katıldığı bir törenle Başkumandan Zaferi adıyla kutlanmıştır. Zaferi kutlamak için iki yıl beklemenin en
önemli nedeni 1923 yılının yeni Türkiye açısından hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğunluğun
had safhada olmasıydı.

Çal Köyü'nde gerçekleşen ilk törende Gazi Mustafa Kemal, milli ruhun canlı tutulmasının önemini
vurgulamış ve Meçhul Asker Abidesi'nin temelini eşi Latife Hanım ile beraber atmıştır. Başkumandan
Zaferi 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. 1 Nisan 1926'da kabul edilen Zafer
Bayramı Kanunu'nda 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve
donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava
kuvvetleri tarafından kutlanacağı belirtilir. Aynı yıl, dönemin Savunma Bakanı Recep Peker'in
yayınladığı bir genelge ile bayram törenlerinde neler yapılacağı detaylı bir şekilde belirtilmiştir. Ancak
1930'ların ortalarına kadar ilk tören gibi üst düzeyde gerçekleşen Büyük Zafer kutlaması veya anma
töreni yapılmamıştır. Hava Kuvvetlerinin ülke savunmasında önemli bir yeri olması nedeniyle, Tayyare
Cemiyeti de 30 Ağustos tarihini "Tayyare Bayramı" olarak adlandırmıştır. Zafer Bayramı için özellikle
1960'lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlamalar yapılmaya başlanmıştır. 30
Ağustos, Türkiye'de askeri okulların mezuniyet törenlerini yaptıkları gün olmuştur; ayrıca tüm subay
ve astsubay rütbe değişiklikleri bu tarihte geçerli olmaktadır. Zafer Bayramı uzun yıllar Genelkurmay
Başkanı'nın tebrikleri kabul ettiği bir bayram olarak kutlanmış; bu durum 11. Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'ün Başkomutan sıfatıyla kutlamalara ev sahipliği yaptığı 2011 yılından itibaren
değişmiştir. Halen 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başkomutan sıfatıyla zafer bayramı
kutlamalarına ev sahipliği yaptığı şekliyle bu büyük bayram kutlanmaktadır. Bu vesileyle yüce Türk
ulusunun ve onun bağrından çıkan Türk Silahlı kuvvetlerinin 30 Ağustos zafer bayramını bir kez daha
içtenlikle kutluyorum..