İnanın insanlık tarihi boyunca, herkesi kapsayan, bütün hak ve özgürlüklerin tek bir hareket ile yani tek bir ihtilal, tek bir kalkışma ile elde edildiği (örneğin; Fransız ihtilali gibi) bir devrim yoktur. Hak ve özgürlükler; zaman içinde adım adım, farklı direniş eylemleri, sosyal kalkışmalar, mücadeleler ile elde edilmiştir, edilmektedir. Tam anlamıyla mükemmel denilebilecek bir devrim veya bu türden bir devrimi gerçekleştirebilecek mükemmel bir lider bekleyen kişiler, asla devrim yapamazlar, onlar bir ömür boyu devrimi ve lideri beklemekle yetinmek zorunda kalırlar. İşte iki gün sonra gerçekleştirilecek 31 Mart Yerel seçimlerini mutlaka bu bağlamda ve bu düşünce ekseninde değerlendirmek gerekiyor. Kimilerine göre; bu seçimleri AK Parti’nin ola ki kazanması durumunda, laiklik karşıtı teokratik karşıdevrim süreci epeyce hız kazanacak, bu sonuçlardan cesaret alacak olan AK Parti, şimdilerde konuşulmaya başlanan seçimlerde sonra gündeme gelecek olası anayasa değişikliklerinin yapılmasıyla belki de laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘tabutuna son çiviyi’ çakabilme olanağına kavuşacaktır, kim bilir!

22 yıldır tek başına iktidarda olan AK Parti şu anda Türkiye’nin birçok ilinde ve ilçesinde, CHP yönetimine tepkili olan CHP ve muhalefetteki diğer partilerin seçmeninin sandığa gitmemesi veya CHP dışında kalan diğer muhalefet partilerine oy vermesi nedeniyle 31 Mart seçimlerini kazanmayı ummakta ve beklemektedir. Türkiye’nin çoğu ilinde ve ilçesinde muhalefet cephesinde CHP’nin adaylarının seçim yarışını önde götürüyor gibi görünmesi durumunda bile bu adayları desteklemek yerine sandığa gitmemek veya kazanması olanaksız olan başka muhalefet partilerinin adaylarına oy vermek, muhalefet oylarının bölünmesine yol açmak, ‘akıl tutulmasından başka bir şey kesinlikle değildir hatta daha ötesinde patenti bana ait olan ‘akıl tutulmasının aymazlık halinden’ başka bir şey asla değildir!..

Bu tavır yani akıl tutulmasının aymazlık hali içindeki seçmen tavrı bence ister kısa vadede isterse uzun vadede düşünün kesinlikle ‘AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana aşamalar halinde sürdürdüğü karşıdevrim sürecine hizmet edecektir, etmektedir.’ Bu sözünü ettiğim ‘karşıdevrim sürecine’ hizmet edenler de toplumsal hak ve özgürlükler konusunda herhangi bir devrim hareketi konusunda herhangi bir iddia kesinlikle ortaya atamazlar. Kanımca bu durumda yapılması gereken öncelikli iş, bu sözünü ettiğim ‘karşıdevrim sürecini’ frenlemek; hem karşıdevrimci hareketin belediyelerin olanaklarından yararlanmasını hem de belediye seçimi sonuçlarının karşıdevrimci anayasa değişikliklerine cesaret vermesini önlemektir, diye düşünüyorum. Şu anda ki, CHP yönetiminde parti içi demokrasi ve partinin ilkelerine sahip çıkılması konusundaki sorunların çözülmesini seçim sonrasına ve bu yıl gerçekleşecek tüzük kurultayına bırakmak yerine, kanımca şu an da bile gizliden gizliye veya kimilerine göre aleni biçimde sürdürülen AK Parti’nin karşıdevrim sürecine hizmet etmek, bence; ‘akıl tutulması’ halinin ötesinde akıl tutulmasının aymazlık halinin daniskasıdır!...

Şu anda CHP’nin başını çektiği muhalefet cephesinde İstanbul, Bursa, Balıkesir, Antalya, Antakya gibi çok önemli kentlerde CHP’nin adayları önde görünüyor gibi olduğu halde, bu kentlerde AK Parti’nin de kazanma olasılığı vardır, hem de kimilerine göre bu olasılık gayet ciddi oranda gözükmektedir. Çünkü bu kentlerde yani İstanbul’ da o kadar olmasa da Bursa, Balıkesir, Antalya ve Hatay’da AKP ve CHP adayları arasındaki yarışın başa baş ilerlediği gözlenmektedir. Bu koşullarda CHP seçmeninin en azından bir kesiminin sandığa gitmemesi veya bu kast ettiğim muhalif seçmen oylarının, kazanma olasılığı hemen hiç bulunmayan İYİ Parti veya Zafer Partisi gibi partilerin adaylarına veya bağımsız adaylara verilmesi, ancak akıldışı ve içgüdüsel davranışlar ile hatta intikam dolu öfke ve kin duygularıyla açıklanabilir, kanımca...

Balıkesir özelinde benzer bir durumlar; Bandırma ve Susurluk ilçeleriyle Burhaniye, Bigadiç, Kepsut, Havran ve hatta İvrindi ilçeleri için de söz konusudur. AK Parti ile CHP adayları arasında başa baş bir mücadelenin yaşandığı saydığım bu ilçelerde, araya kaynak yapmaya çalışan İYİ Parti adayları da mevcut iken CHP seçmeninin sandığa küserek gitmemesi veya muhalefet oylarının bir kısmının, kazanma olasılıkları bence hiç bulunmayan İYİ Parti adaylarına veya bağımsız adaylara kayması durumunda, seçimleri AK Parti adaylarının kazanması kuvvetle muhtemel olacaktır. İki gün sonra gerçekleştirilecek 31 Mart seçimlerinde Yeniden Refah Partisi yönetiminin, adaylarını kesinlikle çekmeyeceklerini açıklamasına rağmen, YRP seçmenlerinin önemli bir kısmı AKP’li adaylara oy verecektir, kanısındayım. Daha birkaç gün önce Yeniden Refah Partisi Merkez Karar Yürütme Kurulu üyelerinden birinin İstanbul’da AK Parti adayı Murat Kurum’un desteklenmesi gerektiği yönünde açıklama yapması da bu söylediğim türden bir eğilimin apaçık bir yansımasıdır. Böyle bir ortamda CHP seçmenlerinin en azından bir kısmının sandığa gitmemesinin ve İYİ Parti ve hatta Zafer Partisi tabanının Cumhuriyet Halk Partisi adaylarına oy vermemesinin bedeli kanaatim odur ki, maalesef çok ağır olacaktır, diye düşünüyorum. Bu durumun gerçekleşmesi halinde ise inanın kaybeden sadece CHP değil, Türkiye olacaktır!..