Yerköy’de giymişlerdi, kırçıllı urbaları
Durum buğday unundan, kahvaltı çorbaları
Çeliğe su verenler, usta çırak kardeşler
Meydana toplanmıştı, demirci dökümcüler
Savaş denen cinayet, ateşle sevişmektir
Çıplak tende hayali, rüyada kavuşmaktır
Çıkrıkçılar esnafı, kavli karar aldılar
Katır sırtında yükü, Sakarya’ya saldılar
Bu kervan böyle gitmez, en sonunda duracak
Kuşatma için emir, Türbetepe olacak
Sivaslı makinistin, ellerinde dümeni
Binicinin altında, atı sanki treni
Bir yaz türküsü porsuk, bir destandır Sakarya
Gölmarmara yakası, Menderes’e akar ya
Çekirge seslerinde, pişerken sarı başak
Yine kampana vurdu, istasyonda duracak
Sivrihisar’da akşam, mızraktır kayaları
Emirdağ’a uzanır, Gordion yaylaları
Saati durdururken, mola arası tütün
Dalıp gittiği hülya, kısa zamanla bütün
Yusufçuk kuşlarının, müjdesinde akşamlar
Sarı sıcak altında, yayladaki çobanlar
Kavuncu köprüsünde, inler kağnı sesleri
Göletine mektuptur, iner gurbet kuşları
