DOBRA DOBRA

Akıl tutulmasının aymazlık halini yaşayan toplumlarda popülist siyasi liderlerin şöyle temel özelliği
vardır; Lider kendini halkın sadece temsilcisi ya da sözcüsü olarak değil, aynı zamanda o halkın
ruhu, hatta kendisi olarak görür. Halkın önemli bir çoğunluğu onun ağzından konuşur, onun gibi
düşünürse bu durumda, onun ağzından çıkan her şey de halkın sözü olur, dolayısıyla halkın istediği
haline geliverir. Böylece lider ile halk arasında tam bir özdeşlik kurulması gerçekleşmiş gibi olur,
hatta gibisi fazla gerçekleşiverir!..
Eğer sizler hala 'Nasıl yani?' soracak olursanız, dönüp memleketin haline bir bakın, sanırım o zaman
ne demek istediğimi anlarsınız!.
Şimdi kaldığım yerden anlatmaya devam ediyorum; Akıl tutulmasının aymazlık halini yaşayan
toplumlarda popülist siyasi liderler, yukarıda ifade etmeye çalıştığım bu özellikleri gereği olsa
gerek, o toplumun bireylerinin hatırı sayılır bir kısmının desteğini kazanan ya da kazanmaya aday
kimselerden oluşur. Sözünü ettiğim bu desteğin oranları elbette ki toplumdan topluma veya
dönemsel olarak değişir, değişkenlik gösterir. Lider, toplumun ezici çoğunluğunun desteğini de
almış olabilir veya ancak yarısının desteğine almış olabilir. Ancak toplumun tamamının desteği
aldığı pek görülmez. Çeşitli yasal zorlamalarla muhalefeti susturan, yok eden, 'tek parti, tek adam'
rejimi kurmuş ülkelerde dahi seçimlerde en fazla yüzde 90’larda seyreden bir çoğunluk görebiliriz.
Tıpkı yakın zamanda Suriye'de Esad, Türkiye'de Kenan Evren dönemlerindeki örnekler gibi..
Popülist lider dediğimiz kişi, toplumda gerçek veya hayali ya da abartılmış haliyle bir şeylerden yoksun
bırakılmaktan ötürü mağdur olduğuna inanan kesimlerin sözcülüğünü üstleniverir. Bunu da o
kesimlerin 'gerçek halk' olduğunu iddia ederek yapar. Bunun sonucunda ortaya lideri desteklemeyen
kesimlerin, o liderle özdeş haline getirilmiş kesiminin bir parçası sayılmaması gibi bir durum çıkar.
Popülist lidere göre de 'onlar olsa da olur, olmasa da olur.' Aslında bu 'olsa da olur, olmasa da olur'
keyfiyetinin sınırları ülkenin genel koşullarına bağlı bir durumdur. Bu genel koşullar popülist liderin,
popülist lider olarak saltanat sürmesine engel değilse, önder rahat rahat geziyor, konuşuyor,
buyuruyor, yapıyorsa onu 'alkışlamayan' bir kesim 'olsa da olur!' Ama bir takım nedenlerle önderin
işleri bozulur, rahatı kaçar, karşısına can sıkıcı durumlar çıkmaya başlarsa, bu 'alkışlamayan' kesimin
varlığı da bir sorun olarak görünmeye başlar. Çünkü bu kesimin etkili bir muhalefet olması ihtimali
güçlenir.
Eğer buraya kadar anlattıklarım anlaşıldı ise yarın böylesi bir ortam ve koşullar altında üstelik akıl
tutulmasının aymazlık halini önemli bir çoğunlukla yaşayan bir toplumda muhalefet ne demek,
muhalefet etmek nasıl olmalı, muhalefet nasıl anlaşılır veya anlaşılmalı? şeklindeki sorulara yanıt
olacak türden değerlendirme ve tespitlerim olacak. Eğer tüm bunlara ilişkin anlatacaklarımı merak
ediyorsanız, önümüzdeki günlerde bu sütunlarda yayımlanacak bu türden yazılarımı dikkatle
okumanızı öneriyorum!.